Connect with us

Yaşam

Hollanda’da kadınlar mahkemenin verdiği kararı pisuvara işeyerek protesto edecek

Published

on

Amsterdam Mahkemesi yargıcı, kentin birçok köşesinde bulunan ve erkeklerin kullandığı pisuvarlara pekâla kadınların da işeyebileceğini belirterek, Geerte Piening’in ayrımcılık gerekçesiyle yaptığı başvuruyu haksız buldu.

Binlerce Hollandalı kadın, hakimin bu kararını protesto etmek için Amsterdam’da erkekler için yapılan pisuvarlara işeme eylemi yapmaya karar verdi.

Ancak 22 Eylül Cuma günü yapılması planlanan eylem, katılımın yüksek olması nedeniyle son anda iptal edildi. Etkinliği düzenleyen Cathelijne Hornstra, buna gerekçe olarak, binlerce kadının katılacak olması nedeniyle güvenlik sorununun ortaya çıkmasını gösterdi.
Kadınlar toplu eylem yerine, bulundukları yerlerde pisuvara işerken fotoğraf çekip bunları sosyal medya üzerinden paylaşacak.

‘Kadınlara yönelik ayrımcılık’

Amsterdam’da iki yıl önce eğlenmek için gece dışarı çıkan Piening, gece yarısı kadınlar için açık tuvalet bulamayınca, Leidse Meydanı’nda (Leidseplein) bir köşeye çömelerek işedi.

O sırada meydandan geçen üç polis, Geerte Piening’e sokağa işediği için 140 euro para cezası yazdı.

Cezayı ödemeyi reddeden genç kadın, mahkemeye başvurdu. Dava açma nedenini, “kadınlara yönelik ayrımcılık ve ciddi bir sorun olan umumi tuvalet sorununu gündeme getirmek” olarak açıklayan Piening, hafta başında hakim karşısına çıktı.

Piening savunmasında, Amsterdam sokaklarında erkekler için 45 pisuvar bulunmasına rağmen kadınlar için sadece 2 tane olduğunu söyledi. “Onların da en yakını iki kilometre uzaktaydı. Mecbur kaldım” dedi.

Amsterdam Mahkemesi’nin erkek yargıcı, tuvalet eksikliği konusundaki şikayeti haklı buldu. Ancak, “Haklısın ama pek hoş bir şey olmasa da, sen de pisuvara işeyebilirdin. Ya da gittiğin mekandan çıkmadan tuvalete girebilirdin” diyerek, Piening’in haksız olduğunu vurguladı.

Mahkeme, davanın uzaması nedeniyle Geerte Piening’e verilen 140 euroluk cezayı 90 euroya indirdi.

Hollandalı kadın: ‘Pisuvara işeseydin’ sözüne içerledim

Piening’e göre, birçok Avrupa kentinde kadınlar için yeterince umumi tuvalet bulunmasına rağmen, Amsterdam gibi turistik bir kentte bunun düşünülmemiş olması, “utanç verici.”

Hollandalı kadın kararı temyiz edip etmeme konusunda kararsız ama hakimin, “pisuvara işeyebilirdin” sözüne hâlâ içerlediğini belirtiyor.
Aldığı cezanın önemli olmadığını söyleyen genç kadın, mahkeme kararı ile birlikte Hollandalı kadınların bu sorunu sahiplenmiş olmasının sevindirici olduğunu vurguluyor.

Piening, Amsterdam Belediyesi’ne kadınlar için yeterli sayıda tuvalet yapılması konusundaki başvurularını sürdürken, binlerce kadın 22 Eylül’de mahkemenin kararını protesto etmek için, pisuvara işeme eylemi yapma kararı aldı.

‘Kalabalığın içinde nasıl yapacağım bilmiyorum’

Cathelijne Hornstra adlı kadının Facebook üzerinden başlattığı “Kadınlar için pisuvara işeme” eylemine katılmak için binden fazla kadın başvurdu. 5500 kadın da, eyleme katılmayı düşündüğünü bildirdi.

Eyleme katılma kararı alan kadınlardan biri olan Maike, Metro gazetesine yaptığı açıklamada, “Şimdi bunu deneme vakti. Pisuvara işemek nasıl olacak merak ediyorum” diye konuştu.

Hakimin bu kararı alırken ne düşündüğünü merak ettiğini söyleyen Maike, “Popomu arkaya doğru uzatıp, gelip geçen onca kalabalığın içinde nasıl yapacağım bilmiyorum. Pek hijyenik değil. Bir de üstelik çıplak dolaşıyoruz diye ceza alma riski var” dedi.

‘İnsani değerlerini koruyarak işeme hakkı’

Aynı meydanda 60 yıl önce annesinin pantalon giyme hakkı için eylem yaptığını anlatan Hollandalı kadın, şimdi de kendisinin, “insani değerlerini koruyarak işeme hakkı” için oraya gideceğini söyledi.

Hollandalı kadınlara göre, umumi tuvalet sorunu sadece Amsterdam’a özgü değil. Hollanda’nın diğer büyük şehirlerinde de kadınlar için yeterli tuvalet yok.

Continue Reading

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Editörden

6 bin kişi telefona bakarken ölüyor

Published

on

By

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 6 bine yakın yayanın yürürken hayatını kaybettiğini ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, bu sayının her yıl katlanarak arttığını söyledi. Bunun asıl nedeninin ise akıllı telefonlar olduğunu belirten Klinik Psikolog Özlem Kelle, “Akıllı telefonların kullanımına kadar sürücülerden kaynaklı trafik kazaları yaygındı. Son dönem yapılan araştırmalar gösteriyor ki, akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte yayalardan kaynaklanan kazalarda artış var. Yayalar açısından baktığımızda, yol boyunca hem yürüyor olmak hem de mesaj ya da aramayla bir kişiyle irtibat halinde olmak, sosyal medya ile ilgileniyor olmak dikkatte bölünmeye sebep oluyor. O an karşıya geçiyorsak, tehlikeli bir yerdeysek, caddeye, trafiğe odaklanmak yerine zihnimiz başka yerde olduğundan kazalar kaçınılmaz oluyor” dedi. Kelle, Türkiye’de akıllı telefon kullanımın trafik kazalarıyla ilişkisine dair bir araştırma olmadığını vurguladı.

Depresif karakter yaratıyor

Teknolojik cihazların hayatımızı işgal ettiğini belirten Kelle, “Ne kadar çok teknolojik cihazlara maruz kalıyorsak, günlük rutinimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakıyoruz. O da bizi andan koparmaya, en sonunda tükenmişlik sendromuna, hatta hayattan zevk almamaya kadar götürüyor” dedi

Continue Reading

Çok Okunanlar