Connect with us

Manşet

Financial Times: Yaptırımları ihlal davası Erdoğan hakkında soru işaretleri yarattı

Published

on

Financial Times’taki haber gazetenin New York ve Ankara’daki muhabirleri Gregory Meyer ve Laura Pitel’in imzalarını taşıyor.
Haber, Reza Zarrab’ın geçen yıl ABD’deki Disney World’e gidene kadar hayatını İstanbul’da “milyoner bir playboy olarak geçirdiğinin” belirtilmesiyle başlıyor.

Gazeteye göre Zarrab şimdi ise “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun dostlarını da töhmet altında bırakabilecek” bir davanın odağına yerleşmiş durumda.

İran’a entrika ile petrol ve gaz karşılığı milyonlarca dolar ödenerek bu ülkeye yönelik yaptırımların ihlal edildiğinin öne sürüldüğünü hatırlatan Financial Times, “Bu dava Washington ile Ankara arasındaki ilişkilerin kesilmesine yol açabilir” diyor.

‘Erdoğan’ın onay verdiğini söyledi’
Haberden bazı satırlar şöyle:
“Reza Zarrab mahkemede, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan’ın iki Türk bankasına İran fonlarının söz konusu düzen için kullanılmasına ‘onay verdiğini’ söyledi. Ayrıca eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da, İran fonlarının Türk kamu bankası Halkbank üzerinden aklanması karşılığında, 45-50 milyon euro, 7 milyon dolar ve 2,5 milyon Türk Lirası rüşveti kabul ettiğini belirtti. Bu rüşvetlerin yaklaşık 5 yıl önce ödendiği iddia ediliyor.

“Sayın Zarrab, Sayın Çağlayan’ın, Sayın Erdoğan’ın kendisine Türk bankalarının bu düzene katılımına izin için talimat verdiğini de söyledi.”

Financial Times’taki haberde 17-25 Aralık operasyonları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla Türkiye’nin ABD’nin yaptırımlarını ihlal etmediğini söylediği, Türk yetkililerin davayı bir komplo olarak gördükleri ve Fethullah Gülen’e bağlamaya çalıştıkları, Eylül ayından bu yana Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısında yüzde 15 değer kaybettiği, Türkiye’de Türk bankalarına büyük cezalar kesilmesinden korkulduğu belirtiliyor.

Gazeteye göre ABD’deki davanın yanı sıra, Washington’un Suriye politikası ve Fethullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmeyi reddetmesi, iki NATO müttefiki arasındaki ilişkileri çok uzun süredir görülmedik ölçüde düşük bir noktaya indirmiş durumda.
Financial Times’taki haber, Başbakan Binali Yıldırım’ın Cuma günü yaptığı konuşmada sarfettiği şu cümlelerle noktalanmış:
“Bu dava hukuki olmaktan çıkmış, siyasi bir şekle dönüşmüştür. Amaç Türkiye’yi, Türk ekonomisini sıkıştırmaktır. İnşallah (Reza Zarrab) içinde bulunduğu bu yanlıştan döner.”

Gazete haberin sonunda, Başbakan Yıldırım’ın “yanlış” olduğunu vurguladığı şeyin, Zarrab’ın ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının ihlali sırasında oynadığı iddia edilen rol değil, Amerikalı savcılarla işbirliği yapması olduğunu da eklemiş.
BBC TÜRKÇE

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar