Connect with us

Öne Çıkanlar

Erdoğdu: Türk Telekom’a el konulabilir, bilanço makyajlaması yapılıyor!

Published

on

CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türk Telekom’u (TT) 21 yıllığına kiralayan Oger Grubu’nun özelleştirme bedeli için aldığı kredileri ödememesi üzerine devlet tarafından el konulacağına ilişkin beklentilerin arttığını söyledi. Erdoğdu, “Türk Telekom, Oger ve AKP eliyle mali açıdan çok sıkıntılı bir şirket haline getirildi. Şimdi geri alınırken kamuoyunun tepki göstermemesi için bilanço makyajlaması operasyonu yapıldığına ilişkin kuvvetli şüphemiz var” dedi.

‘ŞİRKETİN HİSSELERİNİ REHİN EDEREK ALDIĞI KREDİLERLE ÖDÜYOR’

Erdoğdu, Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini 21 yıllığına 6,5 milyar dolara devralan Oger Grubu’nun bu parayı şirketin hisselerini rehin ederek aldığı kredilerle ödediğini belirterek şunları söyledi:

“Gelinen noktada, TT hisselerinin bedelini ödemek için aldığı kredileri ise geçen 12 yıllık sürede kapatmadı. Dolayısıyla halen Türk Telekom hisseleri rehinli olduğu gibi Türk bankaları da bu borç yükü altında kaldı. Oger`in bu borcu ödeyecek teminat ya da malvarlığının bulunmaması durumunda yükün kamunun üzerinde kalacağı sır değil.”

‘TEMETTÜ DAĞITMAYACAK’

Türk Telekom’un Borsa İstanbul’a kayıtlı ve hisse senetleri işlem gören bir şirket olduğunu kaydeden Erdoğdu, bu şirketin hisse senetlerine yatırım yapan yatırımcıların garantisinin de SPK’nin yetkilendirdiği bağımsız denetim firmasının hazırlayacağı raporlar olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:

“9 Şubat 2018 günü yapılan duyuru ile Türk Telekom’un 2017’de elde ettiği 1 milyar 135 milyon 532 bin 329 lira net karın, ‘fevkalade yedek akçe’ olarak ayrılacağı ve temettü dağıtımı yapılmayacağı açıklandı. Yani, TT’nin yüzde 55 hissedarı olan Oger Grubu, TT’yi devralırken kullandığı kredileri ödeyecek para bulamazken, ortağı olduğu şirketin karından payını 2017’de almayacak. Oysa 2006-2015 yılları arasında her yılın ortalama dolar kuru üzerinden yıllık temettü aktarımları hesaplandığında; Oger’in Türkiye’de kurduğu ve yüzde 55 hissesini aktardığı OTAŞ`ın 5,7 milyar dolarlık karı alıp götürdüğü ortaya çıkıyor. 2015 yılında 862 milyon lira kar eden TT, 2016`da 724 milyon lira zarar açıkladığı için de temettü dağıtmadı. Yani, 2006-2016 arasındaki 11 yılın 10’unda kar etmiş ve ortaklarına kar payı dağıtmışken, 2017 yılında da kar etmiş olmasına rağmen, kar payı dağıtmayacak. Oysa Oger Grubu’nun bu kardan payını alarak bankalara olan borcunu ödemesi gerekirdi.”

‘BATMADI, KAR EDİYOR’ DİYECEKLER’

Asıl kafa karıştırıcı konunun TT’nin 8 Şubat 2018 günü yayınlandığı 2017 yılı Konsolide Finansal Tabloların Bağımsız Denetimi Raporu’nda yer aldığını ifade eden Erdoğdu, “Bağımsız denetçinin çok muğlak ve karmaşık ifadelerle TT’nin 2017 yılı hasılatını tam denetleyemediğini belirtmesi, TT’nin 2017 karını da şaibeli hale getiriyor. Hele ki, TT’nin Oger’deki hisselerinin yeniden devlete geçmesi gündemdeyken bunun olması, Oger’in batak haline getirdiği TT’nin bilanço makyajlama yoluyla iyi durumda gibi gösterilmesi girişimidir. Oger’den batırdığı Telekom’u geri alırken, bir yandan da ‘batmadı ki, bak kar bile ediyor’ demeye getireceklerdir” dedi.

‘HİÇBİR DENETÇİ MÜŞTERİLERİ İÇİN BÖYLE YORUM YAPMAZ’

Bağımsız denetçinin raporunda, “Hasılat, Grup’un başlıca performans göstergelerinden biri olduğundan ilgili hasılatın hatalı dönemde muhasebeleştirilmesi ya da yönetimin hedeflerini veya beklentilerini karşılamak için manipüle edilmesi risklerini doğurabilecek yönetim muhakemelerini içermektedir. Ayrıca hasılatın muhasebeleştirilmesiyle ilgili muhasebe standartlarının uygulanmasının karmaşık olmasının yanı sıra bir takım kilit muhakemeler ve tahminler içermektedir” ifadelerini kullandığını bildiren Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:

“Önde gelen denetçilerden hiçbiri başka bir ülkede kurumsal müşterileri için böyle bir yorum yapamaz. Özellikle borsaya kayıtlı bir şirkette ve dahası stratejik ve pazarında lider olan bir şirketten bahsediyorsak bu bir fiyaskodur. Bağımsız denetçi, önceki yıllarda da denetlediği TT hakkında 2017’ye kadar asla böyle bir not düşmemiştir. Bu büyük bir şaibedir. Hasılatı denetlenemeyen bir şirketin kar ettiğinden kesin olarak söz edilemez.”

ÖZ SERMAYESİ ERİDİ

Türk Telekom’un Oger’in yönetiminde batmaktan beter bir duruma getirildiğini, devredildiği yıl 7 milyar 690 milyon lira olan öz sermayesinin eridiğini ve 2016 yılında 3 milyar 386 milyon lira düzeyine kadar düştüğünü anlatan Erdoğdu, açıklamasını şöyle tamamladı:

“Toplam borçların öz sermayeye oranı ise 2013 yılından itibaren kritik düzeyleri aşmıştır. Bu oran 2005`te yüzde 67`yken 2013`te yüzde 242’ye, 2015`te yüzde 416’ya çıkmış; TT`nin zarar açıkladığı 2016`da yüzde 693 ile tepe düzeyine varmıştır. 2017 yılı sonu itibariyle TT’nin öz sermayesi 4 milyar 555 milyon lira, toplam borçları ise 24 milyar 593 milyon liradır; yani 2017’de TT’nin toplam borçlarının öz sermayesine oranı yüzde 639 civarındadır. Şimdi bu kötü durumu perdelemek, kamuoyunun tepkisini önlemek için bilanço makyajlamasıyla TT karlı bir şirket gibi gösterilmek isteniyor.”

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar