Connect with us

Öne Çıkanlar

FT: Erdoğan’ın atışmalarından sonra diplomatlar her şeyi eski haline getirmeye çalışıyor

Published

on

FT, diplomatların, ‘Erdoğan’ın atışmalarından sonra her şeyi yeniden eski haline getirmek için çalıştığını’ yazdı.

BBC Türkçe servisinin aktardığı haberde, ‘ABD ile yaşanan son vize krizinde, Ankara’daki Türk Dışişleri Bakanlığı’nda görevli yetkililerinin krizi dindirmeye yönelik olarak çalışırken kendilerine müdahale edildiği’ ileri sürülüyor:

“Bürokratlar, içinde gerginliği azaltmak için tasarlanmış bir açıklamasının da bulunduğu, ölçülü bir cevap için hazırlamaya başladı. Bir yandan, Washington’ın bazı taleplerinin sessizce nasıl karşılanabileceğini görmek için diğer bakanlıklardaki çalışma arkadaşlarını yokladılar”.

Bu sürecin içinde yer aldığı ancak isminin açıklanmasını istemediği belirtilen bir bakanlık çalışanın FT’ye, “Eğer uygun bir şekilde ele alınsaydı bu küçük, bir haftalık mini bir kriz olacaktı” dediği aktarılıyor.

Haber şöyle devam ediyor:

“Bunun yerine bir telefon çağrısı aldılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vize hizmetlerini kaldıran ABD açıklamasını gördü ve buna karşı bir yanıt verme kararı aldı. Amerikalıların ifadelerinin neredeyse aynısı kullanılacak, sadece Türkiye ve ABD sözcüklerinin yerleri değiştirilecekti. Ankara’nın kısasa kısas yaptığı misilleme, iki müttefikin geceleyin, birbirilerinin yurttaşlarına yönelik olarak vizelerin neredeyse tamamen kaldırılmasına neden oldu. Bu, Türkiye’nin komşularının ve dostlarının giderek alıştıkları bir gerginlik artışıydı: Kuvvetli, sık sık doğaçlama olarak yapılmış ve her zaman kışkırtıcı”.

Haberde, ‘bu durumun Türk diplomatları zor durumda bıraktığı’ öne sürülüyor:

“Ancak bu diplomatik atışmaların hızı ve hacmi, Ankara’nın profesyonel diplomasi personelinin sınırlarını gerdiriyor. Aralarında Türk diplomasisi içinde yer almış büyükelçilerin de bulunduğu farklı kişilere göre onlar, Erdoğan’ın konuşmasından sonra her şeyi yeniden eski duruma getirmek zorunda kalıyorlar.”

‘Diplomatların ilişkileri yıpranıyor’

FT, dört farklı Batılı diplomatın, ‘bu durumun, Erdoğan’ın yardımcılarına erişimleri az olan ve karar süreci içinde yer almayan yetkililerle ilişki kurmaya zorlanan Batılı diplomatlarla Türk mevkidaşları arasındaki ilişkileri yıprattığını söylediğini’ yazıyor.

Gazete, Ankara’nın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlattığı tutuklama dalgası ile sorunların kızıştığını, Erdoğan’ın Washington’ın Fethullah Gülen’i ülkeye iade etmemesi ve Avrupa’dan gelen insan hakları eleştirilerine kızdığını belirtiyor.

Türkiye’de şu anda en az 20 Amerikalı ve Avrupalı’nın hapiste olduğunu ve bunların Batı’da siyasi amaçlı tutuklamalar olarak değerlendirildiğini belirten FT, bir AB diplomatının şu sözlerine yer vermiş:

“Hükümetime giderek daha fazla, ortada itimat edilir bir karşı taraf olmadığını, söylüyorum”.

Gazete, Erdoğan’ın Hollanda ve Almanya liderlerine Nazi benzetmesi yapması üzerine derinleşen krizde, Başbakan Binali Yıldırım dâhil Türk yetkililerin bu sorunun sakince çözüleceğine dair verdikleri sözlerinin tersine Erdoğan’ın yorumlarına devam ettiğini yazıyor ve bir Körfez ülkesinden bir diplomatın şu görüşlerini aktarıyor:

“Bu, çok şey anlatıyor. Hollanda ve Türkiye’nin başbakanları gece geç saatlerde bir anlaşma yaptılar. Uyandıklarında ise Cumhurbaşkanı bunu ihlal etmişti bile”.

Continue Reading

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar