Connect with us

Magazin

BBC Türkçe’den, “Selda Bağcan” açıklaması: Kendini övmesi hakkıdır

Published

on

Dünyanın önde gelen yayın kuruluşunun açıklaması şöyle;

Bağcan ‘mülakatta söylediklerinin hepsinin doğru olduğunu, ama muhabirin kendisini gaza getirdiğini’ savunuyor ve ‘BBC röportajında karşımda soru soran kişi gözükmediği için sürekli kendimi övüyormuşum gibi oldu. Resmen komplo gibi’ ifadesini kullanıyor.

Selda Bağcan çok önemli bir sanatçıdır. Türkiye’de yetişen en kıymetli değerlerden biridir. İngiltere’ye gelişinde BBC Türkçe’ye mülakat vermeyi kabul etmesinden dolayı çok heyecanlandık. Mülakatı keyifle yaptık ve kendisini misafir etmekten mutlu olduk.

Fakat, daha sonradan bu mülakata Bağcan tarafından yöneltilen eleştirileri BBC olarak ciddiye almak zorundayız. Hem kurum olarak işimizi doğru yapıp yapmadığımızı anlamak, hem de bu mülakatı yapan BBC Türkçe çalışanı Aylin Yazan’ın mesleki onurunu da rencide eden bu eleştirilerin haklı olup olmadığını değerlendirmek açısından.

Bu nedenle mülakatın 23 dakikalık ham halini üç ayrı editör izledi ve ‘gaza getirmek’, ‘komplo kurmak’, ‘hırpalamak’ gibi ifadeleri haklı gösterecek en ufak bir şeye rastlamadı. Üstelik, Selda Bağcan gibi bir sanatçının kendini övmesi hakkıdır.

Öncelikle BBC Türkçe’nin Selda Bağcan’ı ya da herhangi bir konuğunu ‘gaza getirmesi’, ‘kışkırtması’ veya konuklarına ‘komplo kurması’ söz konusu olamaz.

BBC, dünyanın önde gelen çoğu yayın kuruluşunun da yaptığı gibi internet ve sosyal medya platformlarında kullanıcıların daha kolay izlemelerine olanak sağlamak için, mülakatların da aralarında olduğu videoları dijital formatta yayınlıyor.

Bu formatta da, videolarda sorular ekrana yazılı olarak yansıtılıyor, yanıtlar da sözlü ve alt yazılı yayınlanıyor. Nitekim, Selda Bağcan ile yapılan mülakatın yayınlanan 9 dakika 30 saniyelik bölümünde soruların yer almadığı doğru değildir. Sorular yazılı olarak ekrana yansıtılmıştır.

Sayın Bağcan’la mülakatın başında kendisine formatın bu şekilde olacağı da söylenmişti.

Kültür & Sanat

Yavuz Bingöl gelen tepkiler üzerine MESAM kayyımlığını kabul etmedi

Published

on

By

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca MESAM Yönetim Kurulu’na atanan Yavuz Bingöl’ün görevi kabul etmediği belirtildi.

Kültür Bakanlığı, yaptığı inceleme neticesinde Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği’nde mevcut yönetim kurulunun yerine Yavuz Bingöl, Recep Ergül, Polat Yağcı, İpek Açar, Turhan Taşan, Fuat Güner ve Coşkun Sabah’ı üye olarak atamıştı. Bakanlık tarafından yönetim kuruluna atanan Yavuz Bingöl, görevi kabul etmediğini yazılı bir açıklama ile duyurdu.

Bingöl, “Benim de bağlı olduğum meslek birliği MESAM bünyesinde bir süredir eser sahipleri olarak eleştirdiğimiz ve düzelmesini istediğimiz bir çok konunun telafisi cihetine gidilmemesi, dikkate alınmaması ve düzeltilmemesi neticesinde bir çok eser sahibi tarafından Kültür Bakanlığı bilgilendirilmiş ve nihayetinde Bakanlık olağan genel kurula kadar ‘geçici bir yönetim kurulu’ düzenlemesi yapmıştır” diye başladığı mesajında, şunları yazdı: “Bir çok sanatçının içinde yer aldığı bu ‘geçici’ organla ilgili basında ağırlıkla adımın geçtiği ve ‘kayyum’ olarak tanımlandığımı gördüm. Kendi emeğimin ve haklarımın da temsil edildiği bir meslek birliğinin ahlaklı ve profesyonel bir çalışma tarzını benimsemesi konusundaki mücadeleme diğer meslektaşlarımla birlikte elbette ben de devam edeceğim. Hakkımda kamuoyunda oluşturulan haksız ve mesnetsiz algı konusunda üzgün olduğumu belirterek, MESAM bünyesinde hiçbir görevimin olmadığını kamuoyunun bilgilerine sunarım” dedi.

Continue Reading

Gündem

Deniz Akkaya: Yeter artık rezil oluyoruz, biri bu adamı susturmalı!

Published

on

By

“Altı yaşındaki kızlar evlenebilir”, “Kız çocukları 7-8 yaşından itibaren tesettür şekli almalı”, “Kız çocukları cehennem kadar risktir”, “Çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor” açıklamalarıyla gündeme gelen ilahiyatçı Nurettin Yıldız‘a bir tepki de Deniz Akkaya’dan geldi. Akkaya, kişisel Instagram hesabında Yıldız’ın bir videosunu paylaşarak, “Yeter artık, bu adamı biri susturmalı” diye yazdı.

Akkaya, şu ifadeleri kullandı:

“Paylaştım bu insan düşmanını defalarca kez ama yeter! Artık bu adama biri dur desin! Bu adamın pervasız söylemleri bu ülkeyi korkunç bir imaja ve kara deliğe sürüklüyor! Yabancı sitelerde altyazı ile yayınlanıyor, bu adamın ketçap şehvet uyandırır, yorgana hallenmeyin abuklukları! Rezil rüsva oluyoruz ayrı, ama ben bir Türk kadını olarak diyorum ki, bu bir suçtur! Kadına şiddete davetttir! Yeter artık bu adamı biri susturmalı”

Continue Reading

Logo Altı

Çobandan Aysun Kayacı’ya: Özür diliyorum

Published

on

By

Çoban Osman Türkman, 2008 yılında katıldığı bir tartışma programında “Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, çok özür dilerim herkes üstüme gelecek ama kalıp olarak söylüyorum, ‘dağdaki çobanla benim oyum eşit mesela” dediği için “kızdığı” manken Aysun Kayacı’dan özür diledi. Türkman, Kayacı’nın 10 yıl önceden olacakları gördüğünü savundu.

Türkman, Gaziantep’teki Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği seçimlerine müdahale edildiğini belirtmiş ve baskı yüzünden adaylıktan çekildiğini ifade etmiş; olağanüstü kongre talepleri de kabul edilmeyince haksızlığa karşı, Ankara’ya bir yürüyüş başlatmıştı.

Türkman’ın, Tarimdanhaber.com adlı internet sitesinde yayımlanan (4 Mart 2018) yazısı şöyle:

“2008 yılında bir tartışma programında ‘Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, çok özür dilerim herkes üstüme gelecek ama kalıp olarak söylüyorum, ‘dağdaki çobanla benim oyum eşit mesela’ dediğinde herkes gibi ben de Aysun Kayacı’ya kızmış ve tepki göstermiştim. Ancak geldiğimiz nokta itibarıyla, manken Aysun Kayacı’ya bu sözlerinden dolayı tepki gösterdiğim için özür diliyorum.

Günümüzde Tarım Bakanlığı’nın bile, devlet eliyle çobanları asil ve yedek üye diye farklı kategorilere ayıran yönetmenlikler çıkararak elit sürü, halk elinde ıslah, ön soy kütüğü, soy kütüğü ve SOYBİS benzeri farklı projeler adı altında, Türkiye ortalamasında sayıları %5’i geçmeyen, birlik yönetimleri tarafından seçilen, bakanlık tarafından onaylanan çobanları asil, diğerlerini yedek üye diye ayrıştırarak, asil üyeleri bu projeler kapsamına alıp, bu projeler kapsamına alınan çobanların hayvanlarına hayvan başına hem daha fazla destekleme verip, hem de sadece çobanların birlik seçimlerinde bu asil üyeler oy kullanabilirler diyerek, diğer yaklaşık %95 kesimlik çobanın, hem oy hakkının elinden alındığı gibi hayvanlarına da daha az destekleme ödendiğini gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Çobanların haklarını savunmak için ülkemiz genelinde 80 İlde kurulan Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlikleri’nin, birçoğunun, yukarıda yazdığım Tarım Bakanlığı tarafından çıkarılan projeler adı altında 9.000 (dokuz bin) üyesi bulunan bir birlik kendisine yakın 90 çobanı, 1.300 (bin üç yüz) üyesi bulunan bir birlik kendisine yakın 40 çobanı mevcut sistem ile asil üye yaparak, rekabeti ve dolayısıyla hizmeti ortadan kaldırıp, krallık benzeri bir sistem ile ülke genelindeki yüz binlerce çobana oy hakkı tanımayarak, yüz binleri memnun etmek yerine, birliğe asil üye yaptığı 40 yetiştiriciyi memnun ederek, ömür boyu birlik başkanlıklarında oturmaya çalıştıklarını gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

“Türkiye genelinde çobanların yüzde 1’i dahi faydalanamayacak”
Tarım Bakanımızın aylar öncesinden açıklama yaparak “Bundan sonra devlet eliyle yetiştiricilerin hayvanlarına yapılan aşı ve küpelemelerden ücret alınmayacaktır” demesine rağmen, yapılan bu uygulamalarla çobanlardan halen ücret alındığının tutarsızlığını gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Tarım Bakanımızın, ‘Köyüne dönenlere 300 koyun vereceğiz, çobanın sigortasını biz karşılayacağız’ açıklamasından sonra gelen tepkiler üzerine, ‘Öncelikle köyde ikamet edenlere vereceğiz’ diyerek çobanları umutlandırdığı, ancak 300 koyun alabilmek için öncelikle 300 koyunluk ahırınızın olması, yem bitkileri ekeceğiniz tarlanızın olması ve sonrasında ise 300 koyun için bankaya vereceğiniz en az yaklaşık 800 bin liralık teminatınız olması gerektiği ve sigorta bedelinin ise avans olarak verildiğini, dolayısıyla mevcut durumda Türkiye genelinde çobanların %1’nin dahi faydalanamayacağını öğrendiğim için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Tarım Bakanlarımızın, Milli Tarım projesi kapsamında tarım ve hayvancılık yapan her çiftçinin ve çobanın birer resmi danışman, Veteriner Hekim’i ve Ziraat Mühendisi’nin olduğunun belirtilmesine rağmen, çiftçi, yetiştirdiği mahsul ile ilgili bir sıkıntısı olduğunda, çoban ise köyünde hayvanları öldüğünde, hayvanları hastalandığında, özellikle küçükbaş hayvanları yavru attığında değil köyünde, yanında danışman Veteriner veya Mühendisi bulmak, derdine derman bulabilmek için aradığında dahi telefonların yüzüne kapandığını bildiğim için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Gaziantep İlinde çobanlara ve birlik seçimlerine yapılan haksızlıklara, baskılara karşı 29 Aralık 2017 tarihinde, üzerinde çoban kepeneği ile Gaziantep’ten Ankara’ya zorlu ve soğuk kış şartlarında 22 gün yürüyerek giden ve 19 Ocak 2018 tarihinde Ankara’ya varan Osman Türkman’nın sessiz çığlığını, ‘O ses Türkiye’ ve ‘Survivor’ vb. yarışma programlarının halkımız tarafından daha çok izlendiğini bildikleri için, her gün izlediğimiz ve sözde büyük bildiğimiz TV kanalları ve gazetelerin ülkeye ve millete faydalı olabilecek haberlerden milleti haberdar etmediklerini dolayısıyla çobanların uğramış olduğu haksızlıklarının da zerre kadar kimsenin umurunda olmadığını gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Gaziantep İlinde, başta bir Milletvekili olmak üzere, çobanların seçimlerine yapılan baskı ve haksızlıkları bizzat Başbakana, Adalet Bakanına, Tarım Bakanına, Milletvekillerine, Gaziantep Valisine, Büyükşehir Belediye Başkanına, Ak Parti İl Başkanına, Bakan Yardımcısına, onlarca bürokrata ve ilgililere anlattığımız halde, haksızlığa uğrayan binlerce çoban için hiçbir şeyin yapılmadığını, çobanların aslında dikkate alınmadığını üzülerek gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Birlik yönetmenliklerinin kendilerine tanımış olduğu olağanüstü seçim hakkı için, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa 538 çobanın notere giderek Gaziantep Birliği’nde seçim yapılması talebini; mahkemelerin önceki vermiş olduğu kararlardan kes-kopyala-yapıştır yaparak saatler içinde durdurduğunu gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

“Siyaset, Meclis, hükümet sessiz”
Tarım ve Hayvancılık ülkesi iken; tarım ve hayvancılık ile ilgili kararlar alınırken ve projeler yapılırken, asıl sorunu yaşayan köyde tarım ve hayvancılık yapmak için mücadele veren çiftçi ve çobana sorulmadan siyasiler, profesörler, uzmanlar tarafından yapılan uygulamalar yüzünden bu gün buğday, arpa, saman, et, canlı hayvan ve daha birçok tarımsal ve hayvansal ürün ithal ettiğimiz ve alınan yanlış kararlar yüzünden tarımsal ve hayvansal üretimin her geçen gün azaldığı ve ithalatın arttığını gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Köylü, çiftçi ve çobanlar iktidar ve muhalefet tarafından kolay ikna edilip oy deposu olarak görülmesine rağmen, çobanların sorunlarının çözümü anlamında siyasetin, meclisin, hükümetin, muhalefetin ve yetkililerin sessiz kaldığını ve çobanların artık haksızlıklar karşısında yorulmaktan sustuğunu gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Türkiye’de, hani senin de manken olarak el üzerinde tutulduğun günlerde olduğu gibi, halen mankenlerin ve zenginlerin tatillerini geçirdiği, çobanın hayalinde bile göremediği lüks yatlarına, 2 liraya ucuz mazot sağlanırken, çiftçinin ve çobanın ise kredisini ödemekte zorlandığı traktörüne 5 liraya mazot almaya çalıştığını ve hiçbir şeyin değişmediğini üzülerek gördüğüm için; Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

2008 yılında ‘Benim oyun ile dağdaki çobanın oyu bir mi’ dediğinde Aysun Kayacı’ya, ‘Neden bir olmasın çobanın da bir oyu var senin de bir oyun var’, diyerek kızmıştım. Aradan 10 yıl geçtikten sonra, Gaziantep İlinde çıtanın çok yükseltilerek değil bir çobanın, 538 çobanın tercihinin birilerinin tercihi kadar dikkate alınmadığını, değer bulmadığını bizzat yaşayarak gördüğüm için, Aysun Kayacı’nın belki de ileri görüşlülüğü sayesinde, 10 yıl öncesinden bu günleri görüp söylediği için ve belki de o günlerde gösterilen tepkiler üzerine Türkiye’den çekip gitmek zorunda kaldığı ve geldiğimiz durum itibarıyla kendisini o günlerde anlayamadığım için; üzülerek de olsa Aysun Kayacı’dan özür diliyorum.

Continue Reading

Çok Okunanlar