Connect with us

Manşet

Katalonya, bağımsızlığını ilan etti!

Published

on

İspanya Devleti’nin yasa dışı olarak tanımladığı ve 1 Ekim’de düzenlenen referandumda bağımsızlık yanlısı ‘Evet’ oylarının yüzde 90 çıkmasının ve yükselen gerilimin ardından Katalonya yönetimi sonunda bağımsızlık ilan etti.

Peki Katalonya, bu durumda ne gibi bir yol haritası izlemeyi ve nasıl bir devlet kurmayı planlıyor?

Katalonya parlamentosunda yer alan Junts pel Sí (Evet için Birlikte) oluşumu ile Halk Birliği Adaylığı Partisi (CUP) beraber “yasal geçiş ve cumhuriyetin kurulması yasası”nı hazırlamıştı.
Ağustos ayının sonunda Katalan Parlamentosu’na sunulan tasarı 6 Eylül’de kabul edildi.

Böylece 89 madde ve üç düzenlemeden oluşan tasarının onaylanmasıyla birlikte 1 Ekim’de gerçekleştirilen referandumun kararı alındı.

Bu yasa aynı zamanda Katalonya’nın İspanya devletinden nasıl ayrılacağını ve yeni devletin nasıl kurulacağını içeriyor.

Yasaya göre, resmi sonuçların açıklanmasının ardından 48 saat içinde İspanya’dan ayrılık kararının açıklanması gerekiyordu.

Yasada, bağımsızlık kararının alınabilmesi için referandumda asgari bir katılım oranı ise yer almıyor.

AB’ye yeniden üyelik başvurusu yapması gerkiyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, bağımsızlık referandumu öncesi hem İspanya Anayasa Mahkemesi’nin kararına hem de referandumdan çıkacak bağımsızlık yanlısı karara saygı duyacaklarını söylemişti.

Juncker, bağımsız bir Katalonya’nın ise AB’ye tekrar başvuruda bulunması gerektiğini aktarmıştı. Buna göre; İspanya’dan ayrılan Katalonya’nın AB üyesi olabilmesi için yeni bir başvuru yapması gerekiyor.

BBC Türkçe’nin derlemesine göre, İspanya anayasasını ihlal ettiği söylenen bu yasanın öne çıkan bazı başlıkları şunlar:

Yeni anayasanın hazırlanması

Yeni anayasasının katılımcı bir şekilde hazırlanması için altı ay boyunca toplumun farklı kesimlerinden görüşler alınacak.
Altı ayın ardından seçimler düzenlenerek Kurucu Meclis oluşturulacak.

Kurucu Meclis’in şimdiki Katalan Parlamentosu’nda olduğu gibi 135 üyeden oluşması bekleniyor.

Hazırlanan anayasanın kabul edilmesi için ilk oylamada üyelerin beşte üçünün, yoksa ikinci oylamada ise salt çoğunluğunun onay vermesi gerekiyor.

Anayasa meclisten geçtikten sonra referanduma götürülecek.

Katalonya’nın tarihi

Yasada, yeni devlet, “Katalonya, cumhuriyetle yönetilen demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olacaktır” olarak tanımlanıyor.

Devletin başkanı

Kurucu Meclis seçimleri düzenlenene kadar Katalan hükümetinin başında bulunan Carles Puigdemont’ın devlet başkanı olması öngörülüyor.

Vatandaşlık

Yasada, bu bölgede yaşayanların mevcut vatandaşlıklarının iptal edilmesine dair herhangi bir düzenleme yer almıyor. Bu da, burada yaşayanların hem Katalonya hem de İspanya pasaportu taşımalarının önünü açıyor.

31 Ekim 2016 tarihinden itibaren iki yıl boyunca Katalonya’da yaşayan bütün İspanya vatandaşlarının yeni devletin vatandaşı olabileceği belirtiliyor.
Katalan hükümetinin İspanya devleti ile vatandaşlık meselesinin çözülmesi için masaya oturması öngörülüyor.

Resmi diller

Geçiş dönemi süresince Kurucu Meclis oluşturulana kadar şimdiki resmi diller olan İspanyolca, Katalanca ve Aranca’nın statülerini korumaları bekleniyor.

Siyasi af

Katalonya’nın eski başkanı Artur Mas gibi Katalonya bağımsızlığı adına yaptığı eylemlerden dolayı hüküm giyen her siyasinin affedileceği aktarılıyor.
Ancak CUP, yolsuzlukla ilgili davaların af kapsamında olmayacağını belirtiyor.

Silahlı kuvvetler

Ayrılık sürecinin başlamasıyla İspanya ordusunun Katalonya üzerinde bir hakimiyeti kalmayacak. Ancak bu yasaya göre ilk aşamada yeni silahlı güçlerin kurulması öngörülmüyor.
Ayrılıkla beraber Katalonya’nın sınırlarının Katalan hükümetinin kontrolüne geçmesi düşünülüyor.

Vergiler

Ayrılık ilan edilmesiyle İspanyol vergi kurumlarının Katalonya ile bir ilişiği kalmayacak.

Vergi yönetiminden sadece Katalonya ve yerel idare birimleri sorumlu olacak.

Katalonya hükümetinin altında yer alan mali işlerden sorumlu kurum, Maliye Bakanlığı’na dönüştürülecek.

Yargı sistemi

Katalonya’daki en yüksek yetkili mahkeme kurulacak devletin Yüksek Mahkemesi’ne dönüştürülecek.

Yasama, yürütme ve yargı olarak güçler ayrılığının korunacağı aktarılırken, direkt olarak yeni kurumlar oluşturmak yerine zaten Katalonya’da var olan kurumların niteliğinin değiştirileceği ifade ediliyor.

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar