Yalova’nın Bağlarbaşı Mahallesi’nde bir gecekonduda annesi Fulya, babası Yaşar Dalkıran ve ilkokula giden kardeşleri ile yaşamını sürdüren karma dövüş sanatları sporcusu Kadir Dalkıran, çöpe atılan kağıt ve kartonları toplayıp satarak aile bütçesine katkı sağlıyor.
5 kardeşin 3’üncüsü Kadir Dalkıran, yeşil sahalarda futbolcu olarak top koşturmayı hayal ederken, karma dövüş sanatları sporcusu oldu.
7 Türkiye, 1 Dünya şampiyonluğu bulunuyor
Zor şartlar altında yaşamını sürdüren Dalkıran, azmiyle bu spor dalında 7 kez Türkiye ve 1 kez de dünya şampiyonluğu kazandı.
Kadir Dalkıran, dünya şampiyonluğuna kadar uzanan başarı öyküsünü yazdığı karma dövüş sanatlarıyla tanışmasını şöyle anlattı:
“Yalova’da kağıt toplarken bir gün MMA yazan tabela gördüm. Ne olduğunu çok merak ettim. Başta içeriye girmeye çekindim. Sonra arkadaşlarımla girdik. O atmosfer beni çok etkiledi. Orada şu andaki hocam olan İbrahim Yıldız’la tanıştık. İdmanlara katıldım. Bir iki hafta geçtikten sonra hocam bana bu sporu ciddi anlamda yapıp yapmayacağımı sordu. Devam edeceğimi söyledim.”
Geçimini sürdürmek için gündüz kağıt topladığını, idmanlarını ise akşamları yaptığını söyleyen Dalkıran, “Katıldığım yarışmalarda 7 kez Türkiye şampiyonu oldum. Bir kez de Avrupa üçüncülüğü kazandım. Antalya’da geçtiğimiz mart ayında yapılan, 30 ülkeden 1000 sporcunun katıldığı Karma Dövüş Sanatları Dünya Şampiyonası’nda, Rus rakibimi yenerek dünya şampiyonu oldum” dedi.
Hayal kırıklığına uğradı
Kazandığı dünya şampiyonluğu sonrası bir anda gündeme geldiğini ve çok konuşulduğunu belirten Kadir Dalkıran, kendisine ve ailesine yardım sözleri verildiğini fakat pop müzik şarkıcısı Demet Akalın dışında hiç kimsenin kendisine destek olmadığını kaydetti
“Bu bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Çok üzüldüm” diyen Dalkıran, dünya şampiyonu bir sporcu olarak babası ile gündüzleri kağıt toplayıp yaşamını sürdürmeye devam ettiğini ifade etti.
Kadir Dalkıran, “Şampiyon olmadan önceki işime devam ediyorum. Karton ve kağıt toplayıp satarak günde 30-40 TL para kazanıyoruz. Bununla yaşamımızı sürdürüyoruz. Değil şampiyon gibi yaşamak ailemi geçindirmekte zorluk çekiyorum. Bu da beni çok üzüyor” diye konuştu.
Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen idmanlarını aksatmadığını belirten sporcu, “En büyük idealim bu sporda dünyanın in iyi liglerine çıkmak ve ülkemi en güzel şekilde temsil etmek” dedi.
MMA Yalova İl Temsilcisi ve Kadir Dalkıran’ın antrenörü İbrahim Yıldız da verilen sözlerin yerine getirilmemesinin kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını dile getirdi. Yıldız, şunları söyledi:
Ülkemiz Kadir’e sessiz kaldı
“Kadir’i dünya şampiyonu olarak çıkardık. Bizim beklediğimiz bir durumdu. Medyada yer aldık, birçok programa katıldık. Tabii biz Kadir’le ilgili sıkıntıları dile getirmiştik. Bize nasıl geldiğini, bu sporu ne şartlar altında yaptığını da dile getirmiştik. Kadir birçok kendi gibi olan sporcunun sesi oldu. Ancak beklediğimiz geri dönüşler sağlanmadı. Biz Kadir için sponsor desteği istemiştik. Birçok profesyonel ve amatör sporculara normal şartlarda yapılan sponsorluk desteği olduğu gibi Kadir için de bunu istemiştik ama maalesef bizim ülkemiz biraz sessiz kaldı. Bir sporcu zor şartlar altında yetişiyor. Özellikle MMA gibi bir sporda bir sporcu zor yetişiyor. Biz ciddi anlamda cefalar çektik Kadir’i yetiştirebilmek için. Tabii bunun karşılığında yeterli desteği alamadığımız için açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradık. Biz de bunun biraz vefasızlık olduğunu düşünüyoruz.”
Demet Akalın destek çıkıyor
Ünlü şarkıcı Demet Akalın’ın Kadir Dalkıran’a destek olduğunu belirten Yıldız, şöyle dedi:
“Demet Akalın ve eşi Okan Bey de Kadir’e destekle ilgili söz vermişlerdi. Tabii küçük miktarda bir destek yapıldı ama bu sponsorluk değil. Yardım anlamında değil de sponsorluk yönünde ilerlemek istiyoruz. Profesyonel bir sporcunun yardıma değil sponsora ihtiyacı vardır. Ne amatörde ne profesyonelde sponsorlar olmadan yürüyemezler, ilerleyemezler. Bu bir gerçek. Maalesef sponsorluk yönünden hiçbir yerden destek alamadık. Kim bize bununla ilgili söz verdiyse bununla ilgili kesinlikle hiçbir şekilde sözünün arkasında durmadılar. Biz hâlâ kendi imkânlarımızla Kadir’i antrene ediyoruz. Kadir’in sonuçta yıllık beslenmesi, kamp ücretleri, antrenman masrafları var. Ciddi anlamda masraflar var. Bu, rakamlara vurulduğunda, Kadir’in ya da kulüp olarak bizim bunu karşılayabilecek bütçemiz yok. İnsanların bu anlamda geri dönüşü çok oldu ama kimse devamını getirmedi.
Verilen sözler tutulmadı
Daha önce de bizi bir programdan davet ettiler. Israrla ailesini ve kardeşini de programa davet ettiler. Kardeşi ile ilgili eğitimsözü verildi. Kadir’le ilgili chek-up sözü verildi. Birçok sözler verildi ama hepsi o programda kaldı.”
Çok büyük bir organizasyonla 4 maçlık bir kontrat imzaladıklarını kaydeden Yıldız, “Bizim dile getirmek istediğimiz çok önemli bir konu var: MMA Federasyonu, bugüne kadar devletin kasasından 1 kuruş almadan çok güzel faaliyetler yaptı. Dünya şampiyonaları, Türkiye şampiyonaları ile birçok genci bu spora kazandırdı. Biz buradan devlet büyüklerimize sesimizi duyurmak istiyoruz. Bu branşa da sahip çıkılmasını istiyoruz.
Kadir gibi zor şartlar altında bu sporu yapmaya çalışan arkadaşlarımız var. Kadir daha yolun başında. Bunun sonucunda da dünyanın daha iyi arenalarında boy gösterme şansı bulacak” diye konuştu.
Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.
Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.
SAYI 2 BİNİ AŞTI
Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.
2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.
Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.
“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.
(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”
2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.
Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:
– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?
Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.
– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?
Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.
– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?
“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.
– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?
Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.