Connect with us

Editörden

Ahmet Takan: “Kulislerde, Zarrab’ın itirafnamesinden olduğu iddia edilen pasajlar dolaşıyor”

Published

on

Yeniçağ gazetesi Ankara temsilcisi ve Abdullah Gül’ün eski danışmanı Ahmet Takan, ABD’de tutuklu bulunan Rıza Sarraf ile ilgili kulislerde “İtirafnamesinden olduğu iddia edilen pasajlar dolaşıyor” dedi. Takan “Ben, Kasım ayı sonunda ABD’den esecek Zarrab fırtınasının beklenmesinden yanayım” diyen Takan, “Ülkem, millettim ve devletim adına çok can sıkıcı!.. Şüyuu vukuundan beter cinsinden. Doktor Devlet Bahçeli’nin ‘aynı safta duracağız’ açıklamasına bir de buradan bakmak lazım” diye yazdı.

Yeniçağ yazarı Ahmet Takan’ın “Erdoğan, Yıldırım’ın ABD temaslarından memnun kalmadı!..” başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:

“Erdoğan, Binali Yıldırım’a çok ama çok öfkelenmiş…

Neden?..

Hatırlayalım; Başbakan Binali Yıldırım, yola çıkmadan havaalanında, vize krizi hakkında yaptığı ABD’nin “Türk hükümetinin ABD çalışanlarını tutuklamayacağına ilişkin güvence verdiği” yönündeki açıklamasına ilişkin olarak, “İki ülke de hukuk devleti, ABD’ye güvence vermedik” demişti. Yıldırım, ABD’ye gitmeden önce temasların tek gayesinin Zarrab dosyası olduğu Ankara’da genel kabuldü. Görüşmelerin sonuca etki etmeyeceği, ABD’nin bir tutum değişikliği içine girmeyeceği beklenendi…

Erdoğan’ın kafasının tası Binali Yıldırım’ın havaalanında yaptığı açıklama sırasında atmış. Başbakan’ın, “iki ülke de hukuk devleti” cümlesindeki ABD’ye hukuk devleti sıfatını vermesine çok içerlemiş. Yıldırım döndüğünde de huzura çağırarak öfkesini en sert sözlerle yüzüne karşı aktarmış. O kadar çok kızmış ki Erdoğan Yıldırım’a, birinci görüşme kesmemiş, ikinci görüşme de aynı konu mevzubahis olmuş. Saray kaynaklarıma, Erdoğan’ın fırçasının mahiyetini sordum. Söylemediler. “Binali Yıldırım’ın ABD gezisinden netice alamadığımızın ötesinde Erdoğan’ın Zarrab konusunda söylem politikasını da bozdu” demekle yetindiler.

***

Sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş misali… Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli’nin bu haftaki grup toplantısında seçim barajı indirilsin talebinde yaptığı yeni çıkışa hiç değinmedi. Geçen Salı, “yüzde 10 çok ağır” diyen Bahçeli’nin hamlesini, ittifaklara zemin hazırlama çabası olarak değerlendirip, “Bahçeli, ikinci yarının başlama vuruşunu yaptı” demiştik. Doktor Devlet Bahçeli, bu haftaki grup toplantısında, “AKP ile aynı saftayız”,”yan yanayız” diyerek işin rengini ve niyetini iyice belli etti.

MHP kaynakları, grup toplantısından önce kulislere “Bahçeli yüzde 10 barajının düşürülmesini istiyor. Siyasi partiler Kanunu’nda başka değişiklik yapılmasını istemiyor. Daraltılmış bölge istemiyor” diye fısıltılar yaydı. Bu haftaki malum konuşmasının bütününe ve saray ile yürütüle gelen arka kapı diplomasisine baktığımızda Bahçeli’nin pazarlık şansı olmadığı ortada. Ne verirlerse kabul etmek zorunda.

Saray cephesine bakalım:

İktidar, seçimler konusunda yeni kriterler arifesinde… Erdoğan,aile fertleri ve yakın çevresi ile Rusya’ya gitmeden önce yaptığı en son toplantıda, genel seçim anketlerini bir kez daha masaya yatırdı. Partisinin yüzde 41’a aşamadığını bir kere daha gördü. Kurmaylarına, “Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda tereddüdümüz yok ama erken seçimi anketlerde yüzde 45’i görürsek tekrar değerlendirelim” dedi. Saray kaynakları son durumu, “şu anda erken seçimi gündeme almıyoruz. Ama bu gündemden tamamen de kalkmış demek değil” diye ifade etti.

İktidar, yerel seçimlerde seçmenden dayak yememek, milletvekili genel seçimlerde de parlamentoda güçlü çoğunluğu yakalamak için uyum yasalarını kendi menfaatlerine uydurma çalışmalarını sürdürüyor. Eski yazdıklarımıza ek olarak, 30 Büyükşehir dışında kalan tüm illerin Bütünşehir statüsüne alınması, il sayısını arttırılması, 82,83,84… gibi.

Tüm bunların sonucunda AKP anketlerde yüzde 45’i bulur mu?.. Atatürkçülük gömleği işe yarar mı?..

Ben, Kasım ayı sonunda ABD’den esecek Zarrab fırtınasının beklenmesinden yanayım. Kulislerde, Zarrab’ın itirafnamesinden olduğu iddia edilen pasajlar dolaşıyor. Ülkem, millettim ve devletim adına çok can sıkıcı!.. Şüyuu vukuundan beter cinsinden. Doktor Devlet Bahçeli’nin “aynı safta duracağız” açıklamasına bir de buradan bakmak lazım.

Koltukların bekası mı devletin bekası mı?..

İşte bütün mesele burada!..”
(Yeniçağ)

Yazının tamamı için

Editörden

Bakan Zeybekci’den Moody’s ve AB’ye: Ne halt edersen et umurumuzda değil

Published

on

By

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Denizli’de düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısında, Türkiye’nin kredi notunu düşüren uluslararası derecelendirme kuruluşu olan Moody’s‘e yüklendi. “Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın?” diyen Bakan Zeybekci, “Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır” dedi.

Karahayıt Mahallesi’nde bir otelde düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Denizli Valisi Hasan Karahan, Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Osman Zolan, Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım ve Türk Eximbank çalışanları katıldı.

‘AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK UMURUMUZDA DEĞİL’

Toplantının açılışında konuşan Bakan Zeybekci, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi. Bakan Zeybekci, “Her türlü sağına soluna kulp takabilirler ama kendi ağızlarıyla bazen itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Aralık ayında IMF’nin raporunda satın alma gücü paritesine göre 26 bin 500 dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle dünyanın 13’üncü büyük ekonomisinin Eximbank’asıyız. Avrupa’nın 5’inci büyük ülkesinin Eximbank’asıyız. Hedef olarak mutlaka dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi, Avrupa’nın da ilk 3 büyük ekonomisinden biri olacağız. Hedef olarak, ‘Avrupa Avrupa’ dediğimiz zaman da birileri şöyle sanıyor: ‘Bunların işi gücü yok, bunlar illaki Avrupa Birliği’ne ölüp tutuşuyorlar, Avrupa Birliğine illaki girmek istiyorlar.’ Yok böyle bir derdimiz bizim. Bizim derdimiz başka. Atatürk muasır medeniyet dediğinde Avrupa Birliği yoktu daha, hayali bile yoktu. Birbirlerini boğazlamakla meşguldüler. Biz evrensel standartlardaki ülkemizi refah seviyesine, insan hakları, özgürlükler, çevre hassasiyetleri, sağlık, teknoloji, bilim standartlarına çıkarmak için kendimize hedef olarak gördük. Biz o hedefe ulaştığımızda, bizim için bunun enstrümanlarından biri de Avrupa Birliğine tam üyelik süreci, yani bu kaldıracı kullanmak gibi de menfaatimize olabilir, bunu kendimize stratejik hedef olarak görüyoruz. Biz o hedefe ulaştığımızda Avrupa Birliği’ne tam üye olup olmamak bizim işimiz değil, açıkça söylüyorum umurumuzda da değil. O, o günün Türkiye’sinin vereceği bir karardır, tam üye olup olmamakla ilgili. Buna ne onlar karar verebilir, ne de biz karar verebiliriz. Ama hedefimiz, o hedefe ulaşmak. Onun içindir zaten bütün yolculuğumuz” diye konuştu.

‘BUNLARINKİ TEFECİ MANTIĞI’

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ye düşürmesine tepki gösteren Zeybekci, şunları söyledi:

“Yine geçen hafta bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’yle ilgili not düşürmesi… Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın? Avrupa Birliği’nin toplam geri dönmeyen kredi hacmi 1.2 trilyon dolar. AB üyesi ülkelerden birinde geri dönmeyen kredilerin milli gelire oranı yüzde 60’ın üzerinde. Bizimki yüzde 3 bile değil. Türkiye’nin notunu düşürüyor, onunkini artırıyor. Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır. Ne kadar itibarının olduğunu da gösterdi millet. Öyle bir karar açıkladın, ardından ekonomi ve finans piyasalarının sana verdiği tepki sıfır. Sana verdiği itibar sıfır. Bunları bileceğiz, mesafemizi koruyacağız. İlişkilerimiz menfaat ilişkisi olacak. Bunları asla dikkate almayacağız. 29 Mart’ta Türkiye’nin büyüme rakamları açıklanacak. Söylüyoruz: 2017 yılında 2016 yılına göre verdiğimiz yatırım teşvik belgeleri yüzde 81 rakamsal olarak arttı, 175 milyar lira. Bunlar 2018’de yatırıma dönüşecek. Belgesini vermediğimiz 100 milyar liralık yatırımcı bekliyor. 2018 yılında dolar bazında 100 milyarlık özel ve reel sektör yatırımı olacak. Yatırımların büyümeye katkısından dolayı 2018 yılında Türkiye’nin büyüme performansı 2017 gibi yüksek olacak diyoruz. 2018 yılıyla ilgili beklentilerimiz ve ihracatın artması, üretimin de büyümeye etkileri yüksek gelecek ve bunlar yine mahcup olacaklar.”

Continue Reading

Editörden

6 bin kişi telefona bakarken ölüyor

Published

on

By

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 6 bine yakın yayanın yürürken hayatını kaybettiğini ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, bu sayının her yıl katlanarak arttığını söyledi. Bunun asıl nedeninin ise akıllı telefonlar olduğunu belirten Klinik Psikolog Özlem Kelle, “Akıllı telefonların kullanımına kadar sürücülerden kaynaklı trafik kazaları yaygındı. Son dönem yapılan araştırmalar gösteriyor ki, akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte yayalardan kaynaklanan kazalarda artış var. Yayalar açısından baktığımızda, yol boyunca hem yürüyor olmak hem de mesaj ya da aramayla bir kişiyle irtibat halinde olmak, sosyal medya ile ilgileniyor olmak dikkatte bölünmeye sebep oluyor. O an karşıya geçiyorsak, tehlikeli bir yerdeysek, caddeye, trafiğe odaklanmak yerine zihnimiz başka yerde olduğundan kazalar kaçınılmaz oluyor” dedi. Kelle, Türkiye’de akıllı telefon kullanımın trafik kazalarıyla ilişkisine dair bir araştırma olmadığını vurguladı.

Depresif karakter yaratıyor

Teknolojik cihazların hayatımızı işgal ettiğini belirten Kelle, “Ne kadar çok teknolojik cihazlara maruz kalıyorsak, günlük rutinimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakıyoruz. O da bizi andan koparmaya, en sonunda tükenmişlik sendromuna, hatta hayattan zevk almamaya kadar götürüyor” dedi

Continue Reading

Editörden

Meral Akşener: İki ayyaş dedikleri cumhuriyet kurucularının karşısında hazır ola geçtiler

Published

on

By

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin il başkanlığı binasının açılışını yapmak ve il kongresine katılmak için Konya’ya geldi. Kent merkezinde kalabalık bir grup partili tarafından karşılanan Akşener, Mevlana Müzesi’ni ziyaret edip, Mevlana’nın sandukası başında dua etti.

Akşener daha sonra partisinin Konya İl Başkanlığı binasının açılış töreninde halka seslendi. Tek hedeflerinin konuşan bir Türkiye oluşturmak olduğunu ifade eden Akşener, ”Tek bir hedefimiz var. O da konuşan Türkiye. Türkiye konuşabilseydi, Türkiye müzakere edebilseydi, Türkiye kutuplaşmanın dışına çıkabilseydi, erkeklerin, çocukların, kadınların sesine kulak verebilseydi. Bugün Afrin’i konuşuyor olmazdık” dedi.

’15 TEMMUZ’DA MİLLET OLMASA, DEVLET GİTMİŞTİ’

FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimine değinen Akşener, şunları söyledi:
”FETÖ meselesini mecliste defalarca konuşanlar oldu. Pek çok bugün bakanlık koltuğunda oturan Adalet Partisi milletvekilleri ve yöneticileri toz kondurmadılar. FETÖ terör örgütü üzerinden tanım yapanları, kafir ilan ettiler, hain ilan ettiler. O gün kulaklarını açsalardı, 15 Temmuz olmazdı. 15 Temmuz’da bu millet, siz, devleti sokaktan toplayıp getirdiniz. Eğer millet olmasaydı, devlet gitmişti. Boş yere kimse kabadayılık yapmasın.”

AFRİN GEÇ KALMIŞ BİR MÜDAHALEDİR

Afrin’e yönelik yapılan müdahalenin daha önce yapılması gerektiğini ifade eden Akşener, şöyle konuştu:

”Bugün de Türkiye’nin dış politikası konuşulmaya konuşulmaya, sizlere kulak verilmeye verilmeye, getirildiği noktadan, o çukurdan çıkarılmak için Mehmetçik can veriyor, şehit oluyor. Cenabı hak hiçbirinin ayağına taş değdirmesin. Elbette ordumuzun ve kahraman Mehmetçiğin arkasındayız. Afrin geç kalmış bir müdahaledir. Mutlaka Menbiç’in, mutlaka Fırat’ın doğusunun harekatın bünyesinde devam ettirilmesi ve harekatın bünyesinde yer alması, Türkiye’nin bekası için önemlidir. Ama bugüne gelmeyebilirdik. Eğer Türkiye konuşuyor olsaydı, sizi ve bizi dinliyor olsalardı, Türkiye’nin güney sınırlarında, Irak ve Suriye’nin bir bölümünde ve Suriye’nin geri kalanında Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ile komşu olmazdık.”

ŞEKER FABRİKALARI

Şeker fabrikalarının özelleştirilecek olmasına da tepki gösteren Akşener, Başbakan Binali Yıldırım’ın, fabrikaların 5 yıl boyunca kapatılmayacağı yönündeki açıklamasını da eleştirdi. Akşener, ”Sayın Başbakan çıkmış diyor ki, ‘5 sene boyunca kapanmayacak.’ Bu mantıkla siz kaç yıl sonra Türkiye’nin kapısına kilit vuracak, Türkiye’yi kapatacaksınız. Siz demek ki, şeker fabrikalarını 5 yıl sonra kapatmak için satıyorsunuz. Buradan ilan ediyorum, satamayacaksınız. Peşinizde ve ensenizde olacağız. Alıştınız muhalefete ver yesin, ört uyusun. Hadi bakalım, yüreğiniz yetiyorsa, her şeker fabrikasının önünde her hafta İYİ Partililer olacak. Ya millete ya halka vereceksiniz ya da satamayacaksınız” dedi.

HER 29 EKİM VE 23 NİSAN’DA HASTALANIYORLARDI

“Başkan Meral” sloganları üzerine Akşener, ”Siz böyle bağırıyorsunuz da, adamın uykusu kaçırıyor. Siz Meral başkan dediniz, Türkiye değişti. İki ayyaş dedikleri cumhuriyet kurucularının karşısında hazır ola geçtiler. Hepimizden ne kadar Atatürkçü olduklarını anladık. Her 29 Ekim, 23 Nisan’da hastalanıyorlardı. İYİ Parti kuruldu, meğer turp gibiymişler. Sağlıklarına iyi geldik. Ben bedava demiyorum, milletimize iyi gelecek, ama en fazla da Ak Partililere iyi gelecek” diye konuştu.

Akşener, şeker üretiminde önde gelen Fransa ve Almanya’da nişasta bazlı şeker üretiminin yüzde 1’in altında, Türkiye’de ise yüzde 15 civarında olduğunu ve bunun yüzde 25’lere çıkacağını belirtti.

Akşener, ”Bilim adamları diyor ki; nişasta bazlı şeker şişmanlığı ve obezliği artırıyor. Son dönemlerde diyorlar ki; kısırlığı artırıyor. Hem bir taraftan 3 çocuk diyeceksiniz, hem bir taraftan zürriyetimize göz dikeceksiniz” diye konuştu.

Continue Reading

Çok Okunanlar