Connect with us

Öne Çıkanlar

Türkiye ile silah ticareti Gabriel’in elini yakıyor

Published

on

Alman basınında Türkiye’nin Afrin’e düzenlediği “Zeytin Dalı Harekâtı” bağlamında Almanya’nın Türkiye’yle yaptığı silah ticareti ve bunun Alman siyasetindeki yansımalarıyla ilgili yorumlar ön plana çıkıyor.

Münchner Merkur’de Türkiye’nin Afrin harekatı çerçevesinde, Kürtlerin de Türkiye gibi Alman silahlarına sahip olduğuna dikkat çekilerek durumun karmaşıklığına vurgu yapılıyor:

“Şimdi koparılan yaygara tabii çok büyük. Her şeyden önce Türkler, Suriye’de Alman tanklarıyla (Alman silahlarıyla kuşanmış) Kürtlere saldırıyor. Bir refleks olarak da Türkiye’ye yapılan tüm silah ihracatını durdurma talebi gündeme geliyor. Bu kulağa güzel ve doğru geliyor ancak birazcık naif. Hoşumuza gitmiyor olsa bile, devlet toprağının savunulması federal hükümetin temel görevlerinden biri. Bu bağlamda hükümet diğer ülkelerle güvenlik ittifakları kurmak ve ortak birlikleri uygun biçimde silahlandırmak durumunda. Ve yeniden NATO ortağımız Türkiye ve silahlarını IŞİD’e karşı sürdürdüğü önemli savaşta elde eden Kürtlere dönüyoruz. Bu durum, işin basit yanıtlarla çözülemeyecek kadar zor olduğunu gösteriyor.”

Karlsruhe’de yayınlanan Badische Neueste Nachrichten’da, silah ihracatının da Alman güvenlik politikasının bir unsuru olabileceğine dikkat çekiliyor:

“Artış gösteren silah ihracatıyla ilgili çıkarılan yaygara realiteden uzak olduğu kadar naif de aynı zamanda. Aynı şekilde Türkiye’nin Suriye’de Almanya’dan satın aldığı tanklarla savaşıyor olması telaşesi de. Federal hükümetin kamuoyuyla saklambaç oynamaktan vazgeçmesi gereken an geldi: Silah ihracatı da pekala Alman güvenlik politikasının bir parçası olabilir. Bunu açıkça konuşma konusunda cesur olunması gerekiyor. Aksi takdirde insan, aynen şimdi Hristiyan Birlik partileri ile Sosyal Demokrat Parti arasında yaşandığı gibi, kendi yarı gerçeklikleri kapanına kısılır.”

Münster’de yayınlanan Westfälische Nachrichten’da Almanya’da baş gösteren silah ticareti tartışmalarının Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in “elini yaktığı” yorumunda bulunuluyor:

“Silah ticareti tartışmalı bir konu. İnsanın kolayca elini yakan cinsten. Sigmar Gabriel de tam da şu sırada bunu deneyimliyor. Aynen Türkiye’ye satılan Leopard 2 tanklarında olduğu gibi, Almanya’nın kriz bölgelerine yaptığı silah ihracatı, dışişleri bakanını bir açıklama yapmak zorunda bırakıyor. İlticaya neden olan faktörlerle yerinde mücadele etmek ama aynı zamanda giderek artan miktardaki silahı dünyanın bu ana kriz bölgesine satmak isteyen bir büyük koalisyon nasıl değerlendirilmelidir? Sosyal demokratlar için bu tartışma, talihsiz bir zamanda gündeme geldi. Bu durum yeniden büyük koalisyon kurulmasına karşı olan herkesin eline bir koz veriyor. SPD’nin de başına gelmedik şey kalmadı.”

Leipziger Volkszeitung’ta yer alan yorumdaysa Suriye’deki gelişmeler ışığında bir Kürt devletinin kurulup kurulamayacağı sorusu masaya yatırılıyor:

“Kürtlerin kendi devletine sahip olmasını engellemek de bir hataydı. Nüfusu yaklaşık 30 milyonu bulan Kürtler bugün dünyada bu kaderi yaşayan en büyük halk. Türkiye’nin yeni harekatı da Kürtlerin kendi devletlerine sahip olma çağrılarını dindiremeyecek. Bundan 100 yıl önce bir Kürt devleti kurmak bugüne göre daha kolay olurdu. Ancak bu konu dünya siyasetinin kördüğümü haline geldi. Gereğinden fazla devlet işe burnunu sokuyor, gereğinden fazla soruysa hala cevapsız. Yeni Kürt devletinin sınırları tam olarak nereden geçer? Kürtlerin bu durumda hangi petrol kaynaklarına erişimi olur? Irak, Suriye ve Türkiye hangi topraklardan vazgeçmek zorunda kalır ve bunun bedeli ne olur?”

BÜ/DÇÜ/ÖA

© Deutsche Welle Türkçe

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar