Connect with us

Editörden

Erdoğan: Ülkede halk ‘adalet çığlığı’ atar hale gelmişse yargı sisteminde sorun var demektir

Published

on

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde Yargıtayın 150. Yılı Sempozyumu’na ve Yeni Yargıtay Binası Temel Atma Töreni’nde konuştu.

“4 BİN 500 FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU HAKİM VE SAVCININ BİR ANDA MESLEĞİN DIŞINA ATILMASINA RAĞMEN …”

Başbakan Binali Yıldırım, “Çeşitli kamu kurumlarında ve yargıda örgütlenen FETÖ terör şebekesinin hile, kumpas ile hukuku nasıl katledeceğine de şahit olduk. FETÖ’nün devletin can damarlarından biri olan yargı sistemimizde ne büyük tahribata yol açtığı bugün çok daha iyi anlaşılıyor. İftiharla söylemeliyim ki, onca tahribata rağmen 4 bin 500 FETÖ terör örgütü mensubu hakim ve savcının bir anda mesleğin dışına atılmasına rağmen yargı sistemimizde hiçbir hizmet kesintiye uğramadan devam etmiş ve yargı 15 Temmuz gecesi büyük bir iş başarmıştır. Hukuka ve demokratik düzene sahip çıkan meşru siyasi iradeye ve onun millet iradesine ait olduğuna yürekten inanan yargı kurumlarımıza, mensuplarımıza hükümetimiz adına şükranlarımı sunuyorum. O karanlık günleri özleyenler hiçbir zaman hukuk sistemimiz içinde yer bulamayacaktır” diye konuştu.

“HAKKI VERMEKLE HAKKI GASP ETMEK ARASINDAKİ DENGE ÖYLESİNE HASSASTIR Kİ …”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizin adliye mahkemelerinde verilen hükümler konusundaki son inceleme merci olan Yargıtayımızın 150. kuruluş yıldönümünü tebrik ediyorum. Adaletin tesisi için yargıtayımız özellikle son dönemdeki duruşuyla, milletimizin gönlünde ayrı bir yer edinmiştir. Türkiye tarihinde ilk defa yargı kurumlarının darbecilere karşı açık net duruşu ile karşılaşmıştır. Geçmişte rahmetli Adnan Menderes’in idamı başta olmak üzere darbe dönemlerinde iyi sınavlar veremeyen yargı camiamızın 15 Temmuz’da gösterdiği cesaret ve dirayet takdire şayandır. Adalet elbette herkese hakkını vermektir. Ama hakkı vermekle hakkı gasp etmek arasındaki denge öylesine hassastır ki bunu sağlamak için çok çalışmak çok fedakarlık yapmak gerekir” ifadelerini kullandı.

“ADALET DAĞITMAYAN SAVCI VE HAKİM DE ZALİMLER SINIFINA GİRİYOR”

Erdoğan, “‘Zalimi üzerine düşen görevi yapmayan’ olarak tarif eden Hz. Mevlana’nın anlayışında adalet dağıtmayan savcı ve hakim de zalimler sınıfına giriyor. Devleti yönetenlerin yaptığı adaletsizlik hukuk yoluyla telafi edilirken yargının sebep olduğu adaletsizliğin telafisi yoktur” dedi.

“BİR ÜLKEDE HALK BUNALMIŞ ELLERİNİ AÇARAK ADALET ÇIĞLIĞI ATAR HALE GELMİŞSE …”

Erdoğan, “Bir ülkede halk bunalmış ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir. Adaleti kaybettiğimizde her şeyimizi kaybedeceğimizi de bilmek zorundayız. Hukukun üstünlüğüne büyük önem veriyoruz” dedi.

“TASVİP ETMİYORUM AMA, ULUSAL YARGI AĞI UYAP İLE TÜM ADLİYELERİ VE İLGİLİ KURUMLARI BİRBİRİNE BAĞLADIK”

UYAP’a ilişkin Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Pek tasvip etmiyorum ama, Ulusal Yargı Ağı (UYAP) ile tüm adliyeleri ve ilgili kurumları birbirine bağladığımız için yapılan işlemler şu anda elektronik ortamda rahatça takip ediliyor. Bana göre çok da sıkıntılarını açıkça görüyoruz. Keşke bu şekilde değil de bizim o klasik sistemle bu iş geç de olsa yürüse daha adil olarak tecelli etseydi.

FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BU TEZGÂHI İYİ KURMUŞ OLMASIDIR. ÖZELEŞTİRİ OLARAK SÖYLÜYORUM; BİZ DE BU OYUNA GELDİK

UYAP da bir hassasiyet o da FETÖ terör örgütünün bu tezgâhı iyi kurmuş olmasıdır. Özeleştiri olarak söylüyorum; biz de bu oyuna geldik. Geç gelen adalet, adalet değildir. Adalet hizmetlerinin en hızlı ve en doğru şekilde sonuçlandırabilmesi için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.”

“AFRİN’DEKİ MÜCADELEDE ETKİSİZ HALE GETİRİLEN TERÖRİST SAYISI 2 BİN 878 OLMUŞTUR”

Erdoğan, “Türkiye, içeride ve dışarıda terör örgütleri ile yoğun bir mücadele yürütmektedir. Maruz kaldığımız saldırıların büyüklüğü ve sürekliliği göz önüne alındığında demokrasi ve güvenlik arasındaki dengeyi Türkiye kadar iyi kurabilen bir ülke ben bilmiyorum. İçeride ve dışarıda mücadeleyi devam ettiriyoruz. Şu an itibarıyla Afrin’deki mücadelede etkisiz hale getirilen terörist sayısı salona girerken aldığım rakamı söylüyorum; 2 bin 878 olmuştur. Mücadeleyi, Mehmetçiğimiz kar, fırtına demeden sürdürmektedir. ÖSO da Mehmetçiğimizle birlikte şehadete yürümektedir bedelini terör örgütlerine çok ağır şekilde ödetiyoruz” ifadelerini kullandı.

“MAHKEMELERİMİZİN KARARLARINI ELEŞTİRDİĞİMİZ OLMUŞTUR AMA HİÇBİR ZAMAN BU KARARLARI YOK SAYMADIK”

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Halen tüm darbe ve diğer terör davaları tamamen hukuk devleti ilkesi çerçevesinde yürümektedir. Zaman zaman, mahkemelerimizin yüksek yargı kurumlarımızın, Anayasa mahkememizin kararlarını eleştirdiğimiz olmuştur bundan sonra da olacaktır ama hiçbir zaman bu kararları yok saymadık. Gereğini yerine getirme konusunda asla tereddüde düşmedik. Eleştirmek başka tabi, olmak başkadır.

ADALETİN TECELLİSİ KONUSUNDA FARKLI BİR GÖRÜŞE SAHİP OLDUĞUMUZ İÇİN ELEŞTİRME HAKKINA ELBETTE SAHİBİZ

Biz adaletin tecellisi konusunda farklı bir görüşe sahip olduğumuz için eleştirme hakkına elbette sahibiz. Ama bunlara uyup uymama konusunda layüsel değiliz.
Herkes gibi biz de mahkemelerimizin kararlarına uyuyor uymaya da devam edeceğiz.

KATILMADIĞIMIZ, HUSUSLARDAKİ MÜCADELEMİZİ VERECEĞİMİZ ALANLAR BELLİDİR

Katılmadığımız, hususlardaki mücadelemizi vereceğimiz alanlar bellidir. Sorun kanunda ise yasama organında bu mücadeleyi vereceğiz. Eğer sorun uygulamada ise yürütme organında gereğini yapacağız. Bu süreçte önemli olan hakim ve savcılarımızın hukukun tesisi konusundaki hassasiyetlerinden asla geri adım atmamalarıdır.”

Editörden

Bakan Zeybekci’den Moody’s ve AB’ye: Ne halt edersen et umurumuzda değil

Published

on

By

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Denizli’de düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısında, Türkiye’nin kredi notunu düşüren uluslararası derecelendirme kuruluşu olan Moody’s‘e yüklendi. “Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın?” diyen Bakan Zeybekci, “Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır” dedi.

Karahayıt Mahallesi’nde bir otelde düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Denizli Valisi Hasan Karahan, Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Osman Zolan, Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım ve Türk Eximbank çalışanları katıldı.

‘AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK UMURUMUZDA DEĞİL’

Toplantının açılışında konuşan Bakan Zeybekci, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi. Bakan Zeybekci, “Her türlü sağına soluna kulp takabilirler ama kendi ağızlarıyla bazen itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Aralık ayında IMF’nin raporunda satın alma gücü paritesine göre 26 bin 500 dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle dünyanın 13’üncü büyük ekonomisinin Eximbank’asıyız. Avrupa’nın 5’inci büyük ülkesinin Eximbank’asıyız. Hedef olarak mutlaka dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi, Avrupa’nın da ilk 3 büyük ekonomisinden biri olacağız. Hedef olarak, ‘Avrupa Avrupa’ dediğimiz zaman da birileri şöyle sanıyor: ‘Bunların işi gücü yok, bunlar illaki Avrupa Birliği’ne ölüp tutuşuyorlar, Avrupa Birliğine illaki girmek istiyorlar.’ Yok böyle bir derdimiz bizim. Bizim derdimiz başka. Atatürk muasır medeniyet dediğinde Avrupa Birliği yoktu daha, hayali bile yoktu. Birbirlerini boğazlamakla meşguldüler. Biz evrensel standartlardaki ülkemizi refah seviyesine, insan hakları, özgürlükler, çevre hassasiyetleri, sağlık, teknoloji, bilim standartlarına çıkarmak için kendimize hedef olarak gördük. Biz o hedefe ulaştığımızda, bizim için bunun enstrümanlarından biri de Avrupa Birliğine tam üyelik süreci, yani bu kaldıracı kullanmak gibi de menfaatimize olabilir, bunu kendimize stratejik hedef olarak görüyoruz. Biz o hedefe ulaştığımızda Avrupa Birliği’ne tam üye olup olmamak bizim işimiz değil, açıkça söylüyorum umurumuzda da değil. O, o günün Türkiye’sinin vereceği bir karardır, tam üye olup olmamakla ilgili. Buna ne onlar karar verebilir, ne de biz karar verebiliriz. Ama hedefimiz, o hedefe ulaşmak. Onun içindir zaten bütün yolculuğumuz” diye konuştu.

‘BUNLARINKİ TEFECİ MANTIĞI’

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ye düşürmesine tepki gösteren Zeybekci, şunları söyledi:

“Yine geçen hafta bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’yle ilgili not düşürmesi… Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın? Avrupa Birliği’nin toplam geri dönmeyen kredi hacmi 1.2 trilyon dolar. AB üyesi ülkelerden birinde geri dönmeyen kredilerin milli gelire oranı yüzde 60’ın üzerinde. Bizimki yüzde 3 bile değil. Türkiye’nin notunu düşürüyor, onunkini artırıyor. Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır. Ne kadar itibarının olduğunu da gösterdi millet. Öyle bir karar açıkladın, ardından ekonomi ve finans piyasalarının sana verdiği tepki sıfır. Sana verdiği itibar sıfır. Bunları bileceğiz, mesafemizi koruyacağız. İlişkilerimiz menfaat ilişkisi olacak. Bunları asla dikkate almayacağız. 29 Mart’ta Türkiye’nin büyüme rakamları açıklanacak. Söylüyoruz: 2017 yılında 2016 yılına göre verdiğimiz yatırım teşvik belgeleri yüzde 81 rakamsal olarak arttı, 175 milyar lira. Bunlar 2018’de yatırıma dönüşecek. Belgesini vermediğimiz 100 milyar liralık yatırımcı bekliyor. 2018 yılında dolar bazında 100 milyarlık özel ve reel sektör yatırımı olacak. Yatırımların büyümeye katkısından dolayı 2018 yılında Türkiye’nin büyüme performansı 2017 gibi yüksek olacak diyoruz. 2018 yılıyla ilgili beklentilerimiz ve ihracatın artması, üretimin de büyümeye etkileri yüksek gelecek ve bunlar yine mahcup olacaklar.”

Continue Reading

Editörden

6 bin kişi telefona bakarken ölüyor

Published

on

By

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 6 bine yakın yayanın yürürken hayatını kaybettiğini ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, bu sayının her yıl katlanarak arttığını söyledi. Bunun asıl nedeninin ise akıllı telefonlar olduğunu belirten Klinik Psikolog Özlem Kelle, “Akıllı telefonların kullanımına kadar sürücülerden kaynaklı trafik kazaları yaygındı. Son dönem yapılan araştırmalar gösteriyor ki, akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte yayalardan kaynaklanan kazalarda artış var. Yayalar açısından baktığımızda, yol boyunca hem yürüyor olmak hem de mesaj ya da aramayla bir kişiyle irtibat halinde olmak, sosyal medya ile ilgileniyor olmak dikkatte bölünmeye sebep oluyor. O an karşıya geçiyorsak, tehlikeli bir yerdeysek, caddeye, trafiğe odaklanmak yerine zihnimiz başka yerde olduğundan kazalar kaçınılmaz oluyor” dedi. Kelle, Türkiye’de akıllı telefon kullanımın trafik kazalarıyla ilişkisine dair bir araştırma olmadığını vurguladı.

Depresif karakter yaratıyor

Teknolojik cihazların hayatımızı işgal ettiğini belirten Kelle, “Ne kadar çok teknolojik cihazlara maruz kalıyorsak, günlük rutinimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakıyoruz. O da bizi andan koparmaya, en sonunda tükenmişlik sendromuna, hatta hayattan zevk almamaya kadar götürüyor” dedi

Continue Reading

Editörden

Meral Akşener: İki ayyaş dedikleri cumhuriyet kurucularının karşısında hazır ola geçtiler

Published

on

By

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin il başkanlığı binasının açılışını yapmak ve il kongresine katılmak için Konya’ya geldi. Kent merkezinde kalabalık bir grup partili tarafından karşılanan Akşener, Mevlana Müzesi’ni ziyaret edip, Mevlana’nın sandukası başında dua etti.

Akşener daha sonra partisinin Konya İl Başkanlığı binasının açılış töreninde halka seslendi. Tek hedeflerinin konuşan bir Türkiye oluşturmak olduğunu ifade eden Akşener, ”Tek bir hedefimiz var. O da konuşan Türkiye. Türkiye konuşabilseydi, Türkiye müzakere edebilseydi, Türkiye kutuplaşmanın dışına çıkabilseydi, erkeklerin, çocukların, kadınların sesine kulak verebilseydi. Bugün Afrin’i konuşuyor olmazdık” dedi.

’15 TEMMUZ’DA MİLLET OLMASA, DEVLET GİTMİŞTİ’

FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimine değinen Akşener, şunları söyledi:
”FETÖ meselesini mecliste defalarca konuşanlar oldu. Pek çok bugün bakanlık koltuğunda oturan Adalet Partisi milletvekilleri ve yöneticileri toz kondurmadılar. FETÖ terör örgütü üzerinden tanım yapanları, kafir ilan ettiler, hain ilan ettiler. O gün kulaklarını açsalardı, 15 Temmuz olmazdı. 15 Temmuz’da bu millet, siz, devleti sokaktan toplayıp getirdiniz. Eğer millet olmasaydı, devlet gitmişti. Boş yere kimse kabadayılık yapmasın.”

AFRİN GEÇ KALMIŞ BİR MÜDAHALEDİR

Afrin’e yönelik yapılan müdahalenin daha önce yapılması gerektiğini ifade eden Akşener, şöyle konuştu:

”Bugün de Türkiye’nin dış politikası konuşulmaya konuşulmaya, sizlere kulak verilmeye verilmeye, getirildiği noktadan, o çukurdan çıkarılmak için Mehmetçik can veriyor, şehit oluyor. Cenabı hak hiçbirinin ayağına taş değdirmesin. Elbette ordumuzun ve kahraman Mehmetçiğin arkasındayız. Afrin geç kalmış bir müdahaledir. Mutlaka Menbiç’in, mutlaka Fırat’ın doğusunun harekatın bünyesinde devam ettirilmesi ve harekatın bünyesinde yer alması, Türkiye’nin bekası için önemlidir. Ama bugüne gelmeyebilirdik. Eğer Türkiye konuşuyor olsaydı, sizi ve bizi dinliyor olsalardı, Türkiye’nin güney sınırlarında, Irak ve Suriye’nin bir bölümünde ve Suriye’nin geri kalanında Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ile komşu olmazdık.”

ŞEKER FABRİKALARI

Şeker fabrikalarının özelleştirilecek olmasına da tepki gösteren Akşener, Başbakan Binali Yıldırım’ın, fabrikaların 5 yıl boyunca kapatılmayacağı yönündeki açıklamasını da eleştirdi. Akşener, ”Sayın Başbakan çıkmış diyor ki, ‘5 sene boyunca kapanmayacak.’ Bu mantıkla siz kaç yıl sonra Türkiye’nin kapısına kilit vuracak, Türkiye’yi kapatacaksınız. Siz demek ki, şeker fabrikalarını 5 yıl sonra kapatmak için satıyorsunuz. Buradan ilan ediyorum, satamayacaksınız. Peşinizde ve ensenizde olacağız. Alıştınız muhalefete ver yesin, ört uyusun. Hadi bakalım, yüreğiniz yetiyorsa, her şeker fabrikasının önünde her hafta İYİ Partililer olacak. Ya millete ya halka vereceksiniz ya da satamayacaksınız” dedi.

HER 29 EKİM VE 23 NİSAN’DA HASTALANIYORLARDI

“Başkan Meral” sloganları üzerine Akşener, ”Siz böyle bağırıyorsunuz da, adamın uykusu kaçırıyor. Siz Meral başkan dediniz, Türkiye değişti. İki ayyaş dedikleri cumhuriyet kurucularının karşısında hazır ola geçtiler. Hepimizden ne kadar Atatürkçü olduklarını anladık. Her 29 Ekim, 23 Nisan’da hastalanıyorlardı. İYİ Parti kuruldu, meğer turp gibiymişler. Sağlıklarına iyi geldik. Ben bedava demiyorum, milletimize iyi gelecek, ama en fazla da Ak Partililere iyi gelecek” diye konuştu.

Akşener, şeker üretiminde önde gelen Fransa ve Almanya’da nişasta bazlı şeker üretiminin yüzde 1’in altında, Türkiye’de ise yüzde 15 civarında olduğunu ve bunun yüzde 25’lere çıkacağını belirtti.

Akşener, ”Bilim adamları diyor ki; nişasta bazlı şeker şişmanlığı ve obezliği artırıyor. Son dönemlerde diyorlar ki; kısırlığı artırıyor. Hem bir taraftan 3 çocuk diyeceksiniz, hem bir taraftan zürriyetimize göz dikeceksiniz” diye konuştu.

Continue Reading

Çok Okunanlar