Anayasa hukukçusu HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar 7 Haziran’a ilişkin dihaber’in sorularını yanıtladı. 7 Haziran sonrası sürecin akamete uğratılma nedenlerine ilişkin konuşan Sancar yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
“Kurulduğundan beri ilk kez AKP iktidar olma çoğunluğunu kaybetti. Ama sadece AKP etkilenmedi. Seçimden hemen sonra Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması vardı bizi kast ederek ‘Biz bu tarafı flu göreceğiz, yok sayacağız’ dedi. Bu da Türkiye milliyetçilerinin geleneksel temsilcilerindeki büyük kaygıyı dile getiriyordu.
Evet, çok fazla üzerinde durulmadı ama bu önemli bir işaret fişeğiydi. İkincisi, ulusalcılarda çok büyük bir tedirginlik doğdu. Üçüncüsü Türkiye derin devletinin çekirdeği çok büyük kaygı ve korkuya kapıldı. Çünkü eğer bu yürüyüş devam etseydi hem devletin mimarisi değişmek zorunda kalacaktı, hem de toplumsal dokunun çeşitli parametreleri yeniden tanımlanacaktı. Yani hem siyasi alan hem toplumsal alan yeniden şekillenecekti. Bu eski Kemalist, derin devletçi, milliyetçi, otoriter devlet sisteminin yürümesini çok zorlaştıracaktı. En başta da inkarı ve inkar üzerine kurulan zalim düzeni çok sıkıştırdı.
Kendi kafalarındaki devletin sonuna gelinmişti. Yeni bir devletin demokratik cumhuriyetin yolu açılmıştı. Bunu bizden daha iyi gördüklerini sanıyorum. Devletçilerin, milliyetçilerin, ulusalcıların bu refleksi, kendileri yönelen tehlikeyi bizden daha iyi gördüler. O nedenle planlar devreye sokuldu.
Bu plan Erdoğan etrafında bir devletçi, milliyetçi, ulusalcı koalisyon kurmaktı. Bu bir tür İslamcı-ittihatçı buluşmasıydı. Bu buluşmanın başlangıcı 7 Haziran’dır. Çok korktular, herkes bir birine tavizler vermeyi kabul etti. Bizim yarattığımız bu etkinin doğurabileceği dalgaları durdurmaya çalıştılar. İlk yaptıkları iş savaşa dönmek oldu. Çünkü eğer savaşa dönebilirlerse bu dalgayı kırabileceklerini hesapladılar. Savaşa dönme politikası sadece Erdoğan’ın politikası değildi. Erdoğan bu yol ile iktidarını yeniden kurmayı hedefledi. Diğer güçlerde, derin devletçiler, Ergenekon atıkları, Gladyocular, ulusalcılar, milliyetçilerde sert bir anti-Kürt politikasını masaya koydular. Erdoğan onların talepleri kabul etti, onlarda Erdoğan’ın iktidarına razı oldular. İşte bu İslamcı-ittihatçı ittifakıdır. 1915 yılında eksik ayaklarla hakim olan o zihniyet 7 Haziran’dan sonra daha tehlikeli bir işbirliği ve birliktelik kurmayı başardı.”