Connect with us

Öne Çıkanlar

Meral Akşener: Bir kadını asla kızdırmayın

Published

on

Kendisi ve ailesi hakkında AKP ve MHP çevrelerinden gelen iftiralar hakkında davalar açtığını söyleyen Akşener, “Sizlere çok samimi tavsiyem her yerde de söylüyorum bir kadını asla kızdırmayın. Bir kadını haksızlığa uğratıp kızdırmayın onu düşman edinmeyin. Bizim ailecek temel motivasyonumuz bu oldu” diyor.

İşte Akşener röportajından öne çıkan bölümler:

“BİR KADINI ASLA KIZDIRMAYIN”

“Eşimin yok. Biz et tırnak olduk. 18 yaşından bu yana bir birimizin yüzüne bakıyoruz. Bugün sabah evden çıkarken dedim ki ‘ya ben üniversitede hocaydım o da Sabancı Holding’de üst düzey yöneticiydi. Biz hiç bu işlere kalkışmayıp da böyle bir hayatımız olsaydı nasıl olurdu diye düşündüm’ ve ona sordum. Müthiş bir dayanışma var aramızda. Dedi ki ‘Sen rahat durmazdın profesör olacaktın Rektör ve Dekan olayım diye itişecektin birilerini gene yine rahatsız edecektin.’ Bu dönemi onunla aştık. Mesela bu partinin kurulma aşamasında zaman zaman ‘nasıl yapalım’ dediğim anlar oldu eşim orada çok sağlam durdu. Bunun temel motivasyonu 7 Haziran’da benim uğradığım iftiradır. Sizlere çok samimi tavsiyem her yerde de söylüyorum bir kadını asla kızdırmayın. Bir kadını haksızlığa uğratıp kızdırmayın onu düşman edinmeyin. Bizim ailecek temel motivasyonumuz bu oldu. Şundan para aldı bundan para aldı diye bir konuşma var mı? Yok. ‘Eşim malımı mülkümü satacağım bu mücadeleyi yapacaksın’ diyor.

Hangi bilgisayardan yazıldığını biliyorum IP bulamadılar

“Döndürüp söylüyorum ama anlatmam mümkün değil. Bir diğeri de benim için acı olan 19 Haziran kongresinden sonra Devlet Bey’in takımından onu destekleyen bir kişi torunumun gayrimeşru olduğunu yazdı ben bu kişiyi mahkemeye verdim. Kim olduğunu biliyorum. Kimin yakını olduğunu biliyorum. Hangi bilgisayardan yazıldığını da biliyorum. Ama hukuk şöyle işlemedi. Tayyip Bey bu işlere çok önem verir. Devri iktidarında, bana kocasını aldattı dendi torunum o zaman bir yaşındaydı gayrimeşru dendi ve hepsini mahkemeye verdim. En acısı şu, IP bulamadılar. Bu mahkeme sonucunu zaman aşımı bürosuna gönderdiler.

Ölsem geriye dönmem

“Bütün bunlar ‘ölsem geriye dönmem’e sebep olan işlerdir. Yani hukuk bu kadar önemli. Nurettin Veren denen bir şahıs var. Mesela ben onu sahtekârlıktan mahkemeye verdim. Hâkimler doğru söylediğimi bildikleri için normalde sahtekârlıktan mahkemeye verdiğiniz için gelip sizin kriminal büroda imzanızın alınması lazım. O belgenin resmi belge olmadığını iddia ederek takipsizlik verildi. Ama imzam alınmadı. Şimdi böyle bir hukuk düzeninde yaşıyoruz. Onun için bütün bunlar insanın iradesini çok güçlendiriyor.”

“Duygularımı kaybettim”

“Mesela çok samimi bir şey söyleyeyim, her kadında var olan bir endişe hastalığı vardır. Çoluğunuz çocuğunuz ile ilgili kaygı duyarsınız. Kadınlarda daha ağırlıklıdır. Ben o duygularımı kaybettim. Samimiyetle söylüyorum cesaret falan değil bu dediğim o kadar ağır gelmiş ki ölüm mölüm hava gazı yani yanında. Buradan duyururum yani o kadar net. Bir de çok açık bir sistemde götürüyorum her şeyi. Mesela utanmadan Sayın Bahçeli -bu Türkiye’yi yöneten lider kılıklı kişilerin ne kadar dedikodu yaptığını gördüm- benim Mehmet Cengiz’den 5 milyon dolar aldığımı başkanlık divanında anlattı. Ben bunu deşifre ettikten sonra ben Mehmet Cengiz ile hayatımda tanışmadım o kişiye de bir hakaret bana da bir hakaret ama bakın bugün Meral Akşener’in kimseden para almadığı ortaya çıktı. İşte partimizi kurduk. İmece usulü kurduk. Şimdi bağışlar başladı ve öyle götürüyoruz. Her şey açık şeffaf. Onun için başa dönüyoruz bu mücadele hukuk için kadınlar için. Bakın AK Parti’yi kadınlar iktidara getirdi. İYİ Parti ise kadınları iktidara getirecek. Onun için ev kadını da olsanız iş kadını da olsanız esasında dediğim gibi kadınlara haksızlık yapmayın. Adamlara duyurulur.”
Cumhuriyet

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar