Connect with us

Politika

“Beyaz AKP’lileri” ikna çabası: Erdoğan ve kurmayları Atatürk söylemlerine hız verdi

Published

on

Bugünlerde hem AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’dan hem de partinin diğer kurmaylarından Mustafa Kemal Atatürk’ü öven değerlendirmelere çok sık rastlıyoruz. Son olarak daha önce neredeyse unutturmaya çalıştıkları Cumhuriyet Bayramı’nın yıldönümünde bu yaklaşım tam anlamı ile tavan yaptı.

AKP lideri ve yöneticilerinin üzerinde laf etmeyi en çok sevdikleri konu kuşku yok ki tek parti dönemi. Yanlış olduğu ispatlanan onlarca örnekle hem tek parti dönemine, hem Cumhuriyet kazanımlarına hem de Cumhuriyet’in kurucu isimlerine sataşma çok keyif aldıkları başlıklardı.

Bu vurgu 16 Nisan Referandumu sonrası önce azalmaya başladı sonra da yerinin ‘pozitif’ sayılabilecek değerlendirmelere bıraktı.

BirGün’den Yaşar Aydın analizine göre, ilk başlarda kısa süreli bir argüman olarak görülen Cumhuriyet ve Atatürk vurgusu kalıcı hale gelmeye başlayınca akıllara soru işaretlerinin de belirmesine yol açtı.

Erdoğan ve Cumhuriyet’in faziletlerinin yeni keşfetmediklerine göre AKP’nin söylemlerinde filizlenen bu sevginin arkasında ne var?

Yanıt anketlerde

AKP’nin ve Erdoğan’ın Cumhuriyet vurgusunun ilk nedeni hiç kuşkusuz kamuoyu araştırmaları. Üstelik bu araştırmalar yeni değil. AKP içinden aktarılan bilgilere göre 16 Nisan Referandumu sürecinde yapılan kamuoyu araştırmalarında da toplumda öne çıkan “Cumhuriyet’e bağlılık” parti içinde bile kullandıkları propaganda diline dair tereddüttün oluşmasına neden olmuş. Buna rağmen “yarı yolda değişiklik yapamayız” diyerek yola devam etmişler. 16 Nisan’ın ardından AKP tarafından yaptırılan kamuoyu araştırmalarında da durumun farklı olmadığı parti organlarında konuşulduğu biliniyor.

Yüksek sesle dillendirilmezse bile oy oranı olarak partinin bir türlü istediği noktaya gelememesinin nedenlerinden biri olarak da AKP’nin “Cumhuriyet karşıtı” olarak kodlanması görülüyor.

Araştırmalar kesişiyor

Eylül ayının ikinci yarısında SONAR’ın yaptığı araştırma, CHP’nin yaptırdığı araştırma, AKP tarafından yaptırılan üç ayrı ankette bazı farklılıklar olsa bile bir iki ortak nokta hemen göze çarpıyor. Birincisi AKP’nin karasız oyların dağıtılmasından sonra bile istenilen oya ulaşamadığı. Bu değerlendirmenin içerisinde en ilginç nokta ise referandumdan hemen sonrasından başlayarak “yeniden oy vermeye” ikna edilemeyen AKP seçmeni. Bu seçmenler ‘kararsız’ olarak kodlansa bile bir konuda kararlarını vermiş durumda. AKP’nin izlediği ve giderek Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesini dönüştüren politik çizgisinden uzaklaşan bu kesime şimdiden bir isim de bulunmuş: Beyaz AKP’liler. Bu kesimin genel seçmen kitlesi içerisindeki ağırlığının da yüzde 15 civarında olduğu tahmin deliyor.

En belirgin özellikleri

AKP ve Erdoğan’ın tüm çabalarına rağmen ikna edilemeyen bu kesimin en belirgin özellikleri ekonomik olarak orta ve üst gelire sahip olmak, şehirli, eğitim düzeyi iyi, Batı ile entegre olmuş ve AKP’nin ana gövdesinden farklı olarak Cumhuriyet’le ve onun kurumları ile özel bir meselesi olmaması olarak özetlenebilir. Bir başka nokta ise bu seçmenin yaş ortalamasının genç ve orta yaş kategorisinde olması. Bu kitle esas alarak AKP döneminin seçmeni olsa bile partisi ile makas sürekli açılıyor.

İkna etmek zorunda

Yerel ve genel seçimlerle birlikte başkanlık seçimlerinin yapılacağı 2019 tarihi yaklaştıkça Erdoğan bir yandan yeni ittifaklar bulmak diğer yandan da kendi tabanını da tutmak zorunda. Erdoğan, tüm tercihlerinde anketlerin yol göstericiliğine fazlasıyla inanan bir siyasetçi. Yaklaşık yüzde 30-35 bandında olduğunu düşündüğü ve asla kendisinden ayrılmayacağına inandığı kesime dair tereddüt yaşamıyor. Seçim başarısı için yeni ittifak girişimleri ile söylem değişikliğinin ana gövdede rahatsızlık yaratmayacağını biliyor. Bu yüzden AKP’nin şehirli seçmenini ikna etmek için 2019’a kadar dozajının artarak devam ettireceği yeni bir söylem geliştirmesi sürpriz olmayacaktır.

Yeni bir aday var

AKP ve Erdoğan, her seçim öncesi oranı yüksek bir kararsız seçmenle karşı karşıya kaldı. Sandıkta ise bu seçmenin tercihi genelde AKP oldu. Erdoğan’ı sıkıntıya sokan ve onu söylem değiştirmeye kadar iten neden ise bu tabana seslenen yeni bir siyasal oluşumun ortaya çıkması. Neredeyse aynı sosyolojiye seslenen İyi Parti’nin varlığı Erdoğan’a zorunlu bir hat çizmiş oldu.

Taktik ne kadar sürecek?

Ankara’da en çok tartışılan konulardan biri Erdoğan’ın bu söylemi ne kadar derinleştireceği ve ne tür siyasal sonuçları olacağı. Bir yandan kendi tabanını hoşnut tutmak için eğitimden, sağlığa ülkeyi İslamcı bir yönetime adım adım götüren AKP, aynı anda şehirli seçmeni nasıl ikna edecek?

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Gündem

“Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor!”

Published

on

By

BirGün yazarı Bülent Mumay, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın açıklaması sonrası başlayan “dinde reform” tartışmalarını değerlendirdi. “Erdoğan’ın Nurettin Yıldız gibilerini eleştirmek zorunda kalırken başlattığı ‘İslamda güncelleme’ tartışmasının, hedeflenen Saadet tabanını ‘Cumhur İttifakı’ndan bir parça daha uzaklaştıracağı aşikâr” diyen Mumay, Erdoğan’ın bir gün sonra yaptığı “Dinde reform yapmak haddimize mi” açıklamasıyla ilgili olarak da “Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor” ifadesini kullandı.

Bülent Mumay‘ın “Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor!” başlığıyla yayımlanan (11 Mart 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla patlak veren “dinde güncelleme” meselesinin zamanlaması, AKP açısından hiç de iyi olmadı. Karamollaoğlu’nun “Cumhur ittifakı”na kapıyı kapatmasından sonra, AKP’nin niyeti Saadet Partisi tabanını kazanmaktı. Erdoğan’ın Nurettin Yıldız gibilerini eleştirmek zorunda kalırken başlattığı “İslamda güncelleme” tartışmasının, hedeflenen Saadet tabanını “Cumhur İttifakı”ndan bir parça daha uzaklaştıracağı aşikâr. Dünkü Milli Gazete’nin manşeti de, bu öfkeyi yansıtıyordu. “İslam’ın güncellenmesi ne demek?” başlığıyla çıkan gazete, Erbakan’ın “Din, Allah yapısıdır” sözlerini de 1. sayfadan hatırlatma gereği duymuştu.

Gerçi çok da şey etmemek lazım. Erdoğan, “güncelleme” açıklamasını da güncelledi. Önce, sözcüsü İbrahim Kalın twitter’dan “izahat” yapma gereği duydu. Yetmeyince Cumhurbaşkanı bizzat devreye girdi. Bir gün önce, “İslam’ın güncellenmesi gerektiği”nden söz eden Erdoğan, tepkiler üzerine “Dinde reform olmaz, haddimize mi” deme gereği duydu. Saray’ın 24 saat içinde güncelleme açıklamasına getirdiği güncelleme, Windows işletim sisteminin sürekli gönderdiği güncelleme yamalarından bile daha hızlı geldi. “Şehirleri mahvettik” tadında çıkışlarla uzunca bir süredir kendi muhalefetini yapan Erdoğan’ın yeni bir hamlesi olabilir, kim bilir. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi” diyen Cem Karaca da rahmet istedi şimdi…

Bu arada enteresan bir gelişme daha oldu… Aralarında Ankara ve Marmara’nın da bulunduğu ilahiyat fakülteleri, Erdoğan’ın sözlerine “açıklık” getirmek için bildiriler kaleme aldı. “Aslında şunu demek istedi” tadındaki açıklamaları yapanların, bir yerlerden motive edildikleri aşikar elbette… Tarikat yurtlarındaki çocuk istismarları konusunda gıkı çıkmayan, kendisine ilahiyatçı diyen sapıkların kadınları aşağılayan “fetva”ları karşısında ‘lâl’ olan ilahiyatçıların, Saray’ın tekzip bürosu olarak hizmet vermeye başladı aniden. Ne diyelim, yeni “akademik görev”leri hayırlı olsun…

Continue Reading

Editörden

Bakan Zeybekci’den Moody’s ve AB’ye: Ne halt edersen et umurumuzda değil

Published

on

By

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Denizli’de düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısında, Türkiye’nin kredi notunu düşüren uluslararası derecelendirme kuruluşu olan Moody’s‘e yüklendi. “Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın?” diyen Bakan Zeybekci, “Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır” dedi.

Karahayıt Mahallesi’nde bir otelde düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Denizli Valisi Hasan Karahan, Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Osman Zolan, Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım ve Türk Eximbank çalışanları katıldı.

‘AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK UMURUMUZDA DEĞİL’

Toplantının açılışında konuşan Bakan Zeybekci, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi. Bakan Zeybekci, “Her türlü sağına soluna kulp takabilirler ama kendi ağızlarıyla bazen itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Aralık ayında IMF’nin raporunda satın alma gücü paritesine göre 26 bin 500 dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle dünyanın 13’üncü büyük ekonomisinin Eximbank’asıyız. Avrupa’nın 5’inci büyük ülkesinin Eximbank’asıyız. Hedef olarak mutlaka dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi, Avrupa’nın da ilk 3 büyük ekonomisinden biri olacağız. Hedef olarak, ‘Avrupa Avrupa’ dediğimiz zaman da birileri şöyle sanıyor: ‘Bunların işi gücü yok, bunlar illaki Avrupa Birliği’ne ölüp tutuşuyorlar, Avrupa Birliğine illaki girmek istiyorlar.’ Yok böyle bir derdimiz bizim. Bizim derdimiz başka. Atatürk muasır medeniyet dediğinde Avrupa Birliği yoktu daha, hayali bile yoktu. Birbirlerini boğazlamakla meşguldüler. Biz evrensel standartlardaki ülkemizi refah seviyesine, insan hakları, özgürlükler, çevre hassasiyetleri, sağlık, teknoloji, bilim standartlarına çıkarmak için kendimize hedef olarak gördük. Biz o hedefe ulaştığımızda, bizim için bunun enstrümanlarından biri de Avrupa Birliğine tam üyelik süreci, yani bu kaldıracı kullanmak gibi de menfaatimize olabilir, bunu kendimize stratejik hedef olarak görüyoruz. Biz o hedefe ulaştığımızda Avrupa Birliği’ne tam üye olup olmamak bizim işimiz değil, açıkça söylüyorum umurumuzda da değil. O, o günün Türkiye’sinin vereceği bir karardır, tam üye olup olmamakla ilgili. Buna ne onlar karar verebilir, ne de biz karar verebiliriz. Ama hedefimiz, o hedefe ulaşmak. Onun içindir zaten bütün yolculuğumuz” diye konuştu.

‘BUNLARINKİ TEFECİ MANTIĞI’

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ye düşürmesine tepki gösteren Zeybekci, şunları söyledi:

“Yine geçen hafta bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’yle ilgili not düşürmesi… Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın? Avrupa Birliği’nin toplam geri dönmeyen kredi hacmi 1.2 trilyon dolar. AB üyesi ülkelerden birinde geri dönmeyen kredilerin milli gelire oranı yüzde 60’ın üzerinde. Bizimki yüzde 3 bile değil. Türkiye’nin notunu düşürüyor, onunkini artırıyor. Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır. Ne kadar itibarının olduğunu da gösterdi millet. Öyle bir karar açıkladın, ardından ekonomi ve finans piyasalarının sana verdiği tepki sıfır. Sana verdiği itibar sıfır. Bunları bileceğiz, mesafemizi koruyacağız. İlişkilerimiz menfaat ilişkisi olacak. Bunları asla dikkate almayacağız. 29 Mart’ta Türkiye’nin büyüme rakamları açıklanacak. Söylüyoruz: 2017 yılında 2016 yılına göre verdiğimiz yatırım teşvik belgeleri yüzde 81 rakamsal olarak arttı, 175 milyar lira. Bunlar 2018’de yatırıma dönüşecek. Belgesini vermediğimiz 100 milyar liralık yatırımcı bekliyor. 2018 yılında dolar bazında 100 milyarlık özel ve reel sektör yatırımı olacak. Yatırımların büyümeye katkısından dolayı 2018 yılında Türkiye’nin büyüme performansı 2017 gibi yüksek olacak diyoruz. 2018 yılıyla ilgili beklentilerimiz ve ihracatın artması, üretimin de büyümeye etkileri yüksek gelecek ve bunlar yine mahcup olacaklar.”

Continue Reading

Çok Okunanlar