Connect with us

Öne Çıkanlar

Mardin’de tecavüz zanlısı özel harekat polisine beraat

Published

on

Genç kadın mahkemede sinir krizi geçirip hastaneye kaldırıldı.

Mardin 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın üçüncü duruşması bugün görüldü.

24 yaşındaki özel harekat polisi sanık B.K’nin yakını olan bir kadın polis silahla mahkeme salonuna girdi. Mağdurun avukatlarının itirazı üzerine, silah polisten alındı ve salondan çıkartıldı.

Diyarbakır ve Şanlıurfa Barosu Kadın Merkezleri’nin müdahillik talepleri “suçtan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddedildi.

Cumhuriyet savcısı, tutuksuz yargılanan sanığın “Nitelikli cinsel istismar” suçundan tutuklanmasını istedi.

12 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan B.K ise M.B.’nin kendi rızasıyla ilişkiye girdiğini söyledi.

Mahkeme B.K için delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verdi.

‘Tek istediğim cezasını çeksin’
BBC Türkçe’ye konuşan mağdur M.B, beraat kararına çok üzüldüğünü söyledi. M.B, “Bu karar benim için çok kötü. O yaptığı suçun cezasını almayacak. Tek istediğim cezasını çeksin” dedi.

Üzerinde çok baskı olduğu ve ailesinin durumdan haberdar olmasından dolayı çok endişe duyduğunu söyleyen genç kadın, evinin kapısını çalan bir erkeğin kendisini tehdit ettiğini de öne sürdü:

“Yaşadığım evin kapısını çalan bir erkek, kapının önünde beni tehdit etti. Akıllı olmazsan ailene söyleyeceğiz dedi. Ben de çok korktum, ne yapacağımı bilemedim. Bir sürü ilaç içtim.”

Avukat Ulaş: Beraat kararı hukuka aykırı
Diyarbakır Barosu avukatlarından Elif İpek Tirenç Ulaş ise beraat kararının hukuka aykırı olduğunu söyledi:

“Bu dosya açısından beraat verilmemesi gerekiyordu çünkü suçu işlediğine dair raporlar dosyada mevcuttu. Ne için beraat verildiğinin gerekçesini de merak ediyoruz. Sanık polis olduğu için dosyada emniyetin müdahalesiyle delil değiştirilmiş.

“Delil karartma, delil değiştirme, tanıkları etkileme, mağdurun üzerinde baskı yaratma söz konusu. Bunların hepsi dosyada mevcuttu. Bütün bunlara rağmen dosyadan beraat çıkması bizi gerçekten şaşırttı.

“Benim düşünceme göre ‘Rıza vardır’ kanaatine vardılar. O sebeple beraat kararı verdiler. Yoksa mahkeme ‘Cinsel saldırı suçu oluşmamıştır’ diyemez. Çünkü raporlar var dosyada, bunun zorla olduğuna dair darp ve cebir raporları da var. Ama bütün bunlara rağmen beraat verildi.”

Avukat Elif, dosyayı Gaziantep İstinaf Mahkemesine götüreceklerini belirtti.

‘Yalancı tanıklar aleyhime konuştu’
Mağdur M.B, Salı günü BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada sanık ile ilgili olarak, “Sosyal medya üzerinden tanıştık, bir kafede buluştuk. Sonra arkadaşlarımızı çağırdık. Akşam evlerine gittik. Gayet normal bir şekilde her insan gibi oturup sohbet edeceğimizi düşündük. Evleneceğimizi söyledi, inandım, güvendim. Ona karşı bir şeyler hissediyordum” demiş ve eklemişti:

“Durumun bu şekilde gelişeceğini düşünememiştim. Alkol almıştık. Dirençsizdim, çok kötüydüm, karşı koyamadım. Psikolojim bozuldu, olay günü çok kötüydüm. İnsanlar anlamasın diye belli ettirmemeye çalıştım, sadece bir kavga oldu gibi göstermeye çalıştım.

“Sonraki süreçte mahkemede yalancı tanıklıklar olduğu için ikinci durulmaya katılmadım. Yalancı tanıklar aleyhime konuştu, daha önce eskortluk yaptığımı söyledi. Sonraki duruşmalara katılamadım.”

Genç kadın ailesinin durumdan haberdar olmadığını, güvenlik nedeniyle işini bıraktığını ve bir başka yere taşındığını da sözlerine ekledi.

M.B savcılığa giderek şikayetçi olmuş, savcılığın talebiyle Adli Tıp Kurumu’na sevkedilmiş, yapılan muayenede genç kadının tecavüze uğradığı kesinleşmişti.

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar