Connect with us

Öne Çıkanlar

OHAL 3 ay daha uzatıldı

Published

on

Milli Güvenlik kurulunda alınan tavsiye kararlarının değerlendirilmesi üzerine Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplandı. Toplantının ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ açıklama yaptı

Bozdağ’ın açıklamasından satır başları;

Türkiye, Somali ile dayanışma içinde olmuştur. Somali’deki yaralılar daha önce yaptırılan Recep Tayyip Erdoğan Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştır. Bugün 35 yaralının Türkiye’ye ulaştırılmasını bekliyoruz. Türkiye olarak Somali devleti ve halkı ile dayanışma içinde olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğimizi ifade etmekte fayda görüyoruz.

Sayın Baykal’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Umarız ki kısa sürede sayın Baykal sağlığına kavuşur.

Çaykur yönetim kurulu geçtiğimiz günlerde çay fiyatlarına yüzde 20 oranında zam kararı almıştı. Bakanlar Kurulu zammın geri alınmasını kararlaştırdı.

Kuzey Irak’a hava sahası kapatıldı

Kuzey Irak’a yönelik olarak Türk hava sahası kapatılmıştır. MGK’da alınan tavsiye kararı doğrultusunda hiçbir uçak IKBY’deki alanlara uçamayacaktır. İbrahim Halil Sınır Kapısı’nın Bağdat’a devri konusunda da Bakanlar Kurulumuz çalışma kararı almıştır. Bundan sonra Türk hava sahasını kullanarak herhangi bir uçak IKBY’de bulunan havaalanlarına iniş ve kalkış yapamayacaktır.

OHAL’in 3 ay daha uzatılması kararı alındı

Süresi dolmak üzere olan OHAL’in uzatılmaması hususunu değerlendirdi ve OHAL’in 3 ay daha uzatılması hususunu Bakanlar Kurulu’na tavsiye etti. Toplanan Bakanlar Kurulu, FETÖ, PDY, PKK, KCK, DEAŞ ile etkin mücadele için, hızlı karar almak için, OHAL’i gerekli kılan şartların tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamak maksadıyla alınan tedbirlerin devamını temini için OHAL’in 3 ay daha uzatılmasını karara bağlamıştır. Karar TBMM Başkanlığı’na gönderilmiştir.

Halk arasında Habur Sınır Kapısı olarak bilinen İbrahim Halil Sınır Kapısı’nın Irak hükümeti ile devri konusunda çalışma yapılması tavsiye edildi. Bakanlar Kurulu karar aldı. Bakanlıklar bu çalışmaları başlattılar. Çalışmalar bittikten sonra bu kapı tamamen Irak hükümetinin kontrolüne geçmiş olacaktır. Sayın Başbakanımızın Irak ziyareti gerçekleşmedi fakat önümüzdeki günlerde ziyaretin gerçekleşme ihtimali var. Bundan sonra da zaman zaman buradan oraya, oradan buraya gitmeler olacaktır.

Irak ordusunun Kerkük operasyonu

Kerkük kadim bir Türkmen kenti. Irak ve Türkiye Kerkük’ün statüsünün korunması konusunda bugüne kadar işbirliği içinde oldular. Kuzey Irak’ın yaptığı gayrımeşru olan referandumdan sonra bölgede büyük gerginlikleri ortaya çıktı. Türkiye, Irak bölgesel yönetimini defalarca uyardı. Sonuçlar kendini ağır ağır göstermeye başladı.

Bu sürecin hassasiyetle yürütülmesi gerektiğine de inanıyoruz. Kerkük’ün demografik yapısının korunmasının son derece önemli olduğunu ifade etmek istiyoruz. PKK teröristlerine alan açıldığı haberleri Türkiye’yi son derece rahatsız etmiştir. Türkiye, Irak’ın egemenlik haklarının korunmasına büyük önem vermektedir. Irak hükümetinin Kerkük’e dönük adımı aslında geç kalan bir adımdır. Bu saldırıyı defetmek üzere olan adımı elbette önemsiyoruz. Türkiye, Kerkük’te olan bitenleri an be an takip etmektedir. Türkiye’nin kulağı, gözü, eli oradadır. Her şeyi takip edeceğiz.

Vize krizi

Türkiye ve ABD ilişkileri çok güçlü sınamalardan geçti. Hiçbir dönemde vize krizi gibi bir hadise ile karşı karşıya gelmedik. Geçmite de biz sınamalardan geçtik. 1 Mart tezkeresi, başka olayları da yaşadık. Son dönemlerde böyle bir karar çıktı. Ankara’nın (Büyükelçilik) Washington’u doğru bilgilendirmediği gibi bir kanaat bizde var. Doğru bilgilendirmiş olsalardı böyle bir karar alınmazdı. Heyet bugün Türkiye’ye geldi. Yarın Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanlarının müsteşar yardımcıları ile bir araya gelip değerlendirme yapacaklardır. Umarız ki yarın ya da yakında bu mesele olumlu şekilde çözüme kavuşur.

Başika’daki Türk askeri varlığı

Başika’da Türk askerinin varlık nedeni Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit etmek değil. Türk askeri orada işgal maksadıyla bulunmuyor. DEAŞ’la mücadele kapsamında Türk askeri Başika’dadır. Biz Türkiye olarak bütün iyi niyetimizi ortaya koyuyor ve burada Irak’ın aleyhine Türk askerinin bulunmadığını ifade ettik.

Continue Reading

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar