Connect with us

Öne Çıkanlar

Bozdağ: Zarrab’a “Ya ölene kadar hapiste kalacaksın ya da dediklerimizin altına imzanı atacaksın” demiş olabilirler

Published

on

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla ABD’de tutuklu bulunan ve yargılama öncesinde itirafçı olarak ABD hükümetiyle iş birliği yaptığı iddia edilen Türkiye ve İran vatandaşı iş adamı Reza Zarrab’ın tehdit edilmiş olabilecğeini söyledi. “Hukuki dayanaktan yoksun” oalrak tanımaldığı davanın düşürülmesi veya sonlandırılması gerektiğini ifade eden Bozdağ, ” Zarrab’a ‘Ya ölene kadar hapiste kalacaksın, ya da bizim dediklerimizin altına imza atacaksın’ denmiş olabilir; ceza tehdidi ile korkutularak iftiralara imza atmaya zorlanıyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında yapılan görüşmede ABD’nin terör örgütü YPG’ye yaptığı silah sevkiyatının durdurulacağı açıklanmıştı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, bu sözlerin takipçisi olacağını belirtirken “YPG’ye verilmiş silahlar da hemen geri alınmalı” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Kanal 24 canlı yayınında yaptığı açıklamada Erdoğan ile Trump arasındaki telefon görüşmesine ilişkin olarak şunları kaydetti:

“Erdoğan-Trump görüşmesi tarihi nitelikteydi, çünkü Trump ilk kez Türkiye’nin (YPG konusunda) haklılığını kabul etti Rusya-İran ve Türkiye’nin) Soçi’de verdiği fotoğrafın bu değişimde etkili olan unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum. İlk defa ABD Başkanı’nın ağzından “(YPG’ye) silah vermeyeceğiz açıklaması önemli ancak lafta kalırsa bunun önemi olmaz, dünya kamuoyunu aldatmak olur. Açıklama yapıldığından itibaren ABD tarafından YPG’ye silah veriliyor mu, verilmiyor mu? Türkiye elbette bu sözün gereğinin yapıldığının takipçisi olacak. Bugüne kadar (YPG’ye verilen silahların da) toplanması gerekiyor. Trump, DEAŞ ile mücadele bittikten sonra YPG’ye verdikleri silahları da toplayacaklarını söyledi, bu sözün de takipçisiyiz. Ortaklarımızla görüşerek, gerektiğinde birlikte çalışarak Afrin’de gerekli adımları atmak menfaatimizedir. Afrin’e operasyon seçeneği hep masada, hiç kalkmadı; Türkiye bu seçeneği kullanmak zorunda kalırsa tereddüt etmez.”

“Reza Zarrab dosyası kumpas”

ABD’de görülen Rera Zarrab davası hakkında da konuşan Bozdağ konuşmasının devamında şöyle dedi:

“Reza Zarrab dosyası Türkiye’ye tartışmasız bir kumpastır, Türkiye’ye siyasal bir operasyon yürütülüyor. Zarrab davası üzerinden Türkiye’ye birtakım yaptırımlar getirmek istiyorlar. İran ile Türkiye ticareti bizim hukukumuza ve uluslararası hukuka uygundur. Türkiye’nin (ABD’nin İran ambargosunu) delmesi söz konusu değil; FETÖ eliyle Türkiye ekonomisine yaptırım uygulatmayı ve ekonomiyi çökertmeyi hedefliyorlar. ABD’de bu yargılamayı yapanlara soruyorum, sizin elinizde Rıza Sarraf’ı suçlayan doğru deliller var mı yok mu? Varsa bu delilleri size kim getirdi? Hukuki dayanaktan yoksun olan bu davanın düşürülmesi veya sonlandırılması gerekmektedir. Zarrab’a “ya ölene kadar hapiste kalacaksın, ya da bizim dediklerimizin altına imza atacaksın” denmiş olabilir; ceza tehdidi ile korkutularak iftiralara imza atmaya zorlanıyor. Zarrab’ın şu anda (sanık değil) tanık olduğuna dair haberler var; saklanıp saklanmadığı ya da sanıklıktan çıkarıldığı haberlerinin doğruluğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Hukuki dayanaktan yoksun olan Zarrab davasının düşürülmesi ya da sonlandırılması gerekiyor.”
T24

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar