Hürriyet Gazetesi’ndeki Gülben Ergen röportajında basın meslek etiği çiğnenerek inanılmaz bir pişkinlik örneği sergilendi. İşadamı Akın İpek’e ait olmasına rağmen KHK’yla gasp edilen İpek Üniversitesi, Gülben Ergen röportajında “Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla yeni kuruldu” diye sunuldu.
“Mini Vatikan” diye aşağıladıkları kampüsü bu kez övdüler
Akın İpek’in hükümet tarafından gasp edilen Türkiye’nin ilk Güzel Sanatlar Üniversitesi olan İpek Üniversitesi, Hürriyet Gazetesi’ndeki Gülben Ergen röportajında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yeni yapılan Ankara Müzik veGüzel Sanatlar Üniversitesi” olarak sunuldu. Batı mimarisi örnek alınarak inşa edilen kampüsü AKP’liler tarafından “Mini Vatikan,bir tane Türk-İslam eseri yok” denilerek aşağılanan üniversiteye bu kez “ olağanüstü bir özenle hazırlanmış, dünyada örneği az görülebilir bir müzik ve güzel sanatlar üniversitesi” denilerek övgüler dizildi.Oysa “yeni” denilen üniversite 2011 yılında açılmıştı ve ilk mezunlarını vermek üzereyken 2016 yılında AKP hükümeti tarafından KHK’yla kapatılmıştı. Okula, üniversite sınavıyla giren binlerce genç ise bir anda ortalıkta bırakılmıştı.
Röportajda çalıntı üniversitenin Rektörü olan Erol Parlak “YÖK Başkanı’na talimat verildi ve üniversite kuruldu. İbrahim Kalın Hoca ile üniversitenin yapısal planlamasını, vizyonunu, misyonunu, akademik yapılanmasını çalıştık. Daha sonra da sayın Cumhurbaşkanımız rektör olarak beni atadı” dedi.
Çalıntı Üniversitenin Rektörü Parlak’a göre Erdoğan ona hayran
Erol Parlak röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tanışmalarının nedenininyazdığı Neşet Ertaş Kitabı’nın Erdoğan tarafından okunup çok beğenilmesi olduğunu söylüyor. Oysa Parlak’ın Neşet Ertaş kitabı 1408 sayfa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise şimdi tutuklu olan yazar Ali Bulaç danışmanı olduğu dönemde kendisine Brzezinsky’nin 293 sayfalık Satranç Tahtasıadlı eserini önerdiğinde “okuyamam çok uzun özet çıkar” dediği biliniyor. Parlak’a göre ise Erdoğan 3 ciltlik eserini okuyup ona hayran kalmış, Parlak bu iddiayı “Cumhurbaşkanımız Neşet Ertaş kitabımı okumuş ve İbrahim Hoca’ya “Bu hocamız kim? Nasıl olur da 16 yıl bir kitap çalışılır” diye beni sormuş” cümleleriyle dile getiriyor.
Rektör Parlak’a seslenen Akın İpek “Bu dönem daha güzel anlatılamazdı… Bu şarkı kimin eseri diye sorulmamış… Hocamız hayallerini anlatmış. Resim çekilmiş… O kırmızı kapıyı boyamak yıllar sürdü… Dili yok konuşmaz sanılmasın. Konuşur… Fakat herkes anlamaz.”dedi.
Akın İpek: Bu şarkı Kimin eseri diye sorulmamış
Çarpıtma bilgilerle dolu röportaja üniversitenin asıl sahibi işadamı Akın İpek Twitter hesabından tepki gösterdi. Gülben Ergen’le okulun kırmızı kapısı önünde hayallerini anlatıp, poz veren Rektör Parlak’a seslenen İpek “Bu dönem daha güzel anlatılamazdı… Bu şarkı kimin eseri diye sorulmamış… Hocamız hayallerini anlatmış. Resim çekilmiş… O kırmızı kapıyı boyamak yıllar sürdü… Dili yok konuşmaz sanılmasın. Konuşur… Fakat herkes anlamaz”dedi.
Nevin İpek: İmam hatip yapmadıklarına şükür
Akın İpek’in eşi Nevin İpek ise “Güzel sanatlar üniversitesini İmam hatip yapmadıklarına şükür” diyerek sosyal medyada şunları yazdı: “Önlerine serili onca devlet imkanına rağmen vizyonları TOKİ’den ileriye gidemeyen, gidemediği için de İpek Üniversitesi gibi bir üniversite daha yapamayıp “Biz en iyisi çalalım” fikrini meşru görenler tek bir çivi dahi çakmadıkları üniversitemizi yeni kurulmuş bir üniversite gibi açmayı planlıyorlarmış. Neyse ki güzel sanatlar fikri hoşlarına gitmiş olacak ki İmam Hatip olsun burası dememişler. Bu da bir şey”dedi.
Nevin İpek’in gasp edilen eşyaları Numan Kurtulmuş’un eşine verildi
2016 yılında AKP tarafından KHK’yla gasp edilen İpek Üniversitesi Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi olarak ikiye bölündü. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un eşi Sevgi Kurtulmuş Rektör Yardımcısı olarak atandı. Sevgi Kurtulmuş’un göreve başladığında, Akın İpek’in eşi Nevin İpek’in aldığı tasarım koltukta verdiği “hevesli” pozlar sosyal medyada çokça konuşuldu. Fotoğrafı sosyal medyada gören Nevin İpek ise Twitter’da söz konusu resim için “Müslüman hanımefendiler çalıntı bir okulda benim seçtiğim kanepede otururken” diye yazdı.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un gasp edilen üniversiteye Rektör yardımcısı olarak atanan eşi Sevgi Kurtulmuş AKP Kocaeli Milletvekili R. Sezer Katırcıoğlu’yla birlikte Nevin İpek’in kanepesinin üzerinde poz vermiş sosyal medyadan paylaşmışlardı
Dünyanın 4. büyük film platosu yapılmıştı
Gülben Ergen’in Hürriyet’te yaptığı röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan talimatıyla yeni açılmış gibi sunulan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi zaten 2011 yılından beri açık olan İpek Üniversitesi. Sinema ve güzel sanatların diğer dallarında eğitime ağırlık veren üniversitede halen Hollywood ve Bollywood’dan sonra dünyanın 4. büyük film platosu bulunuyor.
AKP’li Rektör: “Öğrencilerin büyük kısmından para alınmadığı gibi para verilmiş olduğunu tespit ettik”
İpek Üniversitesi’nin AKP tarafından atanan diğer Rektörü Mehmet Balca, Bursa.com sitesine verdiği röportajda üniversite hakkında şunları anlatmıştı: “Okula alınan öğrencilerin sorumlukları bize geçtiğinde öğrencilerin büyük kısmından para alınmadığı gibi para verilmiş olduğunu tespit ettik. Özellikle uluslararası öğrencilerin öğretim harcı alınmamış. Yurt, yemek, ulaşım bedava üstüne de 500 dolar burs verilmiş. Zarflara konmuş çok sayıda 500 dolar bulduk. Buradan şu yargıya varmak mümkün. Burada temel amaç para kazanmak değil. Elit kesim yetiştirmeye dönük bir yatırım yapılmış. Hem ulusal hem uluslararası ölçekte bir yatırım yapılmış”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.
Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.
Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.
TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI
18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.
Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:
“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”
Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.
Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.
Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.
Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor.
TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR
Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor.
Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor.
Makumlara ait itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor.
Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.
Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.
Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.
Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.
Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.