OHAL KHK’si ile ihraç edildikten sonra başlattığı direniş 332, açlık grevi ise 212. gününde olan ve 10 gündür de Numune Hastanesi yoğun bakımında tutulan Nuriye Gülmen, Ankara Tabip Odası üyesi Dr. Benan Koyuncu tarafından muayene edildi. Koyuncu izlenimlerini Mezopotamya Ajansı’na aktardı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Gülmen ve Özakça için verdiği “Kendi istediği doktoru tarafından muayene edilebilir” kararını gerekçe göstererek izin aldıklarını belirten Koyuncu, izne karşın hastane ve yoğun bakım servisinde jandarmalar tarafından engellenmek istendiğini, jandarmanın daha sonra odaya girerek muayenede olmaya çalıştığını, bunun üzerine jandarmalar ile aralarında tartışma yaşandığını ifade etti.
Koyuncu, jandarmaların kendisine “Hastaya zarar verirsiniz. Bu ülkede her türlü hainliği gördük. Askerin de polisin de hainliğini gördük” dediğini de aktardı.
“Tuvalet ihtiyacını gideremiyor, yıkanmasına izin verilmiyor”
Koyuncu, hastane koşullarını ve Gülmen’in durumunu şöyle anlattı:
Tutulduğu yer küçük bir alan. Dolap var, ilaçların olduğu, monitör, yatak, sandalye var. Yani boş alan yok kaldığı yerde. Hemen girişte sol tarafta bir delikli sandalye var. O sandalyeye bir poşet takılmış ve Nuriye’nin tuvalet ihtiyacını bu şekilde gidermesini istiyorlar. Nuriye bana tuvalet ihtiyacını giderirken içeride bazen jandarmanın da olduğunu da söyledi. Bunu onur kırıcı bir uygulama olarak hissediyor ve bu durumdan dolayı da tuvaleti gelse de yapmıyor.
Nuriye cezaevindeyken televizyon izleyebiliyordu ama burada yok. “Gazeteler iki gün sonra bana geliyor” dedi. Geldiğinden beri hiç banyo yapamamış. Normalde yoğun bakım hemşiresi yoğun bakım hastalarına silme işlemi yapar. Nuriye’nin bu ihtiyacının bu şekilde karşılanacağı söylenmiş ama Nuriye bu şekilde olmasını istemiyor, yıkanmak istiyor. Bu ihtiyacını karşılayamıyor o yüzden. Ayağa hiç kalkamıyor. Açlık grevindeki kişilerin hareket etmesi gerekiyor. Eklem hareketleri yapamamış. Cezaevinde olduğu dönemde arkadaşlarının desteği ile bu hareketleri yapabiliyormuş. Ama şimdi yapamıyor.
Sağlık Bakanlığı’ndan “Bilinci kapanırsa zorla müdahale edin” yazısı
Nuriye Gülmen’in, kendi durumunu yoğun bakımlık olarak görmediğini ancak apar topar Numune Hastanesi’ne kaldırılmasını “zorla müdahaleye hazırlık” olarak yorumladığını da sözlerine ekleyen Koyuncu, Gülmen’e “Açlık grevini bitirmek istiyor musun?” sorusunu yönelttiğini ancak Gülmen’in “Bu koşullar altında, bu kadar baskı artmışken devam edeceğim” dediğini de ifade etti.
Dr. Benan Koyuncu, açıklamasında Sağlık Bakanlığı’nın Nuriye Gülmen için “bilincinin kapanması durumunda zorla müdahale” kararı aldığını da söyledi. Hastanedeki hekimlerin bilinç yitimi durumunda ne yapılacağına dair sorusuna bakanlığın “Eğer bilinci kapanırsa hukuk çok açık, müdahale edeceksiniz. Kişilerin hayatından sadece kendileri sorumlu değildir, devlette sorumludur’ şeklinde cevap gelmiş” yanıtı verdiğini dile getiren Koyuncu, bu karara karşın Malta Bildirgesi’ni anımsattı:
Bildirgede, kişinin eğer zorla müdahaleyi kabul etmiyorum beyanı varsa, zorla müdahale edilemez diyor. Çünkü zorla olduğu için kişi de bunu reddettiği için besinlerin akciğere girme olasılığı oluyor. Bu da ciğerlere giden gıdanın yaratacağı zatürre nedeniyle ölüme neden olabiliyor. Türkiye hukuku da şunu diyor: ‘Cezaevlerinde açlık grevinde olanların bilinci kapanırsa müdahale edilebilir.’ Bizim için etik daha önce geliyor. Umarım bir an önce açlık grevi biter ve bu iki gencin hayatlarına mal olmaz.