Robert Fisk’in haberinin başlığı, “Afrin’de Kürt savaşçıların neyi temsil ettiklerini bilmek zor”.
Fisk bu kez de Afrin kentinden bildiriyor.
Tecrübeli muhabire göre şehirdeki Kürtler görüştükleri kişileri Suriye’ye potansiyel sadakatleri yolunda ikna etmeye, ülkenin geriye kalanıyla ve Irak Kürtleriyle bağlantılarını da inkar etmeye çalışıyor.
Bunu gerçekçi bulmayan Fisk, “Kürtlerin düşüncesi özerklik. Bunu beyan etmeliler” diyor.
ÖSO milisleri bu macerada pek rol oynamıyor gibi
Afrin’de günlük hayatın normal seyrini sürdürdüğünün belirtildiği haberden bazı satırlar şöyle:
“Haber ajansları ve çok sayıda kişi bizlere Rusların Afrin’i terk ettiklerini bildirdi. Ancak Ruslar hala burdalar. En azından gündüz…Halep ve Afrin vilayetleri sınırında Rus bir zırhlı personel taşıyıcısı gördüm. Üzerinde Rusça ve Arapça “askeri polis” yazılmıştı. Ancak önünde çift başlı kartal vardı.
“Bir YPG yetkilisi “Büyük üslerinden çıktılar’ dedi bana, daha sonra şakacı bir dille ekledi: ‘Ancak gün boyunca bizleri ziyaret ediyorlar’.
“Ruslar karadaki (ve havadaki) gelişmeleri, Suriye’nin kuzeyini işgal ettiğini duyuran Türk ordusunun gerçekte ne kadar ileri gideceğini gözlemlemekte istekli. Türkler şu ana kadar kuzu postuna bürünmüş kuzu gibi görünüyor. Kürt savaşçılar Afrin’in kuzeyinde sadece birkaç tank görmüşler. Özgür Suriye Ordusu milisleri ise ülkedeki bu son macerada pek rol oynamıyor gibiler.
“Türkiye ve ÖSO isterse yarım saatte Afrin’e girer”
“Bir YPG yetkilisine ‘Eğer Türkiye Cumhurbaşkanı tüm ordusunu, büyük oranda efsanevi ‘Suriyeli’ Özgür Suriye Ordusu ile birlikte Afrin vilayetine yığarsa yarım saatte Afrin kentine girerler dedim’. O da benimle hemfikirdi.
“YPG’liler size, Öcalan’ın bazı görüşlerine hayran olduklarını ancak PKK’nın parçası olmadıklarını söyleyeceklerdir…Afrin Hastanesi’nde ise Abdullah Öcalan’ın renkli portresi (bence bıyık biraz abartılıydı) resepsiyonun üzerinde o kadar yükseğe asılmıştı ki, eğer ona fazla bakarsanız boynunuz fazlasıyla ağrıyabilirdi.
“Burada bir ‘kontrol’ havası seziliyor…Kürtler, elbette kamuoyu önünde olmasa da, Ruslar ile temaslarını, iyi ilişkilerini sürdürüyor. Giyimleri kuşamları yerinde Rus askeri polisleri, her gün Afrin’i ziyaret ediyor. Bunu söylemek fuzuli olacak ama Ruslar Afrin’deki gelişmeleri dikkatle izlemekte fazlasıyla haklı. Ne olur ne olmaz, Erdoğan’ın biraz fazla gitme ihtimaline karşı…Ya da Kürtlerin…”
BBC TÜRKÇE
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.
Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.
Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.
TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI
18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.
Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:
“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”
Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.
Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.
Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.
Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor.
TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR
Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor.
Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor.
Makumlara ait itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor.
Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.
Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.
Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.
Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.
Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.