Connect with us

Politika

MAK Danışmanlık: AKP’nin oy oranı 7 Haziran düzeyinde

Published

on

İktidar cephesinden son günlerde gelen 10 Kasım ve Atatürkçülük başta olmak üzere gelen farklı mesajlar tartışma yarattı. AKP’ye yakın araştırma şirketi MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, bu tartışmayla anketlerdeki oy oranları arasında bağlantı kurdu. Kulat, anketlerde AKP’nin oy oranının 7 Haziran düzeyinde olduğunu, belediye başkanlarına yönelik operasyonların anlatılamadığını ve ilk kez AKP seçmeninin oy verebileceği bir sağ alternatif (İyi Parti) bulunduğunu belirtti ve “Erdoğan tüm bunları görüyor ve bu nedenle muhalefeti de kendisi yapıyor” dedi. Kulat, anket ve ölçümler çerçevesinde AKP içindeki son gelişmeler, İyi Parti’nin etkisi, baraj tartışmaları ve 2019 sürecini Cumhuriyet’ten Erdem Gül’e değerlendirdi:

AKP yüzde 41’lerde

Biz son anketimizi İyi Parti kurulmadan bir hafta önce yaptık. AKP’nin oyu yüzde 41’lerde. Yüzde 41.6 düzeyinde görülüyor. CHP yüzde 23.5. MHP barajın altında yüzde 7’ler civarında. Partisi kurulmadığı halde Meral Akşener’in partisini de sorduk. O da yüzde 5’lerin üzerinde. Yüzde 15’lerde kararsız var. HDP de barajın altında görünüyor ama ben özellikle HDP’nin asıl oyunun olduğu Güneydoğu’daki anketlerde verilen cevapların sağlığına güvenmiyorum. Çünkü korku var. O nedenle anketlerde HDP’nin durumunun tam sağlıklı olmadığını düşünüyorum.

Yüzde 20 İyi Parti’ye sıcak

Ankette daha önce verdikleri partiye oy vermezlerse kime oy vereceklerini sorduk. Burada İyi Parti’nin potansiyeli ortaya çıkıyor. İyi Parti, MHP’li seçmenden aldığı desteğe ek olarak AKP’lilerin ve CHP’lilerin yüzde 15 düzeyindeki seçmeni tarafından sıcak bir şekilde yakından izleniyor. Ancak bu kesimlerden oy alıp almayacağı göstereceği performansa bağlı.

AKP’liler tedirgin

Başta Kadir Topbaş ve Melih Gökçek olmak üzere belediye başkanlarının istifa ettirilmesi, parti seçmenine anlatılamadı. Parti yönetimi henüz bu istifaya zorlamaları izah edemedi. Bunun sıkıntısı parti teşkilatlarında yaşanıyor. Buna ek olarak büyük bir tedirginlik var. Diğer belediyelerde de var, teşkilatta da var. Bir tür diken üzerinde durumu. Çünkü onlar da alınabilecekleri endişesi içinde. Bu belediye başkanları Fetö’cü müydü, yoksa yolsuzluktan mı alındılar? Bu sorunun cevabı verilemedi. Her ikisinden de alındılarsa neden yargının harekete geçirilmediği, bu kadar yaygın soruşturmalara rağmen neden belediyeler için yargının harekete geçirilmediği sorusu var. Partide dağınıklık var ve bu seçmene mutsuzluk olarak yansıyor.

Gençler AKP’den uzaklaşıyor

AKP’nin en önemli sorunlarından biri de genç seçmenler. AKP seçme yaşının ardından seçilme yaşını da 18’e düşürmesine rağmen gençlerin teveccühünü göremiyor. Genç seçmenler arasında AKP zayıflamış durumda. Üniversitelerde öğrenci konseyleri var. Benim duyumlarıma göre AKP’li gençler üniversitelerdeki bu seçimleri kaybediyorlar. Anketlerde gösteriyor ki gençler arasında AKP’lilik, bir prestij değil.

İlk kez bir alternatif var

Tüm bu sorunlarla birlikte İyi Parti’nin asıl işlevi, AKP’li seçmen için 15 yıllık iktidar süresince ilk kez bir alternatifin ortaya çıkması. Türkiye’de sağın alternatifi sağ, solun alternatifi de soldur. Bu nedenle AKP’li seçmen için İyi Parti ilk kez oy verebileceği bir alternatiftir. Üstelik AKP’nin iktidara geldiği dönem gibi asabı bozuk bir seçmen grubu var ve bu seçmenler, yeni bir parti beklentisi içindeler.

Erdoğan görüyor

Bu durumu en iyi anlayan şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan. Partinin zaaf alanlarını görüyor. Örneğin Meral Akşener’i ve İyi Parti’yi görmezden geliyor, onlarla ilgili bilerek cümle kurmuyor. Yok farz ediyor. Ama başka şeyler yapıyor. Örneğin son günlerdeki Atatürkçülük mesajları, 10 Kasım pankartları doğrudan bunlarla ilgili. Yine şehircilikle ilgili açıklamaları var. Özeleştiri anlamındaki açıklamaları var. Partideki durumu gördüğü için partiyle bağları azalmış seçmeni tutmak ve yeni seçmen kazanmak için iktidardayken muhalefetini de kendi yapıyor.

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Gündem

“Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor!”

Published

on

By

BirGün yazarı Bülent Mumay, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın açıklaması sonrası başlayan “dinde reform” tartışmalarını değerlendirdi. “Erdoğan’ın Nurettin Yıldız gibilerini eleştirmek zorunda kalırken başlattığı ‘İslamda güncelleme’ tartışmasının, hedeflenen Saadet tabanını ‘Cumhur İttifakı’ndan bir parça daha uzaklaştıracağı aşikâr” diyen Mumay, Erdoğan’ın bir gün sonra yaptığı “Dinde reform yapmak haddimize mi” açıklamasıyla ilgili olarak da “Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor” ifadesini kullandı.

Bülent Mumay‘ın “Windows, bu kadar hızlı güncellenmiyor!” başlığıyla yayımlanan (11 Mart 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla patlak veren “dinde güncelleme” meselesinin zamanlaması, AKP açısından hiç de iyi olmadı. Karamollaoğlu’nun “Cumhur ittifakı”na kapıyı kapatmasından sonra, AKP’nin niyeti Saadet Partisi tabanını kazanmaktı. Erdoğan’ın Nurettin Yıldız gibilerini eleştirmek zorunda kalırken başlattığı “İslamda güncelleme” tartışmasının, hedeflenen Saadet tabanını “Cumhur İttifakı”ndan bir parça daha uzaklaştıracağı aşikâr. Dünkü Milli Gazete’nin manşeti de, bu öfkeyi yansıtıyordu. “İslam’ın güncellenmesi ne demek?” başlığıyla çıkan gazete, Erbakan’ın “Din, Allah yapısıdır” sözlerini de 1. sayfadan hatırlatma gereği duymuştu.

Gerçi çok da şey etmemek lazım. Erdoğan, “güncelleme” açıklamasını da güncelledi. Önce, sözcüsü İbrahim Kalın twitter’dan “izahat” yapma gereği duydu. Yetmeyince Cumhurbaşkanı bizzat devreye girdi. Bir gün önce, “İslam’ın güncellenmesi gerektiği”nden söz eden Erdoğan, tepkiler üzerine “Dinde reform olmaz, haddimize mi” deme gereği duydu. Saray’ın 24 saat içinde güncelleme açıklamasına getirdiği güncelleme, Windows işletim sisteminin sürekli gönderdiği güncelleme yamalarından bile daha hızlı geldi. “Şehirleri mahvettik” tadında çıkışlarla uzunca bir süredir kendi muhalefetini yapan Erdoğan’ın yeni bir hamlesi olabilir, kim bilir. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi” diyen Cem Karaca da rahmet istedi şimdi…

Bu arada enteresan bir gelişme daha oldu… Aralarında Ankara ve Marmara’nın da bulunduğu ilahiyat fakülteleri, Erdoğan’ın sözlerine “açıklık” getirmek için bildiriler kaleme aldı. “Aslında şunu demek istedi” tadındaki açıklamaları yapanların, bir yerlerden motive edildikleri aşikar elbette… Tarikat yurtlarındaki çocuk istismarları konusunda gıkı çıkmayan, kendisine ilahiyatçı diyen sapıkların kadınları aşağılayan “fetva”ları karşısında ‘lâl’ olan ilahiyatçıların, Saray’ın tekzip bürosu olarak hizmet vermeye başladı aniden. Ne diyelim, yeni “akademik görev”leri hayırlı olsun…

Continue Reading

Editörden

Bakan Zeybekci’den Moody’s ve AB’ye: Ne halt edersen et umurumuzda değil

Published

on

By

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Denizli’de düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısında, Türkiye’nin kredi notunu düşüren uluslararası derecelendirme kuruluşu olan Moody’s‘e yüklendi. “Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın?” diyen Bakan Zeybekci, “Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır” dedi.

Karahayıt Mahallesi’nde bir otelde düzenlenen Türk Eximbank’ın strateji, değerlendirme ve eğitim toplantısına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Denizli Valisi Hasan Karahan, Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Osman Zolan, Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım ve Türk Eximbank çalışanları katıldı.

‘AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİK UMURUMUZDA DEĞİL’

Toplantının açılışında konuşan Bakan Zeybekci, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesinin Türkiye olduğunu söyledi. Bakan Zeybekci, “Her türlü sağına soluna kulp takabilirler ama kendi ağızlarıyla bazen itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Aralık ayında IMF’nin raporunda satın alma gücü paritesine göre 26 bin 500 dolarlık kişi başına düşen milli geliriyle dünyanın 13’üncü büyük ekonomisinin Eximbank’asıyız. Avrupa’nın 5’inci büyük ülkesinin Eximbank’asıyız. Hedef olarak mutlaka dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi, Avrupa’nın da ilk 3 büyük ekonomisinden biri olacağız. Hedef olarak, ‘Avrupa Avrupa’ dediğimiz zaman da birileri şöyle sanıyor: ‘Bunların işi gücü yok, bunlar illaki Avrupa Birliği’ne ölüp tutuşuyorlar, Avrupa Birliğine illaki girmek istiyorlar.’ Yok böyle bir derdimiz bizim. Bizim derdimiz başka. Atatürk muasır medeniyet dediğinde Avrupa Birliği yoktu daha, hayali bile yoktu. Birbirlerini boğazlamakla meşguldüler. Biz evrensel standartlardaki ülkemizi refah seviyesine, insan hakları, özgürlükler, çevre hassasiyetleri, sağlık, teknoloji, bilim standartlarına çıkarmak için kendimize hedef olarak gördük. Biz o hedefe ulaştığımızda, bizim için bunun enstrümanlarından biri de Avrupa Birliğine tam üyelik süreci, yani bu kaldıracı kullanmak gibi de menfaatimize olabilir, bunu kendimize stratejik hedef olarak görüyoruz. Biz o hedefe ulaştığımızda Avrupa Birliği’ne tam üye olup olmamak bizim işimiz değil, açıkça söylüyorum umurumuzda da değil. O, o günün Türkiye’sinin vereceği bir karardır, tam üye olup olmamakla ilgili. Buna ne onlar karar verebilir, ne de biz karar verebiliriz. Ama hedefimiz, o hedefe ulaşmak. Onun içindir zaten bütün yolculuğumuz” diye konuştu.

‘BUNLARINKİ TEFECİ MANTIĞI’

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ye düşürmesine tepki gösteren Zeybekci, şunları söyledi:

“Yine geçen hafta bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’yle ilgili not düşürmesi… Neye göre düşürdün, hangi kriteri dikkate aldın? Avrupa Birliği’nin toplam geri dönmeyen kredi hacmi 1.2 trilyon dolar. AB üyesi ülkelerden birinde geri dönmeyen kredilerin milli gelire oranı yüzde 60’ın üzerinde. Bizimki yüzde 3 bile değil. Türkiye’nin notunu düşürüyor, onunkini artırıyor. Ne halt edersen et umurumuzda da değil. Senin kastını biz gayet iyi biliyoruz, niyetini de biliyoruz. Fırsat bu fırsat deyip, Türkiye üzerindeki kredi ve finans maliyetlerini artırma gayretlerinden başka bir şey değildir. Bu bir tefeci mantığıdır. Ne kadar itibarının olduğunu da gösterdi millet. Öyle bir karar açıkladın, ardından ekonomi ve finans piyasalarının sana verdiği tepki sıfır. Sana verdiği itibar sıfır. Bunları bileceğiz, mesafemizi koruyacağız. İlişkilerimiz menfaat ilişkisi olacak. Bunları asla dikkate almayacağız. 29 Mart’ta Türkiye’nin büyüme rakamları açıklanacak. Söylüyoruz: 2017 yılında 2016 yılına göre verdiğimiz yatırım teşvik belgeleri yüzde 81 rakamsal olarak arttı, 175 milyar lira. Bunlar 2018’de yatırıma dönüşecek. Belgesini vermediğimiz 100 milyar liralık yatırımcı bekliyor. 2018 yılında dolar bazında 100 milyarlık özel ve reel sektör yatırımı olacak. Yatırımların büyümeye katkısından dolayı 2018 yılında Türkiye’nin büyüme performansı 2017 gibi yüksek olacak diyoruz. 2018 yılıyla ilgili beklentilerimiz ve ihracatın artması, üretimin de büyümeye etkileri yüksek gelecek ve bunlar yine mahcup olacaklar.”

Continue Reading

Çok Okunanlar