Connect with us

Öne Çıkanlar

Zonguldak’ta eşinin otomobilinin altına bomba koyan koca hakim karşısında

Published

on

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde boşanma davası açan eşi 40 yaşındaki Yeliz Ö.’nün otomobilinin altına internette araştırma yaparak, çocuğunun oyuncak arabasının parçaları ve dinamitle hazırladığı bomba düzeneğini yerleştiren 41 yaşındaki Sezai Ö.’nün, 20 yıl hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanmasına başlandı. Bomba düzeneğini eşini korkutmak amacıyla aracın altına yerleştirdiğini, gerçekçi olsun diye dinamit kullandığını söyleyen Sezai A., “Doğrudur, ben koydum, koymadım demiyorum. Öldürme kastım kesinlikle yoktu” dedi.

Geçen 18 Temmuz’da meydana gelen olayda, bir fabrikada çalışan Sezai Ö., boşanma davası açan 1 çoçuk annesi eşi Yeliz Ö.’nün otomobilinin altına bomba düzeneği yerleştirdi. Ereğli’de bir fabrikada çalışan Yeliz Ö. iş çıkışı evine gitmek için otomobiline bindi. Yeliz Ö.’nün aracının altından sarkan kabloları fark eden görevliler, otomobili durdurdu. Yeliz Ö. ve görevliler, aracın altındaki bomba düzeneğini görünce uzaklaşarak polise haber verdi. Çevre güvenliğinin alınmasının ardından bomba imha uzmanı düzeneği fünye ile patlatarak etkisiz hale getirdi.

SAHTE SANILDI AMA GERÇEK ÇIKTI

Polis tarafından incelenen bomba düzeneği, üzerindeki oyuncak malzemeler nedeniyle ilk başta sahte sanıldı. İl Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şubesi ekipleri incelemede, bombanın gerçek dinamitle hazırlandığı, ateşleme düzeneğinin bulunmadığı ancak herhangi bir statik elektrik halinde bombanın patlayabileceği yönünde rapor tuttu. Polis tarafından gözaltına alından Sezai Ö., ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan tutuklandı.

20 YIL HAPSİ İSTENİYOR

Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamenin ardından Sezai Ö. hakkında 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, Sezai Ö.’nün ayrılma aşamasında olduğu eşinin aracına el yapımı bomba düzeneği koyarak öldürmeye teşebbüs ettiği belirtildi. Davanın ilk duruşmasında tutuklu sanık Sezai Ö. ve avukatı hazır bulunurken, eşi Yeliz Ö. katılmadı.

‘BOMBAYI KOYDUM ANCAK ÖLDÜRME KASTIM YOKTU’

Sanık Sezai Ö., savunmasında, bomba düzeneğini aracın altına koyduğunu kabul ederek, “Doğrudur ben koydum, koymadım demiyorum. Eşimle boşanma aşamamız vardı. Öldürme kastım kesinlikle yoktu. Çocuğun oyuncak arabalarını söktüm ve onla gelişigüzel yaptım. Sıkıntılı bir boşanma sürecimiz vardı. Ben çocuğumuz olduğu için boşanmak istemiyordum ama o istiyordu. Boşanmamak için böyle bir yola başvurdum. Kesinlikle öldürme kastım yoktu, korkutmak amacıyla çocuğun oyuncak arabalarından yaptığım düzeneği aracına yerleştirdim. Polisler beni aradığında Alaplı’daydım. 20 kilometre uzaktaydım. Öldürme kastım olsa bu kadar uzaklaşmazdım” dedi.

Mahkeme başkanının “Dinamit kullanmışsın. Öldürme kastın yoktu da niye gerçek dinamit kullandın?” sorusunu Sezai Ö., “Gerçekçi görülsün diye dinamit kullandım. Ben kabloları yerleştirdim, gelişigüzel bağladım. Bu şekilde patlayacağını düşünmüyordum. Emniyette bomba yapımını internetten öğrendiğimi söylemedim. Ben oyuncaklardan yaptım. Ben internetten gelişigüzel baktım. Oyuncak arabadan söktüğüm kabloları gelişigüzel bağladım” diyerek cevapladı. Mahkeme heyeti, Sezai Ö.’nün tutukluluk halinin devamına karar vererek, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

DHA

Gündem

Saldırılar sonrası Uber’den ilk açıklama

Published

on

By

Akıllı telefonlar üzerinden araç çağırma şirketi Uber‘den İstanbul’daki taksicilerin saldırılara ilişkin olarak açıklama geldi. Şirketin global merkezinden yapılan açıklamada, “Önceliğimiz bu zor zamanlarda, Uber sürücü ortaklarımızın yanında durmak, onlara gereken hukuki yardımı sağlayıp destek olmaktır” dendi.

Hürriyet’ten Ahmet Can’a yapılan açıklamada “Türkiye’deki operasyonlarımıza, sorumlu bir iş ortağı olarak, sonuna kadar bağlıyız. En çok önem verdiğimiz konuların başında, yerel paydaşlarla beraber çalışarak, birlikte daha akıllı ve çevre dostu şehirler yaratmak geliyor. Buna taksiciler de dahil olduğu için taksi ürünümüz mevcut” dendi.

SAYI 2 BİNİ AŞTI

Ayrıca şirketten yapılan açıklamada Uber’in bulunduğu tüm ülkelerde yerel regülasyonlara uygun olarak faaliyet gösterildiği ve her ülkenin vergi düzenlemelerine uyulduğu vurgulandı.

2014 yılında Türkiye’ye açılan Uber, şu anda iki farklı araç tipiyle hizmet veriyor. Bunlardan biri Mercedes Vito gibi lüks hafif ticari araçlar. Diğeri de taksi platformu. Şirketten paylaşılan bilgilere göre taksi platformunda hizmet veren taksilerinin sayısı 2 bini aştı.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Erdoğan’dan IMF’ye: Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al!

Published

on

By

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili olarak NATO‘ya tepki gösterdi. “Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın?” diyen Erdoğan, IMF‘ye de “Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim; sen sadece paranı al” diye seslendi.

Bolu’da partisinin 6. olağan il kongresinde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Suriye ve Irak sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmak isteyenler yüzlerindeki maskeleri indirip niyetlerini ifşa ettiler. Kimsenin ummadığı operasyonları başlattık. Müttefikimiz dediğimiz güçlere bakışı sahadaki eylemlere göre yeniden belirledik. NATO’nun üyesiyiz. Yeri geldi Afganistan’da olduk Somali’de olduk şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman olacak da gelip bizim yanımızda yer alacaksın? 911 kilometre burada bizim sınırımız var, sürekli terör örgütleri bizi taciz ediyor, Suriye rejimi aynı şekilde bu yollara başvuruyor. Peki sen ne zaman ortaya çıkacaksın, devamlı ben bunları mı söyleyeceğim? Şu ana kadar hala olumlu bir ses söz yok.

“Biz iktidara geldiğimizde de attığımız her adımda bize olmaz dediler, yapamazsınız dediler, başaramazsınız dediler. Daha ileri gidip ‘haddinizi aşmayın ha’ dediler. IMF’nin bize dediği laf ‘olmaz’. Ne olmaz? Sen paranı alıyor musun, alıyorsun. Bizden sonra borç istedi. Arkadaşlar “Verelim mi?” dedi, “Verin” dedim. Bugün borç alan yarın emir alır.

(IMF’ye) Türkiye’yi yönetecek birisi varsa o da benim. Sen sadece paranı al.”

Continue Reading

Öne Çıkanlar

“Canan Karatay’ı görünce üzülüyorum, depresyonu turşuyla çözmek gibi önerileri tartışmak istemiyorum”

Published

on

By

2015’te Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından verilen diyabet alanında ‘Yılın Bilim Adamı’ ödülünü alan Yılmaz, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine de pancar üretiminin sınırlandırılmasına da karşıyım. Üretim ağırlığının nişasta bazlı şekerlere kaydırılmasını doğru bulmuyorum” ifadesini kullandı.

Temel Yılmaz’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtların ilgili bölümü şöyle:

– Canan Karatay, son günlerde depresyon ilaçlarıyla ilgili açıklamasıyla gündemde. İstanbul Tabip Odası’nın Karatay’a para cezası kesmesine ne diyorsunuz?

Canan Hoca’nın açıklamalarını artık biraz üzüntüyle izliyorum. Depresyonu sadece bağırsaklara ve faydalı-zararlı bakterilere bağlamak, sorunu turşu yiyerek çözmek gibi önerleri de tartışmak istemiyorum! Sorun bu tür talkshow türü yorumlardan çok daha ciddi. Sadece bizim toplum değil, dünyadaki tüm toplumların sorunu. Hekimler arasındaki bu tür tartışmaların yeri medya değil, olmamalı. Bir hipoteziniz varsa, bununla ilgili olarak bir araştırma yaparsınız. Oturup araştırmayı kaleme alırsınız, sonra bu çalışmayı hakemli dergilerden birisine gönderirsiniz. O arada da bir bilimsel kongrede sunmak istersiniz. Oradaki sunumda konunun uzmanları sizi dinler, onayladıkları noktalarda onaylar, akıllarına yatmayan noktalarda da sorularını sorar. Ondan sonra o düzeltmelerini yapar. Yayın, hakemli bir dergide çıkar. Bu artık uluslararası standartlarda yapılmış bir araştırmadır ve herkes bunu uygular.

– Karatay’a temel eleştiriniz, araştırma bulgularını önünüze koymadan konuşması mı?

Evet, somut kanıtlar olmadan konuşmamalı.

– Siz Karatay’ın şeker yükleme testine karşı çıkmasını da eleştiriyorsunuz değil mi?

“Şeker yükleme testini yaptıranların çocukları şeker hastası olur, kalbi delik olur” diyorsanız, bunu kanıtlamanız lazım. Tıpta gelişigüzel konuşma hakkınız yok. İnsan hayatıyla ilişkili olarak karar veren ve daha sonra hesap sorulmayan mesleklerden biri hâkimlik, diğeri de hekimlik. Bir hasta, gelip sizi bir otorite olarak aldığı zaman, ağzınızdan çıkacak her kelimeyi izler. Söylediğiniz bir kelimeye takılır, sabaha kadar uyumaz. Canan Hoca’nın, glikoz tolerans testi yapılmış annelerin çocuklarının verilen glikoza bağlı olarak diyabet olduğuna dair kendi klinik araştırmasını ya da literatüre ilişkin araştırmasını bekliyorum. Baktım ama bulamadım.

– Ama Karatay depresyon ilaçlarının aşırı yaygınlaşmasını eleştirmekte haklı değil mi?

Depresyon ilaç tüketiminin aşırı olduğuna katılıyorum. Bunun temel nedeni, gelişen teknolojinin insanlara getirdiği yeni hayat modeli. İnsanlar artık çok daha uzun saatler çalışıyor, daha uzun süre kapalı ortamlarda kalıyor, daha hareketsiz ve daha stresli. Mesaj-mail trafiği de düşük yoğunluklu stresi tüm güne yaydı. İnsanlar artık sürekli çalışan, sürekli izlenen ve sürekli uyarı ve emirlerle sürekli yönetilen modern köleler haline geldi ve tüm toplumlarda depresyon patladı. İlaç kullanımı da arttı. Ancak bu durum tek başına bu kadar aşırı ilaç kullanımını izah etmez. Sorunu psikoterapik rehabilitasyonlarla çözümlenebilecek birçok insan hemen ilaca yönlendiriliyor. Aşırı miktarda gereksiz, indikasyonsuz ilaç tüketimi var. Bu ilaçlar duyguları etkileyen ilaçlar, stres ve üzüntüleri azaltırken sevinç ve mutlulukları da buduyor. Çalışma koşullarının biraz daha düzeltilmesi, işyerlerinde çalışana psikolojik danışmanlık sağlanması gibi önlemler, sorunların çözümünde çok önemli rol oynayabilir.

Continue Reading

Çok Okunanlar