Connect with us

Öne Çıkanlar

Erdoğan, yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin 2019’da biteceğini açıkladı

Published

on

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen tanıtım programında konuşan Erdoğan, AKM’nin artık kullanılmayacak durumda olduğunu söyledi.
Binanın yıkılmasına karşı direnişin ise ideolojik olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Protestolar, davalar, kampanyalar ve onca kavga gürültünün ardından sonunda nihayet bilimin, aklın, mantığın yoluna gelinmiştir. Bugün tanıtımı yapılacak projeyle, Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılarak yeniden inşa süreci başlamış oluyor. Türkiye 10 yıl önce yapması gereken bir işe ancak bugün başlayabiliyor. Bundan dolayı çok üzgünüm. Çünkü çoktan biz AKM’yi bitirmiş ve milletimizin hizmetine sunmuş olacaktır. Ülkemizin kaybettiği bu 10 yılın hesabını kim verecek?”

‘Terörle mücadeleyi engellemeye çalışan anlayışla aynı’

Erdoğan AKM’nin yıkılmasına yönelik direnişin bir lobi faaliyeti olduğunu da söyledi:”Ülkemizde taş üstüne taş koydurtmamayı maharet sayan, sistemin açıklarını kullanan hatta dışardan da ciddi destek alan kurumsallaşmış bir lobi bulunuyor. Biz ta İstanbul Büyükşehir Başkanı olduğum gün bu lobiyi tespit etmiştik. Başbakan olduk, bu lobinin her yerde aynı faaliyeti gösterdiğini gördük.

“Cumhurbaşkanı olduk, dünyanın dört bir yanında aynı lobinin uzantılarıyla karşılaştık. AKM’nin yeniden inşasına karşı çıkan zihniyetle, terörle mücadeleyi engellemeye çalışan anlayış aynıdır” dedi.Erdoğan ayrıca Taksim Meydanı’nın hepsinin yayalaştırılacağını ve araç trafiğinin tamamen yer altına alınacağını söyledi.

Suç işleniyor

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin, Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı TOBAV, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği TOMEB, Sinema Emekçileri Sendikası SİNE-SEN ve Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası’nın aralarında bulunduğu grupların ortaklaşa yayımladığı bildiride yeni AKM projesiyle suç işlendiği belirtilmişti.

Cuma günü hazırlanan bildiride “Ulusal ve uluslararası koruma ilkeleri gereği koruma altında bulunan Cumhuriyet dönemi kültür ve mimarlık varlıklarımızın en önemli yapılarından ve simgesel değeri olan Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılıp yerine daha büyüğünün ve yenisinin yapılacağını, toplumdan gizli bir şekilde hazırlanıp onaylanan yeni projenin 6 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bizzat açıklanacağını büyük bir esefle öğrenmiş bulunuyoruz” denilmişti.Bildiride AKM’nin “1. grup anıtsal yapı” olarak tescilli olduğu da vurgulanmıştı.

2 bin 500 kişilik opera binası

Yeni AKM projesi original binanın mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu tarafından hazırlandı. Tabanlıoğlu “Yeni yapılan bina, içindeki opera binası 2 bin 500 kişilik olacak, dünyanın en büyük operaları arasına girecek. Aynı zamanda 800 kişilik konser salonu, tiyatro salonu, oda tiyatrosu, kütüphaneler, kafeler ve restoranlar olacak. Bizim 365 gün kullanabileceğimiz bir bina olacak. Bir önemli şey daha var. Operalar genellikle zengin ailelerin gittiği bir yerdi. Ama artık operalar hepimizin gittiği, baleler hepimizin gittiği yer olmalı. Tüm cepheyi aynı zamanda içeride temsiller yapılırken burada çeşitli balelerin, operaların dışarda gösterilmesi için büyük bir dev ekran haline getireceğiz” dedi.

Mevcut AKM’ye eklenecek yeni binada 800 kişilik tiyatro salonu, 1000 kişilik konferans salonu, 285 kişilik sinema, 250 kişilik oda tiyatrosu, sergi salonu, kütüphane, 885 araçlık otopark bulunuyor.

Gezi’den sonra karakol olarak kullanıldı

1946 yılında temeli atılan Türkiye’nin ilk opera binası olan AKM, 1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı adıyla hizmete açıldı. 1970 yılında çıkan yangın sonrası kullanılamaz hale geldi. Tadilatların ardından 1978 yılında yeniden hizmete açıldı.
AKM, Mayıs 2008’te tadilat nedeniyle kapatıldı.Bina, Gezi protestolarından sonra bir yılı aşkın süre polis karakolu olarak kullanılmıştı.

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar