Darbe girişimi sonrası 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) cezaevlerinde büyük hak ihlallerine yol açıyor. Çukurova Bölgesi’nde bulunan Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı, Adana Kürkçüler E Tipi Kapalı, Osmaniye T Tipi Kapalı, Mersin E Tipi Kapalı, Tarsus C Tipi Kapalı, Alanya L Tipi Kapalı, Antalya L Tipi Kapalı, İskenderun M Tipi Kapalı, Hatay M Tipi Kapalı, Ceyhan M Tipi Kapalı ve son bir aydır açılan Tarsus T Tipi Kadın Kapalı cezaevlerinde hak ihlalleri ve işkence vakaları tavan yaptı. OHAL sonrası gerek Anayasa gerek uluslararası insan hakları sözleşmeleri de fiili olarak askıya alınmış durumda.
Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nde OHAL sonrası devreye konulan “Karıştır, barıştır” uygulamasıyla PKK, Cemaat ve IŞİD üyesi tutukluların odaları aynı koridorlarda tutuluyor. Cezaevi yönetimi, PKK’li ve IŞİD’li tutukluların aynı görüş odasında açık görüş yapmaya zorlanarak provokasyona kapı aralıyor.
Dihaber’de yer alan habere göre, artan tutuklamalar sonrası Adana Kürkçüler E Tipi cezaevinde çocuklara ayrılan 2 koğuşun eksik kalması üzerine birçok tutuklu çocuk Ankara Sincan Çocuk Cezaevi’ne sevk edildi. Artan har ihlalleri sonrası isyan çıkartan çocuklardan 3’ü yaşamını yitirmişti. Tutuklu bazı çocuklar ise, Yayladağ’ı Cezaevi’ne sevk edildiği öğrenildi.
Tedavi yapılmıyor
Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde yaralı halde tutuklanıp Osmaniye T Tipi Cezaevi’ne getirilen 24 tutuklunun tedavileri yapılmadığı gibi, birçoğu uzuv kaybı yaşadı. Bu cezaevinde Abdullah Öcalan üzerindeki görüş yasağını protesto amacıyla başlatılan açlık grevindeki tutukluların grev sonrası tedavileri engellendi.
Kadınlara yönelik baskı arttı
Özelikle Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen kadın tutuklular üzerinde baskı, darp ve işkencenin arttığı tutuklular tarafından aktarılmakta. Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde ise, 50 dereceyi bulan sıcaklığa rağmen tutuklulara su verilmeyerek cezalandırılıyor.
OHAL sonrası Çukurova Bölgesi’ndeki cezaevlerinde yaşanan beli başlı hak ihlalleri şöyle:
– Hasta tutukluların tedavileri geç yapılıyor ya da hiç yapılmıyor. Tamamına kelepçeli tedavi dayatılıyor.
– Tutuklulara çıplak arama dayatılıyor
– Kapasitenin üzerinde yığılma olduğu için birçok tutuklu yerlerde veya sırasıyla yatıyor
– Mektup engeli ve dilekçelere cevap verilmemesi yaygınlaşmış durumda.
– Disiplin cezaları baskı aracı olarak keyfi bir şekilde uygulanıyor. Görüş yasağı, iletişim cezası gibi disiplin cezalarıyla tutukluların dış dünya ile bağı kesiliyor.
– Koğuş aramaları adı altında tutukluların kişisel eşyaları dağıtılıyor veya kullanılamaz hale getiriliyor. Karşı çıkanlar ise darp ediliyor.
– Yeteri kadar su verilmeyerek, çeşitli hastalıklara neden yaratılıyor.
– Avukat görüşleri gardiyanların gözetiminde ve kamera kayıtları altına alınıyor.
– Spor, kütüphane, sohbet etme ve sosyal hakların tamamı asgari düzeyde kullandırılıyor. Bazı cezaevlerinde ise bu hakların tamamı kaldırılmış durumda.
– Gazete, kitap, dergi ya verilmiyor ya da engeller çıkartılıyor.
– 12 Eylül darbesinde uygulanan askeri düzende sayım yeniden dayatılıyor
– Açık görüş hakkı iki ayda bir yapılırken, görüş saati ise 30 dakikaya indirildi.
– Tutukluların temel ihtiyaçları verilmiyor