Connect with us

Manşet

Freedom House: Türkiye, özgürlüklerin en çok kısıtlandığı ülkeler arasında

Published

on

Freedom House’un son raporunda Türkiye’yle ilgili dört kritik başlıkta çarpıcı değerlendirmeler yeraldı. ByLock tutuklamaları, 17/25 Aralık sonrası kamu görevlilerine yönelik operasyonlar, MİT yasasının muhalifleri özellikle de Gülenistleri ezmek için güçlendirilmesi ve AkTroller üzerinden yalan haber üretimi…

ByLock detaylı biçimde analiz edildi

Düşünce kuruluşu Freedom House ‘İnternette özgürlük: 2017’ raporuna göre Türkiye’de onbinlerce kişi, kriptolu telefon uygulaması ByLock kullandıkları iddiasıyla keyfi bir şekilde tutuklu.

65 ülkede internet üzerindeki yasakların ve sınırlamaların incelendiğini belirten Freedom House 2017 raporu Türkiye ile ilgili bulgularında ByLock tutuklamalarının delilsiz ve keyfi olduğunun altını çiziyor.

Rapora göre, “uygulamayı özellikle Gülenistler kullandı” fikrini savunan hükümete, hukukçular ve teknik uzmanlar karşı çıkıyor.

Raporda atıf yapılan uzmanlara göre Apple ve Google Store’dan ücretsiz indirilen, 41 ülkede popüler ve kamuya açık bir uygulamanın suç görülmesi izah edilebilir değil.

Freedom House’un konuyla ilgili yaptığı araştırmada, uzmanların MİT’in Litvanya’daki ByLock Server’ının hacklediği görüşüne de yer veriliyor:

“Delil olmamasına rağmen ve keyfi tutuklamaların tabiatı olarak binlerce kişi sadece uygulamayı indirmiş olmakla toplum tarafından suçlu görüldü. Sadece 2016 Ekim ayında 404 kişi için ByLock kullandığı için tutuklama kararı çıkarıldı.”

Yine rapora göre, ByLock karmaşası İnsan Hakları Örgütleri çalışanlarını da tuzağa düşürdü. Uluslararası Af Örgütü Türkiye direktörü Taner Kılıç ByLock kullandığı iddiasıyla tutuklananlar arasında. Kılıç iddiaları yalanlıyor.

Raporun “İzleme, Mahremiyet ve İsimsiz Kaynaklar” başlıklı kısmında ise Türkiye’de internet özgürlüğününü adım adım kısıtlanması irdelenmiş.

17/25 Aralık’a atıf

Raporda savunulan görüşlere göre; Hükümet 2013 yolsuzluk skandalı sonrası sosyal medyaya düşen dinleme tapelerinden Gülenist polis ve savcıları suçlu gördü ve açıktan Gülenistleri hedef alarak bir çok üst düzey bürokratı görevden aldı, baskı oluşturdu.

MİT yasası irdelendi

Bir diğer tespit ise, 2014’te çıkan MİT’i koruma yasasıyla ilgili. Rapora göre; MİT’e geniş yetkiler veren yasa teşkilatı koruma zırhına aldı. Düzenlemeyle PKK ile müzakare yürüten MİT’i koruma amaçlandığı savunulsa da hükümet oluşan bu koruma zırhını muhaliflere, özellikle de Gülen cemaati üzerine çökmek için kullandı.

2011 yılında Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından getirilen yeniz düzenlemeye de değinen rapor, Türkiye’ye ‘yazılım’ ve ‘donanım’ satmak isteyen şirketlere ‘ürün şifre anahtarlarını’ yetkililer ile paylaşma zorunluluğu getirildiğini hatırlatıyor. Paylaşmayanlara hapis veya para cezası getirildiği vurgulanıyor.

Yalan haber kısmında Türkiye’ye geniş yer ayrıldı

Raporun ‘bilgi kirliliği’ ve ‘yalan haber’ bölümünde de Türkiye’ye yer veriliyor.

“‘AK Troller’ olarak adlandırılan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından desteklendiği iddia edilen 6.000 kişi sosyal medyada tartışmaları manipüle etti, gündem yarattı ve muhalif isimlere karşılık vermek için çalıştı.”

Erişimin kısıtlanması ya da bilinçli olarak yavaşlatılması konusunda da Türkiye’den örnekler raporda yer alıyor.

“Siyasi anlamda zorlu dönemlerde hükümet WhatsApp sohbet uygulamasına erişimi ya yavaşlattı, ya da tamamen uygulamayı ulaşılamaz hale getirdi” diyen Freedom House, VPN aracılığıyla sanal ağlardan erişim yollarının da hükümet tarafından tıkandığını, TOR uygulamasının yasaklanmakla karşı karşıya olduğunu söylüyor.

Freedom House ‘internette özgürlük’ raporuna göre Türkiye’nin sıralaması geçen yıla göre değişmese de 5 puan daha aşağı düşerek İnternette Özgür Olmayan Ülkeler arasında Rusya’nın ardından 15. oldu.

Grihat

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar