Connect with us

Manşet

AKP’nin 2019 öncesi 5 korkusu

Published

on

AKP’de, “metal yorgunluk” tanımıyla önce teşkilatlarda, bugünlerde de belediyelerde yürütülen operasyonların en önemli nedenini 16 Nisan referandumundaki bıçak sırtı sonuçlar oluşturuyor. Operasyonlar için düğmeye basılmasının nedeni olarak ise “tek bir oy”a bile muhtaç olunan 2019 seçimlerine giderken, “daha önce partide hiç yaşanmadığı” tespit edilen “korkular” konuşuluyor. AKP’de “5+1” nitelemesiyle (Düzce, Balıkesir, Bursa, Niğde, İstanbul ve Ankara) değişeceği belirtilen belediye başkanları arasında en kritik olarak görülenler İstanbul ve Ankara. İstanbul ve Ankara’daki operasyon, doğrudan 2019 seçimleri açısından varlık yokluk düzeyinde ele alınıyor. Çok kolay olmayan ve kendi içinde riskler taşıyan İstanbul’da Kadir Topbaş ve Ankara’da Melih Gökçek’in gönderilmesi kararı, bu nedenle alınabildi.

Korkular dönemi

Cumhuriyet’ten Erdem Gül’ün haberine göre, 2019 seçimlerinde partiye zarar verme riskine karşın operasyon kararı alınabilmesinin nedeni olarak 5 başlık altında toplanabilecek “korkular” dile getiriliyor. Daha önce her biri dönemsel olarak tek başına karşılaşılan ancak baş edilebilen ama bu kez parti tarihinde ilk kez tümü bir arada yaşanan 5 korkuya ilişkin parti kulislerinde konuşulan başlıklar şöyle:

Belediye dezavantajı

AKP, 1994’te RP’nin İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yaygın olarak kazandığı belediyeler üzerinde yükseldi. Partinin iktidara yürümesinde en önemli avantajı belediyelerin çalışmaları oluşturdu. Belediyeler, partinin büyümesine hep katkı sağladı. Ancak 2014 yerel seçimlerinde ilk kez ibre tersine dönmeye başladı. Belediyelerdeki oy oranları partinin oy oranının altına düşmeye başladı. Anketler bu düşüşün sürdüğünü gösteriyor. Bu düşüşte birçok nedenin yanı sıra başkanların yıpranması çok önemli bir neden olarak öne çıkıyor. 16 Nisan referandumunda İstanbul ve Ankara’da evet oylarının hayır oylarının gerisinde kalması da belediyelerdeki düşüşün bir göstergesiydi.

Dava adamı-profesyonel siyasetçi

AKP’de, yalnızca belediye başkanlarına değil, metal yorgunluk tespiti çerçevesinde teşkilata da operasyon yapıldı. 22 il başkanı istifa ettirildi ya da görevden alındı. Kongre sürecinde olunduğu için bu operasyonlar sürdürülecek. AKP, başlangıçtan itibaren sahada “dava partisi” kimliğini öne çıkararak hareket etti. Ancak partinin üçüncü dördüncü kuşağı denilen yeni teşkilat yöneticilerinin sahne aldığı son dönemde partinin “dava partisi” kimliğinde erimeler gözlenmeye başlandı. Parti adına “dava adamı” yerine “siyaset profesyoneli” kadroların öne çıktığı şikayetleri çoğaldı. Teşkilat yöneticilerindeki bu değişim, teşkilatlarda daha çok ilgi çeken ve konuşulan konuların “ihale-rant-para” olması şeklinde kendini gösterdi.

Küskünler

Partinin, yönetim anlamında başlangıçtaki “ortak akılla yönetim” kimliğinden uzaklaşması sürecinde kurucu kadrolarının küskünlüğü sürüyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, açık olarak bir muhaliflik göstermese de partiye mesafeli olduğunun mesajını veriyor. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendisini mağdur olarak gördüğü biliniyor. Kuruculardan Bülent Arınç başta olmak üzere çok sayıda eski bakanın, partiye uzaklığı giderilmedi. “Küskün” olarak tanımlanan bu isimlerin tamamının 16 Nisan referandumunda açıkça evet yönünde tavır almadıkları ifade edilirken, bu uzaklıklarının devam etmesinin 2019 seçimleri için sorun olacağı açık.

Akşener partisi

Partisini bu ay sonuna kadar kurması beklenen Meral Akşener hareketi de AKP’nin 2019 öncesi karşısına sıkıntı olarak çıkıyor. Akşener’in daha çok MHP’den oy alacağı görülüyor. Ancak kuruluş aşamasında AKP içinde yer alıp son anda ayrılan bir isim olması, AKP içindeki MHP ve merkez sağ eğilimli seçmene sempatik gelmesiyle, Akşener’in 2019 seçimleri için risk olduğu anketlerde de görülüyor.

Cemaat mağduriyetleri

Cemaat soruşturmalarının kitlesel olarak çok genişlemesi de partinin önündeki sıkıntılardan biri olarak görülüyor. Soruşturmaların yaklaşık 1 milyon olarak hesaplanan seçmeni doğrudan ilgilendirmesi, 2019 öncesi doğrudan oy hesaplarını etkiliyor. Geçmişte neredeyse tamamı AKP seçmeni olan doğrudan darbe bağlantıları içinde olmadıkları halde yaygın soruşturmalardan etkilenen seçmenler de 2019 hesaplarında göz önünde tutuluyor.

Hedef yine Kılıçdaroğlu

AKP Yalova Merkez İlçe Kongresi’nde konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin egemenlik haklarını ve itibarını korumakta kararlı olduklarını söyleyerek, “Ülkemizin güneyinde Suriye ve Irak hudutlarımızda bir şer kuşağı oluşturulmaya çalışılıyor. Orada bir terör devleti kurulmasına bu millet asla müsaade etmeyecek” diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Yıldırım, “Kemal Bey bir konuşma yapıyor; ‘İdlib’e gitmek doğru karardır, onun için tezkereye destek oldum.’ Konuşmanın bir bölümünde önceki söylediğini unutuyor, ‘İdlib’de bir askerimiz şehit olursa bunun sorumlusu Erdoğan’dır’ diyor. Hem tezkereye evet diyeceksin, hem İdlib’e asker gitmesini destekleyeceksin, ondan sonra asker, şehitler üzerinden siyaset yapacaksın” diye konuştu

Continue Reading

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar