Connect with us

Manşet

‘Yıldız tanık’ Zarrab, mahkemede parladı: Çağlayan’a 45-50 milyon Euro rüşvet verdim!

Published

on

ABD’de İran ambargosunun delinmesiyle ilgili davasda tanık olmayı kabul eden Reza Zarrab ifade vermeye başladı. Zarrab, Aktifbank’ta hesap açabilmek için eski AB bakanı Egemen Bağış’ın yardımını aldığını savundu. Zarrab, Halkbank’ın ise eşinin ünlü olması nedeniyle kendisiyle çalışmayı başta kabul etmediğini, bu nedenle ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’a gittiğini ve 45-50 milyon euro verdiğini öne sürdü.

İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını Amerikan finans sistemini kullanarak ve Türkiye’de hükümet yetkililerinden yardım alarak delme suçlamasıyla görülen davada, son anda sanık sandalyesinden tanık sandalyesine ‘transfer’ olan İranlı işadamı Reza Zarrab ifade vermeye başladı.

“Sakin görünüyor”

Reuters ajansı, Zarrab’ın ifade vermeye başladığını son dakika gelişmesi olarak duyurdu. Duruşmayı yerinden izleyen Amerikalı gazeteci Pete Brush ise Zarrab’ın uzun kollu, gri bir gömlek ve üzerine koyu renkli bir cezaevi giysisi giydiğini duyurdu. Brush, Zarrab için “Sakin görünüyor, suyundan yudum alıyor” tarifini yaptı. Zarrab’ın tanık sandalyesine kelepçeyle getirildiği belirtiliyor.

“Doğruyu anlatacağım”

Rıza Zarrab ifadesinin başında, savcılık makamıyla yaptığı işbirliği kapsamında üç yükümlülüğü olduğunu söyledi. Bunları, “Tam olarak doğruyu anlatmak, Amerikan hükümetiyle işbirliği yapmak ve bundan sonra suç işlememek” olarak sıraladı.

Zarrab, Türkiye’yle bir takas ihtimali için avukatlar tuttuğunu ama bu girişim başarısız olunca tanıklık yapmayı kabul ettiğini söyledi; “İşbirliği yapmak, sorumluluğu kabul etmenin ve cezaevinden çıkmanın en hızlı yoluydu” dedi.

Zarrab, bir otelde olduğu iddialarını da yalanladı. FBI gözetimi altında tutulduğunu, ‘özgürce hareket etmediğini’ söyledi.

Yaptırımlar nedeniyle İranlıların petrol ve doğalgaz gelirlerini kullanamadığına ve bu geliri uluslararası ödemeler için kullanamadığını belirten Zarrab, davanın artık tek tutuklu sanığı olan eski Halkbank genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı ‘Halkbank’ya yaptırım kurallarını en iyi bilen kişi’ olarak niteledi.

Zarrab, Aktif Bank’ta hesap açma yönündeki ilk girişiminin ‘İran’la iş yapanların özel izin alması gerektiği’ gerekçesiyle reddedildiğini, genel müdürle görüşmesi sonrasI ‘5-10 milyon euroluk’ bir hesap açtığını söyledi.

“Bağış’tan yardım aldım”

Zarrab, Aktif Bank kendisini ilk başta reddedince, eski AB bakanı Egemen Bağış’tan yardım aldığını açıkladı. Bloomberg haber sitesi, mahkeme salonunda Egemen Bağış’ın bir fotoğrafının da gösterildiğini duyurdu.

Zarrab, bir süre İran Merkez Bankası ve Bank Mellat ile ilişkilerini aktardıktan ve İran’ın eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ile ilişkisini kabul ettikten yeniden Türkiye’yi anlatmaya başladı. İranlı işadamı, Aktifbank’la ilişkisinin, Aktifbank’ın kendisinin İran’la iş yapıyor olması nedeniyle 2012’de kesildiğini, bu noktadan sonra Halkbank’a yöneldiğini söyledi.

Zarrab, dönemin Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan’ın, ‘eşi Ebru Gündeş’in çok ünlü olması ve bu nedenle kendisinin de göz önünde bulunması’ nedeniyle birlikte çalışmayı başta reddettiğini söyledi. Zarrab, bu noktada dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’dan yardım istediğini öne sürdü. Zarrab, niçin Çağlayan’la temas kurduğuna ilişkin soruya “Çünkü o ekonomi bakanıydı” yanıtını verdi.

“Çağlayan’a 45-50 milyon Euro verdim”

Zarrab, Halkbank’la anlaşabilmek için Zafer Çağlayan’a ’45-50 milyon euro, 7 milyon dolar ve 2.4 milyon TL verdiğini’ öne sürdü. Zarrab’ın tam miktarı hatırlayamaması ve diğer para birimlerinde de ödemeler olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Savcı David Denton dün jüri üyelerine yaptığı açış konuşmasında Zarrab’ı iddia makamının ‘yıldız tanığı’ olarak nitelemiş, her şeyin iç yüzünü anlatacağını söylemişti. Zarrab’ın en az iki gün boyunca ifade vereceği belirtiliyor.

Genel

Tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’nın sözleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamına girer mi?

Published

on

By

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör propagandası” yaptığı suçlamasıyla tutuklanması bir kez daha ifade özgürlüğünün ne olduğu, kapsamı ve sınırları hakkında tartışmaların başlamasına yol açtı.

Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün “terör örgütü propagandası” yapmak ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamalarıyla tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bugün Fincancı ve TTB merkez yönetiminin görevden alınmasını da istedi.

Fincancı 20 Ekim’de PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı “kimyasal silah kullandığı” iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söylemişti.

TSK, KUZEY IRAK OPERASYONLARINDA KIMYASAL SILAH KULLANDI IDDIASI

18 Ekim’de PKK’ya yakın medya organlarında TSK’nın Kuzey Irak’taki bazı operasyonlarda “kimyasal silah kullandığı” öne sürüldü, iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı.

Şebnem Korur Fincancı iki gün sonra PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, Birleşmiş Milletler’in Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bu iddiaların bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”

Minnesota Protokolü, adli nitelikli otopsilerin tamamının, muhakkak adli tıp uzmanı veya adli patologlar tarafından ve tam donanımlı otopsi birimlerinde yapılmasını öngörüyor.

Bu iddiaların ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) TBMM’ye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın basın açıklamasında “Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu” belirtildi.

Şebnem Korur Fincancı, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından medyaya yaptığı açıklamalarda söylediklerinin iddiaların araştırılmasını savunmaktan ibaret olduğunu vurguladı. Ancak Fincancı, AKP iktidarinin hedef göstermesi uzerine tutuklandı.

BBC NEWS Turkce

Continue Reading

Manşet

Sivas E Tipi yönetimi ve gardiyanlar işkence suçu işliyor

Published

on

By

Cezaevinde tutuklulara yönelik kötü uygulamalar ilişkin gelen bilgiler arasında; “2 günde bir musluklardan 1.30 saat su veriliyor, sadece 3 kova var suyu koydukları kova fazla olursa geri alıyor döküyorlar. Koğuşta kantinden para karşılığında alınan suya da el koyuyorlar” şeklinde bilgiler geliyor. 

TUTUKLULAR YERDE YATIYOR VE BATTANİYE SERİLMESİNE İZİN VERİLMİYOR

Cezaevlerinde kapasitenin en az 2 katından fazla tutuklunun bulunduğuna ilişkin Adalet Bakanlığı’nın açıkladı. Cezaevlerinden gelen bilgiler de tutukluların yerlerde yattığına ilişkin bilgiler gelmeye devam ediyor. Sivas E Tipi Cezaevi’nin yönetimi ve gardiyanlar, yerde yatan tutukluların yere battaniye sermesine bile izin vermiyor. 

ŞİKAYET DİLEKÇESİ YAZAN TUTUKLULARA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULUYOR

Cezaevi Müdürü’nün koğuşlarda dolaşarak psikolojik baskı uyguladığı ve koğuşlarda herhangi bir tutuklunun mesleğini sorduğu cevap vermediğinde ise makam odasına götürüp işkenceler uyguladığı iddia ediliyor. Koğuşlarda gezerken tutuklulara sürekli kötü sözlerle muamelede bulunduğuna ilişkin bilgiler yer alıyor. 

Makumlara ait  itiraz ve şikayet dilekçelerini ilgili yerlere ulaştırmadığı ve geri verdiği kaydediliyor. Şikayet dilekçesi veren tutuklulara ise koğuşta psikolojik baskı uyguladığı belirtiliyor. 

Continue Reading

Manşet

Interpol, Türkiye’den gelen kırmızı bültenleri beklemeye aldı

Published

on

By

Interpol’ün, üye devletleri suç, suçlu ve tehditler karşısında bilgilendirdiği ve gerektiği zaman yakalama emri talebi ilettiği sekiz ayrı bülten tipinden en bilineni olan kırmızı bültenle aranan kişilerin arasında Adil Öksüz, Mihraç Ural ve Salih Müslim gibi isimler var.

Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol), Türkiye tarafından çıkartılan 50’ye yakın kırmızı bülteni askıya aldığı öne sürüldü. Sabah gazetesinden Erkam Çoban’ın haberine göre Türkiye, yurt dışında olduğunu değerlendirdiği bazı kişiler için adli makamlarca acil yakalama talebinde bulunurken, Interpol dosyaları ‘siyasi’ bularak beklemeye aldı.

Eş zamanlı olarak hükümetin ‘F..’ olarak tanımladığı örgütün firarisi Adil Öksüz, eski PYD Eş Başkanı Salih Müslim, THKP-C Acilciler üyesi Mihraç Ural gibi isimlerin aralarında bulunduğu 50’ye yakın kişi ile ilgili kırmızı bülten çalışmaları başlatılmıştı.

Kırmızı bülten talepleri onaylandıkları takdirde Interpol, kendisine üye 170 ülkeye bunu yayımlayacak ve Türkiye’nin istediği birçok kişi hakkında yakalama kararı verilmiş olacaktı.

Yakın zaman önce Türkiye, Türkiye kökenli Alman yazar Doğan Akhanlı hakkında kırmızı bülten çıkartmış, yazar İspanya’da gözaltına alınmıştı. Interpol daha sonra Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni sildi.

Continue Reading

Çok Okunanlar