Connect with us

Öne Çıkanlar

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Senin hükümetin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet etti

Published

on

CHP Kadın Kolları tarafından kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 83. yılı şerefine düzenlenen toplantıda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Kudüs. 68 kuşağından çok sayıda gencimiz bugün Filistin topraklarında yatmaktadır. Filistin’in bağımsızlığı için gittiler. Filistin’in devlet kurmaları bizim için önemlidir. Bu salondan yüz binlerce kadının selamını, saygısını gönderiyoruz. Sizin devlet talebinizi, demokrasi talebinizi destekliyoruz. Kudüs üzerinde kimse oyun oynamasın. Ortadoğu’da yeniden kanın, gözyaşının neden olurlar. Hiç kimse Kudüs üzerinde oynamasın. Hiç kimse onlara olan desteğimizi engelleyemez.

‘KAÇACAK DELİK BULAMASINLAR’

Bu haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliği yaratanlar kaçacak delik bulamasınlar. Hakkı hukuku ve adaleti kadınların gücüyle Türkiye’ye getireceğiz, hiç endişem yok. Bugün kendimi binlerce çiçeğin arasında koşan genç bir çocuk gibi hissediyorum. Bugün burada Cumhuriyet tarihimizin en önemli toplantılarından birini yapıyoruz. 

SITKI AYAN KİMDİR? CEVAP YOK’

1 sterlinlik şirkete 15 milyon dolarlık para niçin gelir, neden gider bu paralar? Hala cevabı yok. Bunlar diyorlar ki, biz adil vergileme getirdik. Vergilemede adalet yok. Hala belgeler sahtedir diyorlar. Kendilerine cevabım çok basit. Madem sahteydi, Meclis’te komisyon kuralım, çoğunluk sende. Gelmiyorsun. Kurmuyorsun, sahte olmadığını da sen biliyorsun. Sen istiyorsun ki benim sahtekarlıklarım Meclis’te ortaya çıkmasın. Sözüm söz bunu sonuna kadar takip edeceğim. Bu bir şirket ticaretiymiş, hangi şirket cevap yok? Kar ne? Cevap yok. 1 sterlinlik şirket 15 milyon dolarlık ticareti niçin yapıyor? Cevap yok. Sıtkı Ayan kimdir? Cevap yok.

‘SEVGİLİ ERDOĞAN, DOKTORU YANINA AL’

Sevgili Erdoğan gözlerinden öpüyorum seni. Sevgili Erdoğan doktoru yanına al. Enişten Ziya İlgen’in Man Adası’nda şirketi var mı? Bir daha soruyorum. Enişte niye şirket kursun?

BENİM EVDİMDE AYAKKABI KUTUSU YOK’

CHP Genel Başkanı’nın evi aranmalı ve belgelere el konulmalıdır diyor aklı evvel bir milletvekili. Korkudan. Ben sayın Külünk’ü hanımefendi ile birlikte evime davet ediyorum. Buyursun gelsin. Biliyorum benim evim onun evi kadar zengin değil, koltukları kadar zengin koltuğumuz da yok. Gelsin eşi ile beraber. Arzu ederse evimi gezdirebilirim kendisine. İstediği kitabı alır ama bir şeyden emin olmasını isterim. Vallahi de billahi de benim evimde ayakkabı kutusu yok. Daha belgeyi görmeden sahte ilan ettiler. Bir görün kardeşim. Sahtekarlığın ne olduğunu da siz çok iyi bilirsiniz. Her türlü numara var sizde? Ben eski maliyeciyim. Mal nasıl götürülür ben çok iyi bilirim.

Şimdi kafayı işadamlarına taktılar. Önce kabinemize sesleniyorum diyor, Binali Yıldırım hükümetine talimat veriyor. Bunlara çıkış izni vermemelisiniz diyor. Bu adamlar vatan hainidir diyor. Bu kazançları yurtdışına kaçırmak isteyenlere biz iyi gözle bakmayız diyor. Biz de onun için sana iyi gözle bakmıyoruz. Dönüp kendi akrabana baksana. İşadamına sana göstereceğim, senin yurtdışına çıkışını yasaklayacağım diyor. Hani eskiden Türkiye’ye geliyorlardı şimdi kaçıyorlar. Çünkü hiçbirinin can ya da mal güvenliği yok. Sen yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmesini istiyorsan milletvekillerini, gazetecileri serbest bırakacaksın. Medya özgürce yazacak, yargı bağımsızlığını sağlayacaksın. Üniversitelerde düşünce özgürlüğü olacak. Görevine son verilen hocaları görevlerine getireceksin. 
Sen hukukun üstünlüğünü sağlamazsan ne dersen de dikiş tutmaz. Ülkeni seviyorsan bunları yapacaksın. Bu ülkede huzur bırakmadın, konuşuyorsun 80 milyon geriliyor. Makul bir konuşma yap. Sanıyor ki ben bağırdıkça onlar susacak. İstediğin kadar bağır bizi susturamazsın.

‘RÜŞVET ALAN BAKANLARI AKLADILAR’

Gelelim Rıza Sarraf’a… Dün hayırsever işadamıydı. Devletin protokolünde yer alıyordu. Rıza Sarraf en önde oturuyor. Havuz medyası bu Rıza Sarraf’ı televizyona çıkardılar. Bir sahtekarın arkasına Türk bayrağını fon olarak kullanan havuz medyasını şiddetle kınıyorum. A Haberi de, ATV’yi de kınıyorum. Bir de tweet atıyorlar, Rıza Sarraf’a şeref madalyası takmalıydık diye. Şeref madalyasını nereye takacaksın. Türk bayrağını bir sahtekara kullandıran vatan hainidir. TV’ye çıkardılar yetinmediler. Plaketler verdiler. Bakanlar önünde diz çöktüler. Rüşvet alan bakanları akladılar. Rüşvet alan bakanların Yüce Divan’a gitmesini engellediler.

Oturdular bakanlar getirdiler, önünde diz çöktü bakanlar, plaketler verdiler. İtiraz edildi, rüşvet çarkı çıktı ortaya. Meclis’te komisyon kuruldu. AK Partinin milletvekilleri rüşvet alan bakanları akladılar. Rüşvet alan bakanların yüce divana gitmesini engellediler. Kimdi bu milletvekilleri? Hakkı Köylü, Kastamonu milletvekili. Sahtekarı aklayan bir kişidir. Yılmaz Tunç, Bartın milletvekili. Kemal Şerbetçioğlu, Bursa milletvekili. İlknur İncegöz, Aksaray milletvekili. İsmet Su, Bursa milletvekili. Bilal Uçar, Yusuf Başer, Ayşe Türkmenoğlu, Konya milletvekili. Ben bunlara denmiştim ki “Siz Rıza Sarraf’ın önüne yatıyorsunuz?” Şimdi yattığınızı daha iyi görüyorsunuz daha iyi görüyorsunuz değil mi? Benim haklı çıktığımı daha iyi görüyorsunuz değil mi? Ve yurtdışına çıkış yasağını kaldırdılar. Bu nasıl devlet anlayışıdır?

Rıza Sarraf’ı da izleyen bu devletin saygın kurumları var. 18 Nisan 2013 tarihinde dönemin başbakanı Erdoğan’ın önüne bilgi notu bırakılır, konusu Rıza Sarraf’tır. Yapılan tüm sahtekarlıklar anlatılır. “İran’a yönelik ambargoya rağmen, İranlı şahısların para transferini gerçekleştirmesi bağlamında, Sarraf’ın yakın gelecekte ABD tarafından yasaklı kişiler listesine dahil edilebileceği, Türkiye-ABD ilişkilerinde sorun yaşanabileceği, Ebru Gündeş evliliği nedeniyle kamuoyunun dikkatlerini üzerine çeken, Ekonomi Bakanı Çağlayan ve Bakan Güler ile ilişkisinin ortaya çıkması halinde hükümet aleyhine kullanabileceği değerlendirilmektedir” diyor. Ne zaman bu tarih, 17-25 Aralık’tan 9 ay önce söylüyor.

‘BÜTÜN SIRLARI SARRAF’A TESLİM ETTİLER’

Ben Recep Tayyip Erdoğan’a söylüyorum. Bu sahtekarlığın yaptığı dolandırıcılık, bakanlarına verdiği rüşvet. Senin önüne konuldu. Sen ne yaptın? Sen bu dosyayı kapattın? Sen sahtekarlığı görmezden geldin. Şimdi casusmuş efendim, e zaten casus, zaten sahtekar. Bu bilgileri kim verdi? Bu bilgilerin tamamını senin bakanların, yani senin hükümetin verdi. Senin hükümetin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet etti. Bütün sırlarını götürüp Sarraf’a teslim ettiler.Şimdi soruşturmayı yapan savcılara sesleniyorum. Rıza Sarraf’ı savunanları meslekten atacaksınız.

BİNALİ YILDIRIM’A ÇAĞRI: BU LEKEYİ TEMİZLEYELİM

Hükümete, Sayın Binali Yıldırım’a çağrı yapıyorum. Türkiye ile ilgili bir davanın ABD’de görülmesi beni rahatsız ediyor. Madem ki bir soruşturma açıldı, parlamentoyu harekete geçirelim, bu lekeyi biz temizleyelim. Bizim ülkemizde adaletin olduğunu, rüşvet dağıtan ve yiyenin yargılandığını ve mahkum edildiğini bütün dünyaya ilan edelim. Gelin dosyayı yeniden açalım, bir soruşturma komisyonu kuralım. Bu olayı biz temizleyelim. Başkasına temizletmeyelim. Bu samimi çağrımı yapıyorum.

Continue Reading

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar