Connect with us

Manşet

‘Türkiye güvenli değil, ABD nükleer silahlarını derhal çekmeli’

Published

on

Başyazıda dikkat çeken Trump yönetimine tavsiye niteliğindeki yorum, “Erdoğan’ın Amerikan karşıtlığı, artan güvenlik endişeleri göz önüne alındığında Trump yönetiminin Türkiye’deki nükleer silahları çekmeyi ciddi şekilde düşünmesi gerekir.” şeklinde oldu.

Türkiye’nin NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip ve ABD için II.Dünya Savaşı’ndan bu yana önemli bir müttefik olduğu, İncirlik gibi ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik operasyonlarda kullandığı bir çok üsse ve 50 kadar taktiksel nükleer silaha ev sahipliği yapan doğu ile batı arasında köprü vazifesi gören bir ülke olduğu vurgulanan yazıya göre; Erdoğan’ın göreve geldiği ilk zamanlarda Türkiye’nin Müslüman Dünyasına ‘Model Demokrasi’ olabileceği düşünülmüş. Yazıda, özellikle son yıllarda Erdoğan’ın temel sivil hakları ve diğer demokratik kazanımları ihlal etmesi ile Türkiye-ABD ilişkilerinin giderek kötüleştiğinin altı çiziliyor.

Yazıda, Türkiye-ABD ilişkilerinde cevap aranan kritik sorular ve Erdoğan yönetimine yöneltilen eleştiriler ile paylaşılan görüşler şöyle;

Türkiye ABD vatandaşlarını rehin mi alıyor?

Kendi siyasi problemlerinden sıyrılmak isteyen Erdoğan uzun zamandır Amerika’yı şamar oğlanı gibi kullandı. Bu performansında seviyesizliğin en alt düzeyini geçen seneki darbe girşiminin arkasında Amerika olduğunu söyleyip bir düzine Amerikan vatandaşını, diğer yabancıları ve 50 bin kadar Türkü hapse atarak gösterdi. İstanbul’da çalışan yerel konsolosluk görevlisinin tutuklanması ise bardağı taşıran son damla oldu.

Bu insanlar neyle suçlanıyor?

Tutuklanan bu insanların çoğu Fethullah Gülen ile bağlantılı olmakla suçlanıyor.
Erdoğan yönetimi, Gülen’i darbenin arkasında olmakla suçluyor. Meşru yönetimlerin darbe girişimlerine karşı kendilerini koruması en doğal hakları ancak Erdoğan, hukukun üstünlüğü ilkesini tamamen yok etti. Hatta geçen hafta Amerikalı tutukluların Gülen’e karşı takas için pazarlık kozu olarak kullanılabileceğini kabul etti.

Müttefikler böyle davranmaz.

ABD, Gülen’in iade edilme fikrine neden katılmıyor?

ABD sınırları içinde yaşayan yabancı uyruklu bir kişinin ülkesine iadesinin hangi şartlarda yapıldığını belirleyen kanunlar var ve bu konuda karar verme tamamen yargının elinde. ABD yöenetimi her seferinde, Türk tarafından Gülen’e yönelik iddiaları destekleyen somut kanıtlar istedi ancak Türkler bunu yapmadı.

Trump, Erdoğan’ı destekliyor mu?

Trump’ın, Erdoğan gibi otokratik liderlere rahatsız edici düzeyde bir ilgisi var, hatta bir seferinde Erdoğan’ı, “Dünyanın en zor yerlerinden birini yöneten dostum iyi işler çıkarıyor” diye övmüştü bile. Ancak, Türkiye’de tutuklu Amerikalıların serbest bırakılmasını çok defa Erdoğan’a ileten Trump’ın bu girişimi sonuçsuz kaldı.

Başka pürüzler de mi var?

Evet. Vize krizi sonrası Türkiye’nin finansal değerlerinin düşüşe geçmesiyle her iki taraf gerginliği yumşatma sinyali verseler de, ABD’li bir yetkiliye göre, “henüz dip yapmadık.”

Zarrab davası Erdoğan’ın korkulu rüyası.15 koruması hakkında Washington’da göstericilere saldırdıkları gerekçesiyle açılan dava ve Suriye’deki Kürtler konusunda iki ülkenin görüş ayrılığı ve ABD’nin sahada Kürtleri desteklemesi ve giderek NATO’dan uzaklaşan Türkiye’nin son olarak Ruslarla füze sistemi alımı pazarlığına girmesi iki ülke arasındaki diğer sorunlar.

Neden ABD, Türkiye’yi NATO’dan kolayca atamaz?

ABD, Türkiye gibi kritik konumda olan etkili bir ülkeyi müttefik tutmak ister, Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını istemez. Ancak, Erdoğan’ın batı karşıtı ve bir askeri ittifakı ayakta tutacak, “demokrasi, sivil haklar ve hukukun üstünlüğü” ilkesine karşı olan tutumu müttefikler arasında derin güven kaybına yol açtı. Bu yüzden NATO uzmanları Türkiye’nin geleceğini ve nükleer silahları İncirlik’te tutmanın ne kadar akıllıca olduğunu değerlendiriyor.

Türkiye’de nükleer silahların olması ABD’nin işine gelmez mi?

Hayır.
Uzmanlar silahların güvenliği hakkında derin kaygı içinde. Geçen seneki darbe girişiminin ardından Türk yönetimi üssün elektiriklerini kesti ve üssü 24 saat kapattı.İncirlik’in, cihatçı ekstremistlerin cirit attığı Suriye’nin dibinde olması, Erdoğan’ın Rusya’ya yönelmesi kaygıları arttırdı. Nükleer silahlar onyıllar önce Türkiye’nin güvenliğine yönelik Amerikan kararlığını göstermek için getirilmişti. Silahların kullanılacağına kimse ihtimal vermiyor ve İncirlik’teki hiç bir uçak silahları nakledemez.

50 ve daha fazla nükleer silahı gerçekten nakledebilir misiniz?

Silahları Türk-Amerikan ilişkileri çökmeden önce çıkarmak daha akıllıca olabilirdi.Hızlı ve gizli bir nakliye operasyonu, Amerikan önderliğindeki koalisyon güçlerinin Rakka’yı almasının hemen ardından yapılabilir.

Bu Erdoğan için ‘uyan artık’ uyarısı olabilir mi? Yoksa iki ülkenin müttefikli sona mï erer?

NATO bir ittifaklık birliği. Türkiye, ortak karar alınmasını engelleme kurnazlığına gidebilir veya ittifaktan ayrılabilir. Ancak şu unutulmamalı ki, Türkiye NATO üyesi bir ülke olarak refahı yakaladı. Eğer, Rusya ile daha yakınlaşmak için Batı’yı feda ederse kaybeden Türkiye olur. Erdoğan’ın gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyor. Provokasyonlar NATO’nun değil kendisinin ürünü. Gittiği yolu düzeltmesi için Erdoğan’ın hala vakti var.

Continue Reading

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar