Connect with us

Manşet

‘Evet’ için kamu kaynaklarından ‘Hayır’ın bin katı para harcandı

Published

on

CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’nın yaptığı çalışmaya göre ‘evet’e kaynaklarından 15 milyar TL aktarılırken, ‘hayır’ bütçesinin 15 milyon TL olduğu ortaya kondu. Buna göre, ‘evet’ için kamu kaynaklarından ‘hayır’ın bin katı para harcandı. Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, “Hepimizin vergisi bir tarafa tahsis edildi. Bizim harcadığımız her 1 TL’ye karşılık onlar bin TL harcadı. Bin katı bütçemizi kullanmalarına rağmen, referandumu kazandık” dedi.

Erdoğdu, “Referandum sürecinde kamu harcamaları” başlıklı bir çalışma hazırladı. Çalışmada, ‘evet’ propagandası için kamu kaynaklarından aktarılan paranın büyüklüğü ortaya çıktı.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in aktardığı çalışmaya göre; 2016 Ocak ve Nisan döneminde 176 milyar TL harcayan hükümet, bu yılın aynı döneminde 216 milyar TL harcama yaptı. 40 milyar TL’lik harcama artışına dikkat çekilen çalışmada, bunun 29 milyar TL’sinin referandum nedeniyle öne çekilen harcamalardan kaynaklandığı belirtildi.

Çalışmaya göre, 2017’nin ilk 4 ayında hükümetin referanduma yönelik harcamaları kamu kaynaklarında şöyle gerçekleşti:

-16 milyar TL, hastane ve eczanelerin referanduma kadar sorun yaşamaması için Sosyal Güvenlik Kurumu’na görev zararı ve Hazine yardımı adı altında ödenen tutar,
-2.9 milyar TL, ek ders ücreti ödemesi, l 2.5 milyar TL, tarımsal amaçlı destekleme ödemesi,
-2.4 milyar TL, ekonomik ve mali amaçlı transferlerle hane halkına yapılan diğer transferler,
-2 milyar TL, belediye ve il özel idarelerine gelirden ayrılan pay,
-1.4 milyar TL, müteahhitlere yapılan hak ediş ödemesi,
-1.1 milyar TL, müşavir firma ve kişilerden alınan hizmetlere yapılan ödeme,
-600 milyon TL, özel teşebbüslere, sivil toplum örgütlerine, vakıf üniversitelerine ve kişilere yapılan transferler.

Bin kata rağmen ‘Hayır’ kazandı

Erdoğdu, referandumda ‘hayır’ için harcanan bütçenin yaklaşık 15 milyon TL olduğunu belirterek, “2017’nin ilk 4 ayında 2016’ya göre fazla kullanılan 40 milyar TL’lik ek bütçenin 15 milyar TL’si doğrudan referandumda ‘evet’ kampanyası için harcandı” dedi. Hayır cephesinin bin katı düşük bütçeyle referandumu kazandığını söyleyen Erdoğdu, aradaki bin kat farkın dahi yapılan yarışın ne kadar adaletsiz olduğunu gösterdiğini kaydetti. ‘Evet’ için şirketlerden toplanan, ihale alan yandaşlardan gelen paraları, bütçedışı kurumların kaynaklarını, televizyonlara verilen reklamları bildiklerini ancak bu çalışmaya kamu dışındaki kaynakları koymadıklarını söyleyen Erdoğdu, ‘Hayır’ bütçesiyle kendi nafakalarının karşılaştırılması anlamında bin kat fark olduğunu kaydetti. Erdoğdu, “Yer gök ‘Evet’ti, kamu spotları bile ‘Evet’e çalıştı” dedi.

Bütçedeki imkanların alışılagelmiş, yerleşmiş bütçe imkanları dışında kullanılamaycağına dikkat çeken Erdoğdu şunları kaydetti: “Ödenekler öne çekilemez. Yoksullara transferler, öğrenci paraları, ek ders ücretleri, yiyecek, içecek, giyecek yardımı gibi geniş halk kitlelerinin tercihini değiştirebilecek yıl içinde kullanılması gereken ödeneklerin hepsinin referanduma çekilerek, bir tür referandum kampanyasına çevrilmesi, büyük bir adaletsizliktir, bütçenin ilkelerine, seçim yarışına aykırıdır. Hepimizin vergisi bir tarafa tahsis edildi. Bizim harcadığımız her 1 TL’ye karşılık onlar bin TL harcadı. Bin katı bütçemizi kullanmalarına rağmen, bu mağduriyet içinde dahi referandumu kazandık.”

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar