Ağrı Patnos Cezaevi’nde kalan tutuklular hak ihlallerinin her geçen gün arttığını belirterek yaşadıkları baskı ve hukuksuzlukları anlattılar. Sorunların her geçen gün arttığını ve özellikle sağlık konusunda “ölüme terk eden ve ne haliniz varsa görün” zihniyetiyle yaklaşıldığını belirten tutuklular, baskıları şöyle sıraladı:
“* Cezaevinde revir yok. Var olan doktorun mührü geçerli sayılmakta. Adeta formalite getirilmiş bir doktordur. Kanser, kalp, hipertansiyon gibi ağır hastaların ilaçları karşılanmıyor. Avni Uçar, Davut Ekinci, Filit Tiltay, Cevdet Malgaz, Rıdvan Yusufoğlu, Abdulbari Tenik, Sadrettin Buğrahan, Aydın Çubukçu gibi ağır hasta arkadaşlarımızın ilaçları karşılanmıyor. Düzenli hastane kontrolleri yapılması gerekirken hastaneye götürülmüyorlar. Acile çıkan arkadaşlarımıza bin bir bahaneyle zorluklar çıkartılıyor, insanlık dışı bir yaklaşım sergileniyor.
* En son Alattin Işık arkadaşımız 112 Acile çıktığında durumun ciddiyetinden dolayı hastaneye kaldırılacakken, yürüyemeyecek, ayakları tutamayacak düzeydeyken kelepçelenmek ve tek başına yürümesi dayatılarak hastaneye götürülmedi.
* Asker ve bir grup personel provokatif ve tahrik edici yaklaşıyor. Yeni gelen arkadaşlarımız zorla çıplak aranıyor, küfür, hakaret ve fiziki saldırıya maruz kalıyorlar. Yeni tutuklanan arkadaşlarımıza bağımsızların kaldığı koğuşa gitmeleri için psikolojik ve fiziki baskı yapılıyor. Polis eşliğinde müdürlerle hakaret ediliyor.
* Hiçbir sosyal haklarımız tanınmıyor. Spor, atölye, sohbet gibi aktiviteler yasal olmasına rağmen uyduruk gerekçelerle bu yönlü taleplerimiz reddediliyor, adeta tecrit uygulanıyor.
* Koğuş değişikliği taleplerimiz reddediliyor, keyfi olarak izolasyona tabi tutuluyoruz.
* Ulusal düzeyde çıkan Özgürlükçü Demokrasi ve Evrensel gazeteleri verilmiyor, cezaevi güvenliği tehlikeye düşüyor gerekçesiyle içeri alınmıyor. Radyolarımıza el konularak iletişim hakkımız engelleniyor.
* İaşe bedellerimiz karşılanmıyor ve yolsuzluk yapılıyor. 7-8 yemek miktarı 24 kişiye veriliyor, yemek çeşidi 2-3 çeşidi aşmıyor.
* Dışarıdan gelen ve toplatma kararı olmayan jineoloji gibi dergiler hukuksuzca verilmiyor.
* Bu hukuksuz uygulamalar giderek fiziki saldırılara dönüşüyor. Kimi gardiyanlar, kendini devlet yerine koyup Kürtçe konuşan arkadaşlarımıza hakaret ediyor, bu gerekçeyle posta ile gelen kolisi keyfi olarak verilmiyor. Aynı şekilde cezaevi savcısıyla görüşmeye giden arkadaşlarımıza savcı, ‘Devlet benim burada, ben ne istersem o olacak’ diyerek bağırıyor ve personellerce zorla ağızları kapatılarak koğuşa götürülmüyor.
* Dışarıya; İHD, elçilikler, sivil toplum örgütleri ve medya kuruluşlarına postaladığımız mektuplara el konuluyor, gönderilmiyor.
* Yaptığımız suç duyuruları işleme konulmuyor, dilekçelerimiz yırtılıp atılıyor.”
Sorunların saldırılara dönüşmeden kamuoyunu duyarlı olmaya çağıran tutuklular, “Bununla birlikte tek tip elbise ve yukarıda belirttiğimiz uygulamaları asla kabul etmeyeceğimizi ve direneceğimizi belirtiyor, tüm toplumsal kesimleri destek olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Mezopotamya Ajansı