Connect with us

Yaşam

Önce korucu, sonra gazi, ölünce de terörist oldu

Published

on

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 tarihleri arasında ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında yaşamını yitiren kişilerin ölümlerine ilişkin savcılığa yapılan suç duyuruları bir bir takipsizlik ile sonuçlanıyor. Avukatlar aracılığı ile yapılan suç duyurularının hepsi hakkında “kovuşturmaya yer yok” kararı veren savcılık, yaşamını yitirenlerin tamamını ise “örgüt üyesi” olarak değerlendiriyor.

Korucu, gazi, terörist

Mezopotamya Ajansı’ndan Cihan Ölmez’in haberine göre, yasak sırasında mahsur kaldıkları bodrumlarda yakılarak öldürülen 34 kişiye ilişkin takipsizlik kararı veren savcılık, evlerinin bahçesinde ölen yurttaşlar için de takipsizlik kararı verdi. Cizre’deki sokağa çıkma yasakları sırasında 2 Ocak 2016 tarihinde evinin bahçesinde evlerine top mermisi isabet etmesi sonucu yaşamını yitirenlerden biri de 43 yaşındaki Abdulcebbar Taşkın’dı. 1992 yılında korucu olan, 1996’da PKK ile girilen bir çatışma sonucu yaralanan, gazilik unvanı alarak malulen emekli edilen Taşkın’ın ailesi, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak savcılık, Taşkın’dan alınan sağ el svabında atış artıklarında bulunan antimon elementi tespit edildiğini, gizli tanık Yıldız ile açık tanık Mesut Ertaş’ın verdiği ifadeleri gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdi. Ayrıca, Taşkın’ın “örgüt üyesi” olduğunu ve çatışmalarda yaşamını yitirdiğine yer verildi.

Takipsizlik kararına itiraz eden avukatlar ise, yoğun çatışmalar ve kullanılan silah ve patlayıcılar sonucu, o dönem ilçede kalan herkeste antimon elementinin tespit edilebileceğini kaydederek, bunun tek başına “örgüt üyeliği” için delil sayılamayacağını ifade etti. Yoğun çatışmalar ve bombalamalar sonucu antimon elementinin herkesin vücudunda görüldüğünü belirten avukatlar, antimonun sadece silah kullanan insanların vücudunda görülmediğini vurguladı.

Tanık ifadeleri çelişkili

Taşkın’ın otopsi raporunda ölüm nedeni, “Kişinin ölümünün muhtemel milimetrik ebatlarda metalik cisimlerin vücuda isabet etmesine bağlı tibia (kaval kemiği) ve kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği kanaatindeyiz” denildi.

Otopsi raporu da ailenin “Şarapnel parçalarının isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi” ifadelerini doğrulamasına ve tanıkların ifadeleri arasındaki çelişkilere rağmen Taşkın’ın “örgüt üyesi” olarak gösterilmesi dikkat çekti. Tanıklardan Mesut Ertaş, Taşkın’ın 2015’teki sokağa çıkma yasağı esnasında polis ile girdiği silahlı çatışmada hayatını kaybettiğini belirtiyor. Bir diğer gizli tanık Yıldız ise, Taşkın’ın onlarca kişinin yakılarak öldürüldüğü bodrumların olduğu Bostancı sokakta polis ile girdiği çatışma sonrası hayatını kaybettiğini iddia ediyor.

Ancak, Taşkın’ın 2 Ocak 2016 tarihinde, Bostancı sokağına bir kilometre uzaklıktaki Uludağ sokağında bulunan evinin bahçesinde, top mermisinin şarapnel parçası ile yaşamını yitirmesi her iki tanığın ifadesini boşa çıkarıyor.

Eski korucu çıktı

Ayrıca savcılık tarafından, “örgüt üyesi” olduğu iddia edilen Taşkın’ın, yıllarca koruculuk yaptığı ortaya çıktı. 1992 yılında koruculuğa başlayan Taşkın’ın, 1996’da PKK’lilerle girilen bir çatışma sonrası yaralandığı ve gazilik unvanı alıp malulen emekli olduğu öğrenildi. Dosyada ifadelerine yer verilen Taşkın’ın eşi Zeycan Taşkın da, eşi hakkındaki iddiaları reddederek, eşinin herhangi bir örgüt ile bağlantısının olmadığını kaydetti. Zeycan Taşkın ifadesinde, eşinin lavaboya gitmek istediği esnada evin bahçesine isabet eden şarapnel parçaları sonucu hayatını kaybettiğini dile getirdi.

Continue Reading

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Editörden

6 bin kişi telefona bakarken ölüyor

Published

on

By

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 6 bine yakın yayanın yürürken hayatını kaybettiğini ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, bu sayının her yıl katlanarak arttığını söyledi. Bunun asıl nedeninin ise akıllı telefonlar olduğunu belirten Klinik Psikolog Özlem Kelle, “Akıllı telefonların kullanımına kadar sürücülerden kaynaklı trafik kazaları yaygındı. Son dönem yapılan araştırmalar gösteriyor ki, akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte yayalardan kaynaklanan kazalarda artış var. Yayalar açısından baktığımızda, yol boyunca hem yürüyor olmak hem de mesaj ya da aramayla bir kişiyle irtibat halinde olmak, sosyal medya ile ilgileniyor olmak dikkatte bölünmeye sebep oluyor. O an karşıya geçiyorsak, tehlikeli bir yerdeysek, caddeye, trafiğe odaklanmak yerine zihnimiz başka yerde olduğundan kazalar kaçınılmaz oluyor” dedi. Kelle, Türkiye’de akıllı telefon kullanımın trafik kazalarıyla ilişkisine dair bir araştırma olmadığını vurguladı.

Depresif karakter yaratıyor

Teknolojik cihazların hayatımızı işgal ettiğini belirten Kelle, “Ne kadar çok teknolojik cihazlara maruz kalıyorsak, günlük rutinimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakıyoruz. O da bizi andan koparmaya, en sonunda tükenmişlik sendromuna, hatta hayattan zevk almamaya kadar götürüyor” dedi

Continue Reading

Çok Okunanlar