Connect with us

Öne Çıkanlar

Piyasada yaprak kımıldamıyor

Published

on

AKP’nin katma değeri yüksek ve istihdam yaratan sektörler yerine büyümede ana taşıyıcı unsur haline getirdiği inşaat sektöründeki kriz sürüyor.

Bitrgün’ün haberine göre; Arz-talep dengesizliği nedeniyle konut stoku şişti. İnşaat maliyetlerindeki artışa karşılık, konut fiyatlarındaki düşüş, sektördeki darboğazı gözler önüne serdi. Sıcak paranın bol, faizin düşük olduğu dönemde yatırımcıların yoğun ilgisi konut fiyatlarında sert yükselişleri beraberinde getirmişti. 2017 yılında ise konut fiyatları enflasyonun dahi altında kaldı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklanan kasım ayına ait istatistiklere göre, Türkiye’de konut fiyatları yıllık olarak yüzde 10,07 arttı. Böylece konutta yatırımcı reel olarak yüzde 2,58 zarar etmiş oldu.

Yatırımcılar büyük zarar etti

Türkiye’nin üç büyük iline bakıldığında ise İstanbul ve Ankara’da tablonun çok daha ‘vahim’ olduğu görülüyor. İstanbul’da konut fiyatları Kasım 2017 itibariyle yıllık olarak sadece yüzde 5,87 artış göstererek yatırımcısına reel anlamda yüzde 6’ya varan kayıp yaşattı. Ankara’da da konut fiyat artışları yıllık yüzde 7,16’da kalarak yatırımcısına yüzde 5 kaybettirdi. Buna karşın İzmir’de konut fiyatları bir yılda yüzde 19,51 arttı. Yatırımcı İzmir’de reel olarak yüzde 7 kazanç sağladı.

Krediyle ev alma hayali faize takıldı

Konutta bir yandan fiyatlar hızla düşerken, diğer yandan da hızla yükselen faizler krediyle ev sahibi olma hayallerini de sona erdiriyor.

Konut faizlerinin yıllık yüzde 14’ü aşarak son 2 yılın zirvesine çıkması, konutta kredili satışlara sert darbe vurdu. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye genelinde Aralık 2017 itibariyle ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 30,7 oranında azaldı. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 25,6’ya düştü. İlk defa satılan ve ikinci el konutlarda da Aralık 2017 itibariyle ciddi düşüşler gözlendi. Türkiye genelinde ‘ilk defa satılan konut’ sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,1 azaldı. İkinci el konut satışlarında da azalış yüzde 6,5’e ulaştı.

Sokaklar resmi verileri doğruluyor

Devletin resmi istatistiklerinde yer alan veriler sokakta da kendisini net bir biçimde göstermiş durumda. Firmalar ardı ardına indirim kampanyası yapsa da, gayri menkul sektörü temsilcileri durumdan hiç memnun değil. BirGün olarak nabzını tuttuğumuz Beşiktaş ve Şişli bölgesinde konut alım-satımlarının ciddi oranlarda düştüğünü ifade eden sektör temsilcileri, ülke ekonomisinin durumunun sektöre de yansıdığını, gayri menkulde yaprak kıpırdamadığını ifade ediyor.

‘Ev satıyoruz dersek yalan olur’
İlk olarak; Şişli’de faaliyet gösteren bir gayri menkul firmasını ziyaret ettik. Banka faizlerinin kendilerini zor duruma soktuğunu ifade eden satış temsilcisi, “Satışlarda ve fiyatlarda durgunluk yaşanıyor. Evleri satıyoruz dersek yalan olur. Ancak burası Şişli. Ne zaman toparlanır bilmiyoruz ama bekliyoruz” dedi.

Satışlar beklenenin altında

Mecidiyeköy’de faaliyet gösteren bir gayrimenkul temsilcisi ise, ev fiyatlarının düşmesine rağmen satışların beklenin altında olduğunu ifade etti. Bunu bir örnekle açıklayan satış temsilcisi, “Mecideköy’de 1 milyon 200 bin TL civarında bir konut vardı. Satışı yapılamadığı için 950 bin TL’ye düştü. Fiyatlardaki bu düşüş devam edecek gibi gözüküyor” şeklinde konuştu ve “Trump Towers’ta bile 10-12 boş daire var” diyerek faizlerin yüksek oluşunun kendilerini olumsuz etkilediğini ifade etti.

Belirsizlik sektörü olumsuz etkiledi’

Beşiktaş’ta faaliyet gösteren bir gayri menkul firması da sektörün durumundan memnun olmadıklarını, “Ülkedeki belirsiz durum, bizim sektörü de etkiliyor. Satışlar düşük, evler elde kaldı. Ev de kiralayamıyoruz” sözleriyle anlattı

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar