Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia Rating Başkanı Türkiye’de hem ekonomik hem siyasi anlamda stresin arttığını belirterek, üç ayda bir yaptıkları şirket incelemelerini artık haftada bire indirdiklerini söyledi. “Başta inşaat sektöründe olmak üzere seri iflas riski büyüyor” diyen Ökmen, Türkiye ekonomisinin riskleri, OHAL, enflasyon, faiz ve kredi derecelendirme kuruluşlarına yönelik eleştirileri anlattı.
“Ekonomi için en temel öncelik hukuk ve demokrasi ortamı”
Ökmen, OHAL’in peş peşe uzatılmasının, piyasalarda “Artık OHAL kalıcılaşmıştır” algısı yarattığını vurgulayarak, daha fazla istihdam, üretim ve yatırım odaklı sürdürülebilir bir büyüme için yatırım ortamının hukuk ve demokrasi açılarından iyileştirilmesinin en temel öncelik olduğuna dikkat çekti.
OHAL yatırımcıların ülkeye gelmemesine neden oluyor
Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a konuşan Orhan Ökmen’in Türkiye’de uzun süredir devam eden OHAL’in yatırımcıya olan etkisini şöyle değerlendirdi: “OHAL’in peş peşe uzatılması, piyasalara “Artık OHAL kalıcılaşmıştır” algısı yarattı. Bu piyasaları tedirgin ediyor. Zira başlangıçta hukuk ve özgürlükleri koruma amacıyla ilan edilen OHAL’in peş peşe uzatılması, parlamentonun yönetim hakkının ve demokrasinin askıda kaldığı sürenin de kesintisiz olarak uzatıldığı algısını beraberinde getirmekte ve yatırımcıları endişelendirmekte. OHAL, yabancı yatırımcıların ülkeden çıkışlarına veya ülkeye gelmeyi ertelemelerine sebep oluyor.”
Siyasal belirsizlik fiyatları yukarı çekti
OHAL döneminde yaşanan hukuki uygulamaların yabancı sermayeyi korkuttu ve belirsizliği artırdığını iafde eden Şktem sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin ve dünyadaki tüm toplumların temel ihtiyacı her zaman daha çok demokrasidir. Piyasalardaki stresin temel sebebi olan OHAL’in, devam etmesi, yığınsal yoksulluğu da artıracak. OHAL’in yarattığı siyasal belirsizlik ve istikrarsızlık hali döviz kuruna ve buradan genel maliyet artışına yansıyarak fiyatları yukarı çekiyor. OHAL’in artık uzatılma gerekçesi ortadan kalktı.”
Büyüme işsizliğe çare olmuyor
Türkiye’nin inşaat ve tüketim eksenli büyüdüğüne dikkat çeken Ökmen istihdam yaratmayan bu büyümenin sürdürülebilir olmadığına dikkat çekerek şu yorumda bulundu: “İşsizliğe çözüm olmayan bir büyüme. Demekki büyümede bir yerlerde yanlışlık yapılıyor. Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüzde 5.5’i de aşabilir. Ama bu Türkiye’nin sorunlarını çözmüyor. Ekonomik büyümenin bu günkü haliyle uzun vadede sürdürülebilirlik kabiliyeti oldukça zayıftır. Uzun süreden bu yana gözlemlenen yatırımcı güven eksikliğine bağlı olarak, Türkiye’nin üretim gücünü artıracak olan yatırımların gerilemekte olması, kurumsal kalitedeki ve hukuk sistemindeki aşınmalar ekonomik büyümenin sürdürülebilirlik gücünü zayıflatıyor.”
“Yatırımcı için hukuk ve demokrasi şart”
Türkiye ekonomisinin inşaata dayalı olmasının kırılganlığı artırdığına vurgu yapan Ökmen: “TL’nin değer kayıpları, fonlama maliyetleri üzerindeki olumsuz gelişmeler ve enerji fiyatlarındaki artışlar inşaat sektörünün 2017 yurtiçi performansını ve likidite olanaklarını oldukça hırpaladı. Büyük altyapı projelerinin finansmanı oldukça zorlaşıyor. Bankalar açısından inşaat sektörünün 2017’de riskli kategoriye yükseltilmesi de sektörel likidite zorluğu yaratıyor. Daha fazla istihdam, üretim ve yatırım odaklı bir büyüme için, ülkenin kalkınma potansiyelini iyileştirmek, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak adına yatırım ortamının hukuk ve demokrasi açılarından iyileştirilmesi en temel öncelikli gerekliliktir” diye konuştu. Cumhuriyet