Connect with us

Öne Çıkanlar

UNICEF’ten Arakanlı Mülteci Çocuklar Raporu: Uluslararası toplum yetersiz kaldı

Published

on

Raporda, krizle başa çıkabilmek için BM yardım kuruluşlarının gerekli eğilimi gösterdiği ancak finansman ve kaynakların yetersiz kaldığı belirtildi. UNICEF, bu son raporda Myanmar’daki Arakan eyaletindeki sivilleri hedef alan şiddet olaylarına acilen son verilmesi çağrısında bulundu.

UNICEF, hazırladığı raporda Bangladeş’te sayıları 320 binin üzerinde ulaşan Arakanlı mülteci çocuklarının çaresiz bir durumda olduğunu da vurguladı.

Amerika’nın Sesi’nin haberine göre, UNICEF, Ağustos ayından bu yana, yarım milyondan fazla kişinin terk ettiği kuzey Rakhine eyaletinde bulunan Arakanlı çocuklara şu anda erişimin sağlanamadığını kaydetti. Şiddetten etkilenen tüm çocuklara acilen erişim sağlanması istendi. UNICEF, bağışta bulunanları BM ve insani yardım kuruluşlarının ortaklaşa yaptığı güncellenmiş Bangladeş İnsani Yardım Planı gerekliliklerine derhal yanıt vermeye çağırdı.

‘Arakanlı çocukların çocuklukları çalındı geleceklerinin çalınmasına izin vermeyeceğiz’

Arakanlı Müslüman çocuklarla ilgili raporu hazırlayan UNICEF Genel Direktörü Anthony Lake, “Arakanlı mülteci çocuklar tehlikeli bir gelecekle karşı karşıya bulunuyorlar. Bangladeş’teki birçok Arakanlımülteci çocuğu, Myanmar’daki acımasız şiddetten olumsuz olarak etkilendi. Yaşananlar tüm bu çocuklar için büyük travmalara neden oldu. Yaşanan kriz yüzünden büyük kayıplara uğrayan çocukların çocuklukları çalındı. Çocuklukları çalınan çocukların geleceklerinin de çalınmasına izin veremeyiz.”

Raporda, UNICEF dört ana konuda acil eylem çağrısında bulundu

UNICEF’in hazırladığı son raporda Arakanlı mülteci çocuklar için dört ayrı konu başlığında acil eylem çağrısında bulunuldu:

Bangladeş İnsani Yardım Planı kararları çerçevesinde yardım planı için uluslararası destek ve finansman sağlanması. Arakanlı çocukların ve ailelerinin korunması. Rakhine eyaletindeki şiddetten etkilenen tüm çocuklara acil ve rahat bir şekilde insani yardım sağlanması;
Arakanlı mültecilerin Myanmar’a güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşlerine destek olunması.
Rakhine Devlet Danışma Komisyonu’nun tavsiyelerinin uygulanması da dahil olmak üzere, krizin uzun vadeli bir çözümü.
Binlerce mülteci ve mülteci çocuğun en acil ihtiyaçları olan besin, temiz su, sağlık hizmetleri, aşıları, psikolojik ve sosyal destek, eğitim konularında danışmanlığın acilen karşılanması.
‘Mülteci göçü aralıksız devam ediyor’

UNICEF Arakanlı çocuklar konusunda hazırladığı son raporunda Myanmar’dan Bangladeş’e mülteci akınının kesintisiz olarak devam ettiği belirtildi.

Sınırdan Bangladeş’e geçen Arakanlı mültecilerin yüzde 60’ının çocuklardan oluştuğu, günde 1200 ile 1800 arasında çocuğun Bangladeş’e sığındığı ve binlerce kişinin hala yollarda olduğu kaydedildi.

Raporda, Bangladeş’e yeni ulaşan Arakanlı çocukların acil gereksinimlerini karşılamak için 76.1 milyon dolar, bu ülkede mülteci olarak bulunan tüm çocuklar için ise 434 milyon dolara acilen ihtiyaç duyuldu kaydedildi.

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar