Connect with us

Manşet

Savcılığa bilgi notu gönderen emniyet, Veli Saçılık için örgüt arıyor

Published

on

Ankara Emniyet Müdürlüğü, Yüksel eylemlerinin simge ismi olan Veli Saçılık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı işlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’na 78 sayfalık bilgi notu gönderdi.

Bilgi notunda Saçılık’ın, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya dair yaptığı onlarca sosyal medya paylaşımı ve Özgürlükçü Demokrasi gazetesine verdiği “Veli Saçılık’tan kamuoyuna çağrı: Yükselin yükünü omuzlayın” başlıklı röportaj örgüt üyeliğine delil sayıldı. Bilgi notunda Saçılık’ın facebook ve twitter hesaplarından 40 ekran görüntüsü yer aldı.

“Günümüz itibariyle de sol terör örgütlerinin marjinal yapılanmaları içerisinde…”

Mezopotamya Ajansı’ndan Deniz Nazlım’ın haberine göre, bilgi notunda Saçılık’ın örgüt bağlantısı için şunlar öne sürüldü: “İltisaklı kurumlarla kurulan koordinede; Veli Saçılık’ın 2000-2016 yılları arasında MLKP (Marksit Leninist Komünist Parti) terör örgütünün açık alan yapılanmaları içerisinde faaliyet gösterdiği, günümüz itibariyle de sol terör örgütlerinin marjinal yapılanmaları içerisinde yer alan şahıslarla ilişki/irtibatının devam ettiği şeklinde bilgiler derlenmiştir.”

Saçılık için iddia edilen, “…günümüz itibariyle de sol terör örgütlerinin marjinal yapılanmaları içerisinde yer alan şahıslarla ilişki/irtibatının devam ettiği” şeklindeki bahsi geçen örgütün DHKP/C olduğu bilgi notunda anlaşılıyor. Saçılık’ın, 2016 yılında KHK ile ihraç edilmesi ardından DHKP/C üyeleriyle ilişki içine girdiği öne sürülüyor.

Söz konusu kişiler için de Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya işaret edilerek, ikilinin masumiyet karinesi ihlal ediliyor. Gülmen ve Özakça için bilgi notunda, “…OHAL kapsamında KHK ile ihraç edilen DHKP/C terör örgütünün memur yapılanması DMH/KEC içerisinde faaliyet gösteren ve Ankara Kızılay’da açlık grevi yapan Nuriye Gülmen, Semih Özakça’ya destek için, yapmış olduğu paylaşımlar ile halk üzerinde kaos ortamı yaratmaya çalışma ve DHKP/C terör örgütüne sempatizan kitleyi toplanma çağrısı içerikli paylaşımların olduğun görülmesi üzerine söz konusu hesap hakkında yapılan açık kaynak araştırma raporudur” ifadelerini kullanıldı.

1995’te tutuklanmış Burdur Cezaevi’nde kolu koparılmıştı

Veli Saçılık, Ankara OSTİM’de bildiri dağıttığı için 1995 yılında Türkiye Devrimci Komünist Partisi’ne (TDKP) “yardım ve yataklık etme” suçlamasıyla tutuklanmış, 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmiş, 1998 yılına kadar süren yargılama sonucunda 2 yıl 6 ay ceza almıştı. Cezaevine giren Saçılık’ın kolu da bu süreçte Burdur Cezaevi’ne yönelik operasyonda kopartılmıştı. Saçılık, cezaevinden çıktıktan sonra aynı davadan tekrar yargılanmış ve 2002 yılında “faaliyetleri demokratik” denilerek, beraat etmişti.

Cezaevinden çıktından hemen sonra, 2001 yılında ölüm orucunda yaşamını yitiren Yusuf Aracı’nın ailesine baş sağlığı için ziyaret eden Saçılık hakkında bu kez de DHKP/C’ye yardım ve yataklık etmekten soruşturma açılmış ancak Saçılık’a ceza gelmemişti.

Saçılık için. PKK propagandası yaptığı da iddia edildi. Ulucanlar Cezaevi’nde kaldığı süreçte Saçılık, “tecrit kaldırılsın” bildirisine imza attığı için hakkında soruşturma açıldı ama bir sonuca ulaşmadı.

Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Saçılık, memur olmadan önce “güvenlik soruşturmasına” tabi tutulduğunu hatırlatarak, şu sorulara cevap beklediğin söyledi: “Örgüt ilişkim varsa güvenlik soruşturmasını nasıl geçtim? Demek ki polis 15 Temmuz’u beklemiş. 14 yıl boyunca cemaate devleti teslim eden polis, beni mi takip etmiş? Madem öyle ben de diyorum ki; istihbaratın çok iyi çalışıyor, neden darbeyi eniştenizden öğrendiniz?”

Saçılık, son olarak şöyle dedi: “Her demokratik eyleme örgüt davası açılıyor. Bana açtıkları davalarının hiç birini tutturamadılar. En son Yüksel’de bunu yapmaya çalışıyorlar ama bunu da tutturamayacaklar. Diyor ki; bizim gibi düşünmeyen muhalif herkesi böyle fişleriz.”

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar