Connect with us

Manşet

Suudi Arabistan’daki yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun 5N1K’si

Published

on

Suudi Arabistan’da aralarında prenslerin ve bakanların da bulunduğu çok sayıda kişi büyük yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına aldı.

Buna paralel olarak bazı üst düzey devlet yöneticilerinin de görevlerine son verildi.
Operasyonla ilgili merak edilenleri derledik.

Operasyon hangi amaçla yapıldı?

BBC’nin aktardığına göre, operasyon, ülkenin veliaht prensi Muhammed bin Salman tarafından yolsuzlukla mücadele için kurulan komisyon tarafından yürütülüyor.
Resmi açıkalamalara göre hedef, yolsuzluklar.
Bununla birlikte, gözaltına alınan kişilere yönelik suçlamalar henüz açıklanmadı.
Suudi yayın kuruluşu Al Arabiya ise, 2009’da gerçekleşen Cidde su baskınları ve 2012’deki Mers virüsüyle ilgili yeni soruşturmalar açıldığını duyurdu.

Operasyonda kimler gözaltına alındı?

Bu konuda henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak Suudi Arabistan medyası ve uluslararası haber ajanslarının aktardığına göre gözaltına alınan onlarca kişi arasında 11 prens, dört bakan ve onlarca eski bakan bulunuyor.

Haber kuruluşlarının gözaltına alındığını bildirdiği bazı isimler şöyle:
Eski maliye bakanı, Aramco petrol şirketi yönetim kurulu üyesi İbrahim el-Assaf
Ekonomi Bakanı Adel Fakieh
Eski Riyad Valisi Presn Türki bin Abdullah
Kraliyet Mahkemesi eski başkanı Halid el-Tuvaiciti
Binladin inşaat şirketi başkanı Bakr bin Ladin

Ülkenin önde gelen işadamlarından, dünyanın en zengin insanları arasında yer alan Prens El Velid bin Talal de gözaltına alınanlar arasında yer alıyor.

Suudi haber ajansı SPA, Suudi Ulusal Muhafızları Bakanı Prens Miteb bin Abdullah ve Donanma Komutanı Amiral Abdullah bin Sultan bin Muhammed Al-Sultan’ın görevden alındığını bildirdi.

Gözaltına alınan işadamı Prens El Velid bin Talal kimdir?

Forbes dergisine göre Prens El Velid bin Talal, 17 milyar dolarlık bir servetin sahibi.
İşadamının sahibi olduğu Kingdom Holding ülkenin en büyük yatırım şirketlerinden.
Şirketin Twitter, Apple, Citigroup, Four Seasons otelleri zinciri ile Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu News Corp’ta hisseleri bulunuyor.

Bin Talal, ABD’deki başkanlık yarışı sırasında Donald Trump için “Amerika’nın yüz karası” demişti.
Twitter mesajında Trump’a başkanlık yarışından çekilmesi çağrısında bulunmuştu.

Trump ise Prens’e “Budala” diye karşılık vermiş, onun ‘baba parasıyla Amerikalı siyasetçileri yönlendirmeye çalıştığını’ söylemiş ve “Ben seçilince böyle bir şey olmayacak” demişti.

Komitenin başındaki Muhammed bin Salman kimdir?

2015 yılına kadar, Muhammed bin Salman’ın adı Suudi Arabistan dışında pek bilinmiyordu.
2015 yılında babası, Salman bin Abdülaziz el Suud kral oldu. Bu tarihten sonra ise Prens, Suudi Arabistan’ın en etkili figürüne dönüşmeye başladı.

Geçen yıl, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını değiştirecek yeni bir program açıkladı.
Haziran ayında Suudi Arabistan Kralı, veliaht prensi olarak ileride tahta geçmesi beklenen yeğeni Muhammed bin Nayif’in yerine oğlunu getirdi.

Muhammed bin Salman, geçtiğimiz günlerde ülkesinin ‘ılımlı İslam’a geri döndüreceğini’ duyurdu.

Uzmanlar operasyonu nasıl yorumluyor?

Uzmanlar operasyonu ağırlıklı olarak, ülkenin veliaht prensi Muhammed bin Salman’ın siyasi kontrolünü artırma hamlesi olarak yorumluyor.

BBC’ye konuşan, London School of Economics’in Orta Doğu Merkezi’nde konuk öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Madavi El-Raşhid, gelişmeyi yolsuzlukla mücadele bağlamında değerlendirmenin zor olduğu belirtiyor:
“Bunu, yolsuzluk karşıtı bir adım olarak görmek çok zor. Bu, Muhammed bin Salman’ın kendisine yönelik desteği konsolide ettiği bir tasfiye hareketi. Karşısında kalan son kuzenini de (Prens Miteb bin Abdullah) ortadan kaldırmak istiyor. Bu kuzeni, son derece modern paramiliter güçleri kontrol ediyor ve veliaht prensine karşı çıkma gücünü elinde tutuyor”.

BBC savunma muhabiri Frank Gardner da, Muhammed bin Salman’ın bu hamleyle gücünü pekiştirirken reform programına devam ettiğini belirtiyor.

Ancak Gardner’a göre tanınmış isimleri görevden alınması muhafazakâr çevreleri rahatsız edecek:
“Dünyaya yolsuzluk karşıtı bir operasyon olarak takdim edilen; prenslerin, bakanların ve milyarder işadamı Prens El Velid bin Talal’in gözaltına alındığı bu adım, ani değişikliklere alışkın olmayan Suudileri şoke etti.

“Veliaht prensinin ülkede önemli bir popülaritesi var. Özellikle genç Suudiler arasında kendisine destek var. Ancak yaşı daha büyük olan, daha muhafazakâr birçok kişi, onun çok kısa sürede fazla ileri gittiğini düşünebilir.

“Bir yandan IŞİD’le mücadeleyi sürdürürken diğer yandan Yemen’le kazanılamaz bir savaşa girişti. Ayrıca Körfez’deki komşusu Katar’a zarar veren bir boykot kampanyasını destekledi.
“Ancak destekçileri, onun Suudi Arabistan’ı modernleştirme çabalarını destekliyor. Eski adamların onlarca yıllık yönetiminden sonra, önümüzdeki 50 yıl boyunca kral olabilecek bir adamın yeni vizyonunu alkışlıyorlar”.

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar