Connect with us

Manşet

Türk dış politikası büyük bir dönüşümden geçiyor

Published

on

Türk dış politikası AKP iktidarının son yıllarında büyük bir değişimden geçiyor. Bölgesel bir güç olma hevesiyle yön verilen dış politikada izlenen agresif yaklaşım, Türkiye ve ‘eski dostları’ arasındaki ilişkileri de bozdu.

Al Arabiya’da Shehab Al-Makahleh tarafından kaleme alınan bir makalede de bu dönüşüme dikkat çekiliyor.

O yazının ilgili bölümleri:

Türkiye, Katar’ın Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısırla yaşadığı sorunda, bölgede tarihi bir fırsat yakalamak için meseleyi suistimal etmenin yolunu aradı.

Bölgesel açıdan güçlü bir Türkiye hayali, özellikle ABD ile ilişkilerin kötüleşmesi de dahil, Türk ekonomisinin zayıflaması gibi bir dizi krizin ışığında pek de realize edilemeyecek finansal imkanları gerekli kılmakta.

Bu nedenle, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Katar ve Rusya ile ilişkilerini, Ankara’nın finansal sorunlarına kati bir çözüm olarak buldu.

Türkiye, kendisi ve İran gibi pek çok ülke tarafından kötüye kullanılan sözde “Arap Baharı” ile tarihi bir fırsat bularak bölgedeki ayak izlerini 2011’de sürdürdü ve geliştirdi.

Türkiye açısından, Arap Baharı, politik İslam Hareketleri (Müslüman Kardeşler), Mısır, Tunus ve Libya gibi ülkelerde iktidara taşıdı ve Ankara bu hareketlerin baş destekçisi oldu. Diğer yandan, İran; Arap dünyasındaki bu gösterileri bölgede sözünün geçmesi ve nüfuzunu genişletmek için kullandı.

Türkiye, yeni bir yaklaşımla kendi dış politikasını belirleme kararı alarak, yıllardır kendisi için çizilen yoldan sapana kadar, stratejik ilişkilere sahip olduğu Amerika’nın tam desteği ile, kendi çıkarlarını ve önceliklerini gerçekleştirmek için bölgedeki pek çok krize aktif bir şekilde müdahil oldu.

Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkisi yumuşak gücünü etkin bir şekilde kullanmasıyla arttı. Erdoğan ve dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında Davos’ta yaşanan tartışma, Mavi Marmara gemisi olayı ve Türkiye’nin, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye gibi ülkelerdeki bazı Arap gösterilerine destek olması bu etkiyi arttırdı.

Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkisindeki stratejik perspektif temel olarak Soğuk Savaş tarafından şekillendirildi. Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu’daki etkisini sınırlama yaklaşımı Ankara’nın stratejisi oldu. Bu görüş, Ortadoğu petrolünün güvenli bir şekilde dünya piyasalarına akışını garanti altına almak isteyen Batı Kampı’nın yaklaşımına göre oluşturuldu.

Bu aşamada, Türkiye Batı Kampı’nı seçti.

1980 ve 90’larda Sovyetler’in yıkılması ve Körfez Krizi kartları yeniden kardı. Türkiye bu çalkantıdan derin bir şekilde etkilendi ve Körfez Savaşı, Türkiye’nin Ortadoğu’ya ilgisini arttırdı. Herkes, bölgenin özellikle de Irak ve Suriye’nin Türkiye için öneminden haberdar.

Türk hükümeti, Ortadoğu’daki çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edecek yeni bir vizyon geliştirmenin yollarını aradı.

2011’den sonra komşular ile “sıfır sorun” politikasını terk etti. Türkiye artık, sorunların sınırına gelmesini beklemiyor aksine kendisini savunma odaklı hareket ediyor.

Ahvalnews

Yazının tamamı için

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar