Connect with us

Öne Çıkanlar

Washington Post’un anketine göre Trump son 70 yılın en az popüler başkanı

Published

on

Donald Trump, ABD Başkanı. 8 Kasım’da seçilmesi üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak. Binlerce Amerikalı ise Trump’ın başkanlığını “gökyüzüne çaresizce bağırarak” protesto edecek.

Birçok kentte planlanan bu eşi benzeri görülmemiş protesto, Cumhuriyetçiler ve muhafazakarlar arasında alay konusu. Sosyal medyadaki ateşli atışmalarsa sadık Trump destekçileriyle nefret edenler arasında toplumdaki bölünmüşlüğü gözler önüne seriyor.

Başkanlık ve Kongre Çalışmaları Merkezi Yöneticisi Dan Mahaffee’ye göre Amerikan siyasetindeki kutuplaşma, Trump’ın başkan seçilmesinden çok önce başladı ve siyaseti bir çeşit kabilecilik haline getirdi. Mahaffee, “Ateşli Demokratlar ve ateşli Cumhuriyetçiler hızla artıyor. Arada, topluma fayda gözüyle bakanlar çok az” diyor.

Amerikalıların Yüzde 40’tan azı Trump’ı onaylıyor

Washington Post gazetesi ve ABC televizyonunun son ortak anketi, Trump’ın son 70 yıldaki en az popüler başkan olduğunu gösteriyor. Amerikalıların yüzde 40’tan azı Trump’ın icraatlarını onaylıyor. Yüzde 60’lık kesimse Trump’ı onaylamıyor.

Geleneksel orta sınıf Amerikalı seçmen bile, Trump’ın ideal başkanları olmadığını söylüyor. Coloradolu emekli işadamı Eugene Bourque onlardan biri. Bourque, “Trump hoşlanması korkunç zor birisi, ama benim Beyaz Saray’da görmek istediğim başkan Hıristiyanlık, kapitalizm, muhafazakarlık ve anayasayı desteklemeli ve bu dört konuyu korumak için savaşabilmeli” diyor.

Beyaz Saray sözcüsü Sarah Huckabee Sanders ise halkın Kongre’den duyduğu memnuniyetsizliğin daha büyük olduğunu söyleyerek, Başkan’ın düşük onay reytinglerine omuz silkiyor. George Washington Üniversitesi’nde bir panele katılan sözcüye göre Trump’ın puanları Kongre’ninkinden çok daha iyi.

“Gazeteci düşmanı”

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders, Trump’ın popülerliğinin azalmasının, basının düşmanca haber yapmasından kaynaklandığını da savundu. Bağımsız bir çalışmadan örnek veren sözcü, bazı televizyonlardaki haberlerin yüzde 93’ünün olumsuz olduğunu belirtti. Huckabee Sanders, bu oranın Barack Obama’nın başkanlığının ilk yılında yüzde 40 olduğunu da söyledi.

Açıkça ortadaki bu husumetin muhatabı olan Donald Trump ise, başkanların iletişim kitabını yeniden yazdı ve sosyal medyadan açıklamalar yaptı.

Stanford Üniversitesi iletişim profesörü Theodore Glasser, “Trump Twitter’ı, demokratik toplumlarda gazeteciliğin rolünü tamamen görmezden gelen bir şekilde basını baypas etmek için kullanıyor” diyor. Başkanların gazetecilerle genelde hasmane bir ilişkisi olduğunu söyleyen Glasser, Richard Nixon’ın bile Trump kadar olmadığının altını çiziyor.

“Sansasyon ve hıncın” zaferi

Dan Mahaffee ise Trump’ın partizan bölünme ve halkın basına güvensizliğini aleyhine kullanmayı hızla öğrendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Sosyal medya gerçekler ve mantık yerine sansasyon ve hıncın zafer kazanmasını sağlıyor. Trump bu ayrılıkları seçilmek için kendi yararına kullandı.”

Beyaz Saray yetkilileri, Trump’ın sosyal medya alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiği önerilerini ise dikkate almıyor. Huckabee Sanders, Trump’ın seçilmesinin bir nedeninin de seçmenlerin ‘fikri neyse zikri o’ bir siyasetçiyi takdir etmesi olduğunu savundu. Sözcü, “Seçmenler her gününün her dakikası dikte edilmiş, programlanmış bir robot yerine gerçek ve içten bir başkanı tercih ediyor. Bunu göstermesinin bir yolu da bence Twitter” dedi.

Başarı karnesi zayıf

Peki, Trump’ın bu bir yılda başarıları oldu mu? Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu akademisyenler bu konuda olumsuz yanıtlar verdi. “Ne başarısı” diyen Theodore Glasser, Cumhuriyetçilerin Kongre’nin iki kanadını da kontrol etmesine rağmen sağlık ve vergi reformunu geçiremediğine dikkat çekti.

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders ise, dış politikada İslamcı terörle mücadeledeki ve ekonomideki başarılara dikkat çekti. Sözcü, Trump’ın Japonya ve Çin gibi kilit önemdeki ortaklar ve müttefiklerle ilişkileri geliştirdiğini söyledi.

Trump’ın Ortadoğu gezisi ve Suudi Arabistan’da yaptığı konuşma da Huckabee Sanders’a göre başkanlığının önemli bir başarısı.

Seçim gününden bu yana ekonomik durumun da iyi olduğu tezine de ekonomistler bir noktada karşı çıkıyor. O da bu durumun Trump’ın seçilmesinden ne kadar kaynaklandığı.

Piyasaları canlandıracağı düşünülmüştü

Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu ekonomi uzmanı Emily Stewart, “Seçim öncesi herkes Trump’ın piyasaları canlandıracağını düşünmüştü. Ancak seçim gecesi, Trump’ın kazandığı netleştiğinde vadeli işlemler piyasalarında düşüş yaşandı. Zafer konuşmasını yapmasından sonra ise sabah hisseler yeniden yükselmişti” dedi.

Trump bu hafta paylaştığı Twitter mesajında da, seçim gününden bu yana piyasa değerinin 5,4 trilyon dolar arttığını yazdı. Trump’ın mesajına göre işsizlik yüzde 4,1’le son 17 yılın en düşük seviyesine indi, bir buçuk milyon yeni istihdam yaratıldı.
(Amerika’nın sesi)

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar