İstanbul Büyükada’da “insan hakları savunucularının dijital güvenliği ve stresle mücadele yöntemleri” konulu atölye çalışması için biraraya gelen insan hakları savunucuların yargılandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan Adliyesi 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, davanın tek tutuklu sanığı Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Artıgerçek’ten Fatma Yörür’ün haberine göre duruşmada tutuklu sanık Taner Kılıç, tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan savunma yaptı. Savunmalar ardından Savcı Selahattin Kanbur mütalaasında Taner Kılıç’ın tutukluluğunun devamını ve dinlenmeyen üç tanığın dinlenmesini talep etti.
Yeni bilirkişi talebi reddedildi
Ara kararını açıklayan mahkeme, geçtiğimiz celse adli kontrol şartıyla tahliye edilen 8 hak savunucusunun hakkındaki tüm adli kontrollerin kaldırılmasına, gelecek celse tanıkların dinlenmesine, Taner Kılıç’ın telefonunun incelenmesinin hızlandırılması için yazı yazılmasına, Kılıç’ın banka ve telefon incelemesi için yeni bilirkişi talebininin reddine, tutukluluğunun devamına ve avukat görüş kısıtlılığının kaldırılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 31 Ocak 2018’e ertelendi.
Fotoğrafları gösterdi
Savunmalar esnasında Büyükada’da çekilen fotoğrafları paylaşan Avukat Hülya Gülbahar, insan hakları savunucularının dondurma yediği, tavla oynadığı fotoğrafları mahkeme heyetine sunarak, “Ülkede kaos yaratmak, ayaklanma çıkarmak ve Gezi Parkı eylemi organize etmenin yanında fırsat bulup bir de dondurma yemiş, tavla oynamışlar” dedi.
5 Temmuz’da ihbar üzerine Büyükada’da bir otele yapılan baskınla başlayan ve uluslararası kamuoyunda ses getiren Büyükada Davasını Uluslararası kuruluşlar, insan hakları savunucuları ve gazeteciler takip ediyor. Duruşma öncesi hak savunucuları basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasında, hak savunucularına yönelik bütün davaların düşürülmesi istendi.
İnsan Hakları Ortak Platformu Koordinatörü Feray Salman’ın okuduğu basın açıklamasında, ilk davanın ilk duruşmasında dinlenmeyen ve halen tutuklulu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Avukat Taner Kılıç’ın durumuna vurgu yapıldı.
Kılıç’ın hukuksuz yere cezaevinde bulunduğu belirtilen açıklamada, somut delil olmaksızın Kılıç’ın “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Açıklamada, hak savunucularına açılan tüm davaların kapatılması ve itibarlarının iade edilmesi istendi.
“İki bilirkişi telefonumda BYLOCK yüklü olmadığını kanıtladı”
Dava dosyasına sonradan eklenen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Taner Kılıç, tutuklu bulunduğu İzmir’den SEGBİS ile katılarak savunma verdi.
Bir toplantının ilan edilmemesinin onu yasadışı yapmadığını, dernekler kanununun buna izin verdiğini hatırlatan Kılıç, şunları söyledi:
“2017 Büyükada toplantısı olarak geçen toplantımıza her dernekten bir kişi katıldı. Bu eğitim toplantısı stresle baş etme ve veri güvenliği konularını kapsadığı için uluslararası af örgütü adına benim gidemediğim için İdil Eser’in gittiği bilgisi doğru değil. Hazırlanan iddianame mantık ve hukuk açısından tutarsızdır. Katılmadığım toplantıya ilişkilendirilmeye çalışmam sorunludur. Bu davaya dahil edilmeye çalışılmam kuşku verici. İdil Eser’le görüşmem iş nedeniyle düzenli, rutin ve zorunludur. Aynı dernek çerçevesinde çalışan Günay Kurşun da aynı şekilde. İddianamede yer alan Af Örgütü’ne başvuran kişiye bir geri dönüşümüz olmadı. Benim hakkımda hazırlanan iddianamede biri ByLock kullanmak bir de Bank Asya’daki hesabım. ByLock hiç kullanmadım. Bank Asya hesabıma hiç para yatırmadım.”
İngiltere’den rapor: BYLOCK yok
Taner Kılıç, dijital verilerinin Adli Bilişim uzmanı Koray Peksayar tarafından incelendiğini, sunulan raporda telefonunda ByLock uygulamasının yüklenmediği ve kullanılmadığının teknik olarak kanıtlandığını vurguladı. Aynı incelemeyi Uluslararası Af Örgütü’nün Londra’da Af Örgütü tarafından da yaptırıldığını belirten Kılıç, bu noter onaylı incelemede de ByLock kullanılmadığının kanıtlandığına dikkat çekti.
“Siber şube beş buçuk aydır bu raporu hazırlayıp dosyaya koyamamıştır” diyen Kılıç, IP adres çakışmalarının bilgi olarak yanıltıcı olduğunu belirtti. Taner Kılıç, “Bir uygulamanın kullanabilmesi için o uygulamanın öncelikle telefona yüklenmesi şarttır” dedi.
Artıgerçek