Connect with us

Öne Çıkanlar

“PTT genel müdürlerinin 750 bin liralık kişisel harcaması kurum bütçesinden karşılanmış”

Published

on

TBMM Kamu İşbirliği Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu Üyesi, CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, 2016 yılının Mart ayında PTT Genel Müdürlüğü görevine getirilen Kenan Bozgeyik ve eski Genel Müdür Harun Maden’in maaşlarının haricinde 2016 yılında 750 bin lira harcama yaptığının ortaya çıktığını söyledi. Sertel, 2016 yılında PTT’deki temsil ve ağırlama gideri toplamının bir önceki yıla göre 1 milyon 700 bin lira (yüzde 34.7) artarak 6 milyon 600 bin lira olarak gerçekleştiğini açıkladı.

TBMM’de düzenlendiği basın toplantısında, Sayıştay’ın PTT’ye ilişkin 2016 yılı hesaplarının görüşüldüğü Alt Komisyon toplantısı konusunda açıklamalarda bulunan Sertel, Genel Müdürü Bozgeyik’ten PTT hesaplarının görüşüldüğü Alt Komisyon toplantısında Sayıştay raporlarına yansıyan harcamaları açıklamasını istedi.

Toplantıda denetim yapan Sayıştay üyelerinin AKP’li milletvekilleri ve Genel Müdür Bozgeyik’in yoğun eleştirilerine maruz kaldığını aktaran Sertel, toplantıda söz alan Sayıştay denetçilerinin, “Eski Genel Müdür döneminde konuyu Harun Maden’e ilettik. Harcamaların şahsi olduğunu ve bu konuda teftiş yapılması gerektiğini ifade ettik. Kendisi bize soruşturacağını ve teftiş yaptıracağını söyledi ancak herhangi bir şey yapılmadı. Biz de konuyu ve harcamaları rapora yansıttık” dediklerini belirtti.

Atila Sertel’in alt komisyon toplantısına dair yaptığı açıklamalar şöyle: 

-Merkez ve taşra teşkilatında 26 binden fazla çalışanı bulunan ve yıllık geliri 3 milyardan fazla olan PTT’de Genel Müdür ve yönetim kurulu üyeleri başta olmak üzere belirli kadrolara tahsis edilen tören, temsil ve ağırlama giderlerinin kıyafet, çocuk ayakkabısı, gıda, eşarp, şal, balık pişirici, sucuk, kuruyemiş, restoran, kuyum, gümüş takı, yılbaşı tatili gibi kişisel harcamalarda kullanıldığı ortaya çıktı.

-Sayıştay raporlarına yansıyan tespitlere göre; 2016 yılının Mart ayında PTT Genel Müdürlüğü görevine getirilen Kenan Bozgeyik, tören, temsil ve ağırlama giderleri adı altında 8 ay içerisinde 478 bin lira, önceki Genel Müdür Harun Maden de 4 ayda 273 bin lira kişisel harcama yaptı. İki genel müdürün maaşlarının haricinde 2016 yılında 750 bin lira harcama yaptığı anlaşıldı. PTT’deki temsil ve ağırlama giderlerinin toplamı ise 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 34,7 oranında 1 milyon 700 bin lira artarak 6 milyon 600 bin lira olarak gerçekleşti.

-Yapılan harcamalarda daha çok kıyafet alımına rastlanırken, yüklü miktarda market alışverişi, gümüş takı, altın, otel konaklamaları gibi çok sayıda kişisel harcamanın yapıldığı belgeleriyle ortaya çıktı. Sayıştay raporunda harcamalarla ilgili olarak “Genel Müdürlük makam harcamalarının büyük bir kısmının Genel Müdürün kişisel harcamalarının olabileceği değerlendirilmektedir” denildi.

2 bin 750 lira olan temsil gideri sınırsız yapıldı

Uzun yıllardır Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür için aylık 2 bin 750 lira olarak belirlenen kurum tarafından karşılanacak temsil ve ağırlama gideri harcaması Aralık 2015 tarihinde yönetim kurulu kararıyla değiştirilerek Genel Müdür için “sınırsız” harcama yetkisi verildi. Diğer kadroların kullandığı temsil giderlerinde de artışa gidildi. Genel Müdür harcamalarının sınırsız yapılmasının ardından kurumun önceki ve mevcut genel müdürünün bir yıllık harcaması toplamda 750 bin lirayı buldu.

PTT Genel Müdür Kenan Bozgeyik göreve geldikten itibaren temsil ve ağırlama giderleri adı altında 8 ayda 478 bin lira harcarken, önceki Genel Müdür Harun Maden de 2016 yılının ilk üç ayında 273 bin lira harcama yaptı. Tören, temsil ve ağırlama gideri olarak kullanılan bu giderlerin içerisinde toplantı, milli bayramlar, kuruluş yıldönümü, açılışlar gibi harcamaların da hariç olduğu raporda yazıldı.

Aynı gün aynı saatte 4 bin 774 TL market alışverişi”

-Önceki Genel Müdür Harun Maden döneminde; bir mağazadan yapılan takım elbise ve gömlek alımı kapsamında Genel Müdür adına 3 bin 77 TL ve 1349 TL tutarında taksitlendirilmiş fatura olduğu, bu alışveriş karşılığında 1.403 TL paropuan kazanıldığı, kazanılan paropuan karşılığında alışveriş yapıldığı, 1403 TL ödeme yapılmış gibi gösterilerek PTT’den tahsil edildiği rapora yansımış. Yine Harun Maden döneminde; çok sayıda ayakkabı, bot, çocuk ceketi, eldiven, tunik, pantolon, mont, eşarp, shirt gibi giyim malzemesine 25 bin lira ödenmiş. Aynı Genel Müdür döneminde kurumun Uludağ’daki tesislerinde yılbaşı kutlaması için Genel Müdür, eşi, misafirleri ve PTT çalışanlarından oluşan 47 kişi üç gün konaklama yapıyor. Bunların kuruyemiş, sucuk ve içecek harcamaları için 7 bin 277 lira fatura kesiliyor. Yine İstanbul Bayrampaşa’da bir marketten aynı tarih ve saatte 756 TL, 756 TL, 795 TL, 792 TL, 675 TL, 650 TL ve 350 TL’lik gıda alışverişi yapıldığı, fatura yerine fiş alınmak suretiyle harcamaların içeriğinin gizlendiği de Sayıştay raporlarına yansımış. 31 Mart 2016 tarihinde görevden alınan Genel Müdür Harun Maden, son seyahatini Safranbolu’ya yapıyor. Burada 2 bin lira tutarında gümüş malzemenin yanında yine çok sayıda fatura ve perakende satış fişi karşılığında giyim ve gıda malzemesi alıyor. O seyahatten döner dönmez de görevine son veriliyor. 2015 yılından itibaren bir yıl görevde kalan Harun Maden’in tören, temsil ve ağırlama gideri altında 2015 yılında ne kadar harcama yaptığını bilmiyoruz ama 2016 yılının ilk üç ayında 273 bin lira harcama yaptığı Sayıştay raporlarına yansımış durumda.”

 “5 üyeden sadece biri kullanmamış”

-Tören, temsil ve ağırlama giderlerinin kurumda belli kadrolara tahsis edildiğini vurgulayan Sertel, bu tahsislerin o kadrolardaki kişiler tarafından her ay sonuna kadar kullanıldığını ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ikinci bir maaş olarak görüldüğünü söyledi. CHP İzmir Milletvekili Sertel, “Örneğin; raporda ‘Yönetim Kurulu üyelerine ait 2016 yılı tören, temsil ve ağırlama giderleri incelendiğinde, beş üyeden sadece Hazine Müsteşarlığı temsilcisi ve Hazine Müsteşar Yardımcılığı görevini de yürüten yönetim kurulu üyesi Dr. Ahmet Genç’in aylık 3000 TL olarak belirlenen temsil tazminatını hiç kullanmadığı, yönetim kurulu başkanvekili dahil üç üyenin temsil tazminatını kullandığı, kullanımlara ait beyanlar incelendiğinde de gıda, giyim vb. çeşitli harcamalardan meydana geldiği, bu harcamaların üyelerin kendilerine veya ailelerine ait kişisel harcamalar olabileceği değerlendiriliyor’ denilmektedir. Kurum bütçesinden ayrılan ve 2016 yılında 6 milyon 600 bin liraya çıkan temsil tazminatının tamamen kişisel harcamalar için kullanıldığı anlaşılıyor”.

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar